• klasik eski hong kong dövüş filmlerinin tony jaa nın eklenmiş güzel hali olan film. tony jaa nın katıldığı elemanlar da maşallah mortal kombat takımı ya da küçük çinde büyük beladaki üçlü gibi. figüranlar yine allah ne verdiyse yiyorlar sopayı , diğer tony jaa filmlerindeki gibi yine değişik milletlerden elemanlarla sırayla kapışma sekansı da ihmal edilmemiş . dövüş aksiyon tarzında film sevenler için gayet güzel olmuş.
  • birincisinden konu ve görsellik açısından daha iyi bir filmdir. izlerken görüntü yönetmeninin christopher doyle olduğu sanısı oluşuyor çünkü filmde feci bir ying xiong havası var. ong-bak ile de alakası yoktur
  • filmin bir yerinde bir drunken fighter nasıl dövüşür gösterilmiştir.
  • kızılderili asıllı taylandlı bir çocuğun samuray disturlarını öğrenip (bkz: bushido) figüranlara ana avrat dalmaya başlamasını anlatan fantastik-punk öğeleriyle süslenmiş film. ilkinden güzeldir ve alakası yoktur.
  • tony jaa'nın ilk yönetmenlk denemesi. çekim aşamasında yaşanan olaylardan ayrı bir film senaryosu çıkar. şöyle ki; neredeyse bütün film, en yakın yerleşim merkezine kilometrelerce uzakta, elektriğin olmadığı, cep telefonlarının çekmediği ormanlık alanlarda çekilmektedir. tony jaa filmin ortalarında bütçeyi aşar. prodüksiyon şirketinin baskıları, sanatsal kaygılar, mistik tabiat, vs. derken esas oğlanımız tırlatır. bir gece kimseye haber vermeden alır başını gider. iki ay kimse haber alamaz bu manyaktan. prodüksiyon durur, aşılmış bütçenin yanına binlerce dolar zarar eklenir, dağıtımcı firma kontratı iptal eder. sonra tony, saç sakal karışmış bir şekilde çıkagelir, iki ayı meditasyon yaparak geçirdiğini söyler soranlara. birşey diyemez kimse buna, kafaya dirsek atıyor herif sonuçta. bundan sonra bir sürü abuk gelişme olur. prodüksiyon şirketi silahlı adamlarla seti bastırır, esas oğlanımızı tehdit eder (filmlerindeki gibi diz dirsek dalamaz tabi bizimki heriflere, pısar) sonra tony'yi bir talk show'da salya sümük ağlarken görürüz. son çare olarak sevdiği, saydığı, öz babasında ayrı tutmadığı, önceki filmlerinde beraber çalıştığı panna rittikrai de ikinci yönetmen olarak filme dahil olur. zaten geciken teslim tarihini daha da ötelememek adına filmi iki bölüm halinde lanse etmeye karar verirler. senaryo değiştirilir, film abuk bir cliffhanger ile (şu kelimenin türkçe'si icat edilmedi hala) bitirirler.

    filmin kendisine gelirsek, görsellik ve koreografi açısından kendi türünde devrimseldir diyebilirim. hikaye, oyunculuk, kurgu, karakter gelişimi için birşey diyemeyeceğim zira filmin yüzde doksanında (mecazi anlamda yazmadım) tony'nin dünyanın en bahtsız figüranlarına ağız burun dalmasını izliyoruz (ki filmin türü ve çekilme amacı göz önüne alındığında bu açıdan daha çok filme ilham kaynağı olmasıdır temennim).

    dipnot : tony manyamıştır bir kere, durdurulamaz. mayıs sonundan beri hayatını surin'deki bir manastırda budist rahibi olarak devam ettirmektedir. yani öyle sabah sekiz, akşam beş mesai olayı değil, 3 aydır manastırdan dışarı adımını atmamıştır.

    yani kimse artık bana, falanca aktör bok böceği rolüne alışmak için 1 ay boyunca bok yedi falan demesin. görüldüğü üzere manyağımız alışmakla falan uğraşmamış, direk gerçek kişiliğini rolüyle değiştirmiştir.
  • şöyle spordan önce dövüş filmi yok mu testosteronu artıracak diye baktığım ve sonunda karar kıldığım film.
    o ne sahneler öyle, testosteron tavan oldu sağolsun.
hesabın var mı? giriş yap