olağan
-
sık sık olan,olagelen...
-
sıradan anlamında da kullanılmakla birlikte olağan olur haldeyken, sıradan olabilir ve/veya olmuş olanıdır ilgili önemsizliğin*.
-
alışılmış. (bkz: alışmak)
-
harkulade bir metin eloğlu şiiridir. odun' dan.
hep böyle olur
anaç gökler daha bir bulutlanır
denizler yosunlara sokulur
aşk bozulur güven bozulur
sinsilikler pusular
derken yerine oturur hepsi
sen niye tasalısın
güney bahçeleri ayaza sardı mıydı
kız gibi portakalı kırağı vurur
güz güneşinde ipe mandallanınca
koçan gibi kolyozlar kurur
yani hep böyle olur
bıçağın altına yıkılınca küttedek
öküzün yüreği oynar
kumrunun içi ürperir
insanın aklı durur
hep böyle olur
eve gelince karşına bir kapı çıkar
açıp girersin
şu sevdiğin umduğun
sinsi başka işine yarar musluk başka işine
kilimin saksın tenceren
anahtarın yoksa çilingir bulamazsın
omuzlayıp kırarsın
burası kendi evin
sen niye tasalısın -
filistinli şair samih el-kasım'ın bir şiiri... yazılış tarihini bilmiyorum ama bendeki antolojinin hazırlanış tarihi 97.
gerçekten değişen bir şey yok...
olağan
değişen bir şey yoktu evrende
öylesine ürkütücü bir gün
hayfong'ta binlerce ölü vardı
aden körfezi'nde çocukları öldürmüşler
ve israil'de yas başlar yeniden
anılarda yenilgisi nazizm'in yeniden
yani kıyım diye ezberlediğimiz
gene tehdit savurur ameraikalı komutan
hedefte bu kez kardeş suriye -
adorno, ''bu dünyanın insanı irkilten yanı korkunçluğu değil, olağan görünüşüdür'' der.
-
alışılması gereken durum.
-
zaten ne olurdu ki?
insanlar ölürdü, aşk yoktu, sevgi biterdi, hayat solardı, ihanet kabullenilirdi, kaldi ki sen de ihanet edebilirdin, kim o kadar lekesiz sevebilirdi ki? çiçekler solardı, her istediğin şey her zaman olmazdı ve heyhat! taş bile yerinde ağırdı. o söylenmezdi, yasaktı, ayıptı, çok sevdiğini belli etmemeliydi, sevgi süründürürken güzeldi, öpmemeliydin, e sen de demeseydin, öyle değildi, sen bilmiyordun …
alış bunlara, çocuk değilsin artık.
-
-efendi siz de ettiniz ya ihanet!! kimi kandırıyorsunuz?
+ne! ne! kime ihanet etmişim ben!? hadsiz!
-kendinize efendi, kendinize ihanet ediyorsunuz… -
olağan üstün: olağanüstü
artık hayatta her şeyi daha kolay ve daha normal, olağan işler gibi görüyorum. burdan anlıyorum ki şimdi yadırgadığım daha ne normaller, ne olağanlar var..
fethiye ağzında, "pişirip taşırmak" dendiğinde yiyip içip eğlenildiği, ev ve evli hayatı yaşar gibi ortaklaşa süre geçirildiği, birbirine zaman verildiği anlatılmış olur. öykülemeye ve olağan bir yaşam veya eğlencenin imgelenmesine yararlı bir kalıptır. taşırmak eki, olağan ev hayatının içindeki ufak tefek, engelleyici olmayan aksilikleri de anlatmış oluyor. kaçgöç yok, yola devam. (bkz: pişirmek/@ibisile)
[ne söylerlerse olağandır... bu yolda olur; rahmet, ümitsizlik, hile, eminlik... hepsi mümkündür.] feridüddin attar - mantıku't-tayr
(bkz: olağan işler)
(bkz: olağan şüpheliler), olağan şüpheciler
(bkz: olağanüstünün bir altı) -
zaman yanılgısına düşülen aksak bir durağanlık.
-
doğal, sıradanlaşmış olan.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap