• kuzey kıbrıs'taki mülkiyet sorununu tamamiyle başka boyuta taşıyacak, çözüm görüşmeleri öncesi tarafların elindeki kozları güçlendirip-zayıflatacak ve avrupa toplulukları adalet divanı'nın yarın vereceği kararla belirlenmiş olacak hadise.

    peki nedir orams davası?

    2005 yılında lefkoşa rum kaza mahkemesi'nde meletis apostolides adlı rum tarafından, lapta'da evi olan ingiliz çift linda ve david orams aleyhine dava açılmıştır. alt mahkeme orams'ların gıyabında duruşma yaparak, söz konusu evin yıkılması ve ingiliz çiftin tazminatıyla birlikte araziyi 1974 öncesi sahibi olan apostolides'e iade etmeleri kararı almıştır. orams'lar rum temyiz mahkemesi'ne başvurmuş, ancak dava temyizde de aleyhlerine sonuçlanmıştır.

    apostolides'in avukatları, 18 ekim 2005'te davayı ingiltere yüksek mahkemesi'ne götürmüş ve karara uymayan orams çiftinin ingiltere'de tutuklanmasını, ingiltere'deki mallarına ve paralarına el konmasını, tazminat ve hapis cezasının uygulanmasını talep etmiştir. orams'ların savunmasını ise, dönemin ingiltere başbakanı tony blair'in eşi olan cherie blair üstlenmiştir.

    rum tarafı, 44/2001 sayılı ab konseyi tüzüğü'ne göre; "bir ab ülkesi mahkemesinde verilen kararın bazı şartlara uyma koşuluyla diğer bir ab ülkesinde icrasının mümkün olması" noktasından hareket ederek, davayı ingiltere'ye taşımıştır. ancak, gkry'nin ab'ye tam üye olurken kabul edilen katılım anlaşması'na ek 10 nolu protokol'e göre; kıbrıs'ta bir anlaşma oluncaya kadar "kıbrıs cumhuriyeti hükümeti"nin etkin ve fiili denetiminin bulunmadığı kuzey kıbrıs'ta ab müktesebatı askıya alınmıştır ve ab yasaları kktc'de geçerli olamayacaktır. dolayısıyla ab yasalarının uygulanmadığı bir yerle ilgili verilen kararın da, söz konusu ab konseyi tüzüğü kapsamında icra edilememesi gerekir. nitekim, ingiliz mahkemesi, eylül 2006'da kıbrıs'da bir anlaşma oluncaya değin ab yasalarının kuzey kıbrıs'ta uygulanamayacağını, dolayısıyla kuzey kıbrıs'taki taşınmaz mallarla ilgili rum mahkeme kararının ingiltere'de icra edilemeyeceğini karara bağlamıştır.

    sonuçta rum avukatlar olumlu bir sonucun çıkmayacağı bilinciyle 10 nolu protokol'ün yorumlanması için davayı atad'a taşımaya gayret etmiş ve ingiliz mahkemesine bu yönde başvuruda bulunmuştur. atad'a havale edip etmeme konusunda takdir hakkı bulunan ingiliz mahkemesi söz konusu başvuru üzerine orams'ların avukatına görüşünü sormuştur. avukat blair ise, müvekkilleri ve kktc yönetimi ile görüştükten sonra atad'a havale müracaatına itirazları olmadığını bildirmiştir.

    atad raportörü rum mahkemelerinin kktc`de meydana gelen tüm sivil ve ticari olaylarda karar vermeye yetkili olduğu, dolayısıyla taşınmaz mal davalarında da karar verebileceği ve verilecek kararların tüm ab ülkelerinde uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

    sonuçta karar yarın açıklanacaktır ve büyük ihtimalle orams'ların aleyhine çıkacak olan sonuç, hem kuzey kıbrıs'taki durumu hemde mülkiyet satışı ile ayakta duran ekonomiyi kökünden değiştirecektir.

    burada bizzat yapmak istediğim eleştiri ise orams davasında ingiltere'de olumlu karar alınmasına ragmen, rum kesiminin isteği üzerine acilen bu davayi atad'da görüşülmesi için izin veren , cumhurbaşkani mehmet ali talat ve başbakan ferdi sabit soyer yarin çıkacak olan kararin sorumlularıdırlar.

    konuşulduğu üzere kktc'de, erken seçime gidilmesinin tek sebebi de yarınki orams davasının getireceği sorunlardan dolayı idi. ayrıca rum mahkemelerinde açılan bir davada taraf olmak ve temyize gitmek kktc'nin bağımsızlığı ile çelişen bir durumdur.
  • oramslara acilan ilk dava, cift mahkeme salonunda olmadigi bir durusmada karara baglanmistir. ayrica yapilan itiraz sonucu acilan temyiz mahkemesi de yine cift salonda degilken karara baglanmistir. linda orams bu mahkemenin zamanindan dahi haberi olmadigini iddia etmektedir. ayrica belirtmek isterim ki atad'da ciftin davasinda gorev alan 13 hakimden birinin kibrisli bir rum digerinin de yunan olup, yunan hakimin esinin zamaninda turkiye aleyhine aihm'e dava acip kazanmisligi da vardir.*
  • 19 ocak'ta karara bağlanacak ve dolayısı ile kuzey kıbrıs'taki mülkiyet durumunun geleceğini belirleyecek olan dava.
  • gün itibariyle oramsların aleyhine sonuçlanmıştır. iyi de olmuştur. parsel parsel yabancılara satılan adamın toprağını satanlara ve alanlara dur denilmiştir. dava sonucuna göre orams çifti eğer tazminat ödemezlerse bir avrupa birliği ülkesine geçtiklerinde ingiltere'deki mallarına el konulacak.

    şimdi durumu özetleyeyim bilmeyenler için. 74'den sonra rumların kuzeyde bıraktıkları arsalar ve evler kah kıbrıslı türklere kah türkiye'den getirilen halka dağıtıldı. bu malların özellikle deniz kenarı ve hoş manzaralı yerlerde olanları ingilizler başta olmak üzere bilimum dış alıcıya satıldı. orams davasında konu, 1974'de lapta'da -ki lapta denize yakın ve güzel manzaralı bir yerdir- arsa bırakan rumun haklı davasıdır. sen adamın malını al, savaş zamanı canını kurtarmak için güneye geçti diye sahipsiz belle, alakasız birine ver, o alakasız biri de yüzbinlerce sterline arsayı ingilizlere ya da o villayı yapan firmaya satsın, gün gelip de arsanın gerçek sahibi hakkını aradığında da onu haksız ilan et. hade be. hatta arif hoca'nın dediğinden.

    örnek teşkil etmesi ve nice oramslara sebep olması dileklerimle.

    vatan haini ilan edilebilitesi yüksek bir kıbrıslıtürk.
  • beklendigi gibi sonuclanmistir. karar nihai oldugu icin oramslarin temyize gitme sansi da kalmamistir fakat hala daha aihm'ne gitme sanslari mevcuttur.

    esas mesele bu davanin emsal sayilip sayilmayacagidir. eger ki emsal teskil edecekse kibris'ta devam eden gorusmelerde mal mulk konusunun nasil cozumelencegi da az cok belli olacaktir. bu da demektir ki sadece oramslar degil 1974'ten sonra rum mallarina savas ganimeti muamelesi yapan herkes bu davayi kaybetmistir. fakat dava emsal teskil etmez de iki toplum liderinin imzaladigi cozum plani ileride yapilacak referandumda iki toplum tarafindan da kabul edilirse, bu karar sadece oramslari baglayacaktir.

    davanin onemi de tam da bu. davanin boyle sonuclanmasini az cok hukuk bilen bir birey zaten cok onceden tahmin edebilirdi. fakat simdi esas mesele bu davanin emsal teskil edip etmeyecegidir. su anda emsal teskil eder diye bir hukum olmasa da, bir cok kibrisli rumun bugun alinan karardan itibaren cesaretlenerek onumuzdeki gunlerde bir cok dava acacagini soyleyebiliriz.

    bu davanin onemi eger bir an once kibris sorununda bir cozume ulasilamazsa onumuzdeki yillarda daha iyi anlasilacaktir.
  • mayis 2009'da kibris postasinda erdinc gunduz'un konu ile ilgili yazdigi yaziyi bu davanin cok iyi bilmeyenler tarafindan daha iyi anlasilmasi icin kopyaliyorum.

    -alintidir-

    büyük usta aziz nesin’i rahmetle ve saygıyla anıyorum.

    onun “ah biz eşekler” adlı hikayesini, okuduğum ilk günden bu yana uzun yıllar geçti. ama başımıza gelen her olayda bu hikayeyi hatırlar, çevreme de anlatırım.

    “orams davası” kıyameti kopunca yine hatırladım.

    hikayeyi bilenler çok..ama bilmeyenler de olduğundan eminim. bilinsin, bilinmesin fark etmez zaten. birbirimize yüz kere daha anlatır, hikayeden ders çıkarmış gibi rol yapar ama sonra, yüz kere daha aynı şekilde davranmaya devam ederiz.

    ***

    eşek kırlarda tek başına otlamaktaymış. bir ara burnuna bir koku gelmiş. hava keskin kurt kokuyormuş. yaşlı eşek korkmuş. korkmuş ama “yok canım kurt değildir” demiş, otlanmaya devam etmiş. az sonra aynı kokuyu yine solumuş. irkilmiş ama “inşallah kurt değildir” demiş ve otlanmaya devam etmiş.

    biraz sonra bir de ne görsün, karşı tepede bir ‘kurt’.

    “aaa..” demiş. demiş ama…. “bu benim gördüğüm kurt değil..başka bir şey…” diye teselli etmiş kendin kendini.

    otlanmaya devam etmiş. ve bir yandan da “bana öyle geldi herhalde...gördüğüm bir hayal” demiş.

    biraz daha sonra, yaklaşan kurdun kokusu daha keskince gelmeye başlamış. yaşlı eşek kendi kendini kandırmaya devam etmiş. “kurt değildir. inşallah kurt değildir. gözlerim iyi göremiyor, bu nedenle çalıların gölgesini kurt sandım” demiş.

    demiş ama bu sırada kurt da gelip arkasına dayanmış. eşek kaçmaya başlamış, kurt da peşinde… bitkin bir şekilde duraksadığında bir de bakmış ki kurt üstüne atlamaya hazırlanıyor. ürpermiş, kekelemiş ve “yok canım kurt değil..inşallah kurt değildir…neden kurt olsun ki….” demiş.

    nihayet kurt bir pençe atınca, eşek oracığa yıkılıvermiş. ama gene de, “ben biliyorum, sen kurt değilsin….” demiş.

    kurt saldırmış ve ısırarak eşeğin budundan bir parça koparmış. can acısıyla yere yıkılan eşeğin korkudan dili tutulmuş. işte tam bu sırada eşek “aaaa kurtmuş…aaaa o imiş….” diye bağırmaya başlamış.

    eşek acı içinde bağırırken kurt da orasından burasından parçalar koparıyormuş. dili iyice tutulan eşek ise, “aaaaaa o imiş…..aaaaa oooo iiiiii……aaaaaaa iiiii….aaaaaa iiiiiii” diye bağırıyormuş.

    kurdun parçaladığı eşeğin, dağı taşı inleten son sözlerini tüm eşekler duymuşlar ve hep beraber ağlama bağlamışlar. “ ahhh biz eşekler……ahhh biz eşekler….. ahhhh iii eeee…..aaaaaa iiiiiiiiii ……aaaaaa iiiiii…..aaaaa iiiiii….”

    işte o günden bu yana eşek milleti doğru dürüst konuşmayı unutmuş.

    ***

    büyük usta aziz nesin ne güzel anlatmış bizi…

    nereye isterseniz çekin oturtun bu hikayeyi…

    yaşadıklarımıza ve yaşayacaklarımıza…

    ***
    1974 öncesini bir kenara bırakıp 74 sonrasına bir bakın…

    200 bine yakın rum’un güney’e göçerken, ne geride bıraktığı evleri paylaşabildik ne de araziyi..

    ne sahilleri paylaşabildik ne de ormanları…

    asırların beşparmak dağları’nı bile yok ediyoruz… (sahi… dağa adını veren beş parmak’ın dört parmak kaldığının farkında mısınız ? )

    ***
    orams davası mı ?

    yani bilmiyor muydunuz sonuçta böyle olacağını ? yapmayın allah aşkına… kurt’un kokusunu almamış mıydınız bu kadar zamandır ? yoksa kokuyu alıp alıp “yok canım kurt değildir. ben hayal görüyorum” mu diyordunuz ?

    bunun, eninde sonunda böyle olacağını bile bile, tüm uyarılara karşın ‘tapu’ dağıtılmadı mı bu ülkede ?
    bunun eninden sonunda böyle olacağını bile bile, peşkeş çekilmedi mi , rum’un arazileri, arsaları, evleri ?

    insanlara “alın artık bu sizin. hiçbir tehlike yok, dilediğiniz gibi kullanın denmedi mi ? “

    “kanla aldık masada vermeyiz. bu mal artık sizin” denmedi mi ?
    hep güney’de kalan türk tapulu mallar ileri sürüldü… rum’un bu malların bir bölümünü kullanıma açtığı ama ‘tapu’ vermediği bilinmiyor muydu ? geri zekalı (!) rumların neden tapu vermediği hiç merak edilmedi mi ?mülk sorununun sadece kıbrıs’a has bir sorun olmadığı, uluslararası hukuk’un hep devrede olduğu ve olacağı bilinmiyor muydu ?

    ***

    yok canım…üzülmeyin… zaten yanılıyorsunuz… çevremizde daha önce de ‘kurt’ yoktu, şimdi de yok…

    gelen kokular da ‘kurt’ kokusu değil zaten …. telaşa kapılmayın..

    sadece ‘eşek’ var etrafta ‘kurt’ falan yok…panik yapmayın sakın…

    ***

    nur içinde yat aziz nesin…

    -alintidir-
  • sadece bu dava üzerinden türkiye'de devlet söyleminin korkuyu nasıl bir aygıt olarka kullandığı analiz ve tahlil edilebilir. ne dediler bize emsal olacak, herkes benzeri davayı açacak bir sürü tazminat ödenecek, türk tarafının toprakları birer birer düşecek. öyle mi, be zihninde devletin dayattığı korkulardan başka bir şey olmayan, ulusalcı kafa. larnaka havaalanının eski sahibi kim, elleşmesin olayı kurcalamasın diye kendisine sürekli para ödeyen kim, orams davasını emsal olarak kullanırsa neler olacak. ya da ingiltere'de yaşayan türkler bir derseler ki, bu davayı emsal olarak alıp biz de işe girelim, kimin bir taraflarına kar yağacak.
hesabın var mı? giriş yap