• kitapta gerçekten hoşuma giden bir bölüm:
    -i have a secret defence, mr wormold. i am interested in life.
    -so am i, but...
    -you are interested in a person, not in life, and people die or leave us-i'm sorry; i wasn't referring to your wife. but if you are interested in life it never lets you down. i am interested in the blueness of the cheese. you don't do crosswords, do you, mr wormold? i do, and they are like people: one reaches an end. i can finish any crossword within an hour, but i have a discovery concerned with the blueness of cheese that will never come to a conclusion - although of course one dreams that perhaps a time might come...
  • batista hükümdarlığı altındaki cuba'da elektrik süpürgesi satıcılığı yapan basit bir insanın, başlarda sadece 3-5 kuruş fazladan kazanmak uğruna uydurma hikayelerle amerikan gizli servisine bilgi sızdırrmasıyla başlayan bir öyküyü anlatan harikulade eser. eserin yazarı olan graham grene 'in zamane s.i.s. üyesi olması, kitabın kara mizahının çok daha gerçekçi bir örgüde şekillenmesini sağlamıştır ayrıca...

    kitapta şöyle bir ayrıntı vardır buna ilaveten;
    konu daha 2. dünya savaşının patlak vermemişken, cuba da hala fulgencio batista hükümeti tarafından yönetilmekteyken geçtiği için, swastika'nın henüz hiçbir siyasi anlamı yoktur. kitabın ana kahramanlarından biri olan yahudi bir tüccar ise işaretin şeklini sevdiği için dükkanının camına asar. yani kitap boyunca camında swastika'sı vardır. epey garip gelmişti okurken bana, daha o kadar fazla şey tersine işliyor ki kitapta...
  • 1958'de yayımlanan bu graham greene kitabının 1959 yılında filmi de çekilmiştir (üstelik havana'da). küba hükümeti hikaye batista zamanında geçtiğinden ve o dönem havana'sı (ve dolayısıyla batista rejimi) hakkında kötü bir imaj verdiğinden filmin havana'da çekilmesine izin vermiştir. yine de fidel castro graham greene'nin batista rejiminin sertliğini ve acımasızlığını yeterince anlatmadığından şikayet eder. graham grenee ise kitapta ingiliz istihbaratının abuklukları üzerine yoğunlaştığını, yüksek seviyede mizah içeren bir hikayede batista rejimi hakkında detaylı bilgi vermek istemediğini söylemiştir.
  • --- spoiler ---

    türkçesiyle "havana'daki adamımız", ünlü ingiliz romancı graham greene'in 1958 tarihli ünlü casus romanı ve bu romandan uyarlanan 1959 birleşik krallık yapımı carol reed filmi. isminden anlaşılabileceği üzere, roman ve film küba'da geçen mi6 temalı bir espiyonaj hikayesini anlatmaktadır. fulgencio batista rejiminin karanlık yönleri ve mi6'nın küba faaliyetlerinin kara mizah üslubuyla anlatıldığı ve genel olarak istihbarat servisleriyle ve ajanlarla dalga geçilen hikaye, ilginç bir şekilde küba füze krizinin yaşanabileceğini de öngörmüştür. ancak romanda, bu kriz, ingiliz ajanının uydurduğu hikayeler gibi anlatılmıştır. devrim sonrasında, küba lideri fidel castro, bu romanın film versiyonunun yayınlanmasına izin vermiş, ancak romanın batista rejiminin karanlık yönlerini yeterince iyi işlemediğinden yakınmıştır. aslında romanı ilk kez 1946'da estonya'da geçen bir istihbarat eseri olarak kaleme alan greene, daha sonra 1950'lerde bir süre kaldığı küba'nın kitabı için daha iyi bir roman yeri seçeneği olduğunu düşünmüş ve romanı buraya uyarlayacak şekilde değiştirmiştir. romanın bu yeni halinden uyarlanan filmde ise başrolü sir alec guinness oynamıştır. film, gerçekten de arşivlik ve güzel bir yapımdır. son olarak, filmin imdb.com puanı 7,3/10'dur.

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0054152/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/…/our_man_in_havana_(film)

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=nocrnbghqqc

    --- spoiler ---
  • avustralyalı ünlü besteci malcolm williamson'ın (1931-2003), 1963 yılında graham greene'nin sinemaya da uyarlanan aynı adlı romanından bestelediği libretto opera eseri.

    final bölümü için; https://www.youtube.com/watch?v=qxbnjvhakbe
  • --- spoiler ---

    bu filmle ilgili bazı detaylar şöyledir;

    - 1959 birleşik krallık yapımı olan filmin prodüktör ve yönetmeni carol reed'dir. graham greene'in aynı adlı ünlü romanından uyarlanan film, küba devrimi'nden 2 ay sonra havana'da çekilmiş ve filmin çekimleri sırasında devrim lideri fidel castro da sete bir ziyaret gerçekleştirmiştir. 5 hafta süren çekimlere küba halkı da büyük ilgi göstermiştir. o yıllarda küba'da henüz katı bir batı düşmanlığı oluşmamıştır ve gerek rejim, gerekse halk, çekimler sırasında film ekibine dostane yaklaşmıştır. ancak küba lideri castro, filmi izledikten sonra fulgencio batista rejiminin filmde yeterince zalim gösterilmemesinden şikayet etmiştir.

    - film, en iyi komedi filmi dalında altın küre ödülüne aday olmuştur. ödüller anlamında o dönemde pek başarılı olamayan film, günümüzde ise en önemli sinema klasiklerinden kabul edilmektedir. bu, filmin zamanının ilerisinde bir sanat yapıtı olduğunun ve ilerleyen yıllarda değerlendiğinin somut ispatıdır.

    - usta ingiliz yönetmen carol reed, çok sevdiği yazar graham greene'in “the fallen idol” (masum kadın, 1948) ve "the third man" (üçüncü adam, 1949) gibi eserlerini de daha önce başarıyla beyazperdeye uyarlamıştır.

    - aslında bir diğer usta ingiliz yönetmen alfred hitchcock da bu filmi yönetmek istemiş, ama yazar greene, daha önce de eserlerini başarıyla sinemaya uyarlayan carol reed'i tercih etmiştir.

    - filmin çekimleri sırasında, aktör ernie kovacs, her gün 25 civarında küba purosu tüketiyordu.

    - film, greene'in romanının yayınlanmasından tam bir yıl sonra gösterime girmiştir.

    - filmin yıldızı sir alec guinness ve romanın yazarı graham greene, sonradan katolikliğe intisap etmiş ingiliz protestanlarıdır (anglikan).

    - filmin sonlarında 1957 model bir jaguar mk.viii görülmektedir.

    - john le carré'nin the tailor of panama (panama terzisi) romanı, net bir şekilde bu romandan ve filmden esinlenilerek yazılmıştır.

    --- spoiler ---
  • ajan/ajanlık parodisi. küba'da kendi halinde yaşayıp elektrikli süpürge satıcılığıyla meşgul olan adamamız bir ajan tarafından ajan yapılır ve ingiliz hükümeti'ne çalışmaya başlar. fakat işini tam olarak anlamadığından hükümete uyduruk raporlar gönderir. kendi süpürge makinelerinden yola çıkarak çizip londra'ya gönderdiği resimlere hükümetin ajanları bambaşka anlamlar yüklerler ve haliyle olaylar karıştıkça karışır. carol reed yönetmiş filmi, başrolü pek yetenekli aktör alec guinness üstlenmiş. yer yer epey eğlendiriyor ama başarılı bir film olduğunu düşünmüyorum. ha zamanımızın fazlasıyla abartılı ajan parodilerinden (mesela zerre sevmediğim get smart) daha iyi ama güldüreyim derken inandırıcılığı hiç sağlayamamış reed. mantığa sığmayan pek çok şey oluyor, gerçi parodilerin inandırma gibi bir dertleri yok, böyle bir beklentiye girmemek gerek. neyse neticede reed daha iyi filmler yapmıştı. buna da bir şans verilebilir tabii ki. filmin küba'da çekildiğini de belirtmek gerek.
hesabın var mı? giriş yap