• 2 mart 2009'da çıkacak olan yeni u2 albümü.
  • u2 'nun resmi sitesinden yayınlanan habere göre ismi kesinleşen onikinci albümlerinin adı. beş ayrı formatta yayınlanacak albüm dünden beri amazon com'da ön siparişli şekilde satışta. bu arada albüm ülkemizde de dünya ile aynı anda topkapı müzik tarafından yayınlanacaktır. ilgilenenlere duyrulur.
  • moment of surrender, cedars of lebanon ve white as snow ilk dinleyişte dikkatimi çeken şarkılar oldu ve fakat bir kaç kere daha dinlemek gerekir albüm hakkında tam bir yorum yapabilmek için. ancak bir the joshua tree veya achtung baby değildir, hatta sanırım bir all that you can t leave behind da değildir.
  • basarisiz ancak dinlenebilitesi yüksek 1 dance rock - electronica denemesi (bkz: pop)- (mofo yu tenzih ederim), kanimca grup üyelerinin (özellikle de larry mullen jr) kariyerlerine toptan yaptiklari en büyük saygisizlik olan (evet pop degil, bu) ancak rolling stone ve benzeri kuruluslarca pohpohlandiktan sonra milyonlar satip sürülerce bastaci edilen 1 coldplay imitasyonu (bkz: all that you can't leave behind)- (beautiful day i ve hatta sayilacaksa the ground beneath her feeti tenzih ederim) ve ici fos cikan "köklerimize döndük" reklamlarindan (bkz: how to dismantle an atomic bomb)- (burda da city of blinding lights ve original of the species tenzih edilir) sonra nihayet adam gibi birseyler cikarabileceklerinin yakinda ele güne göstergesi olacak; kasitli 1 "achtung baby 2" denemesi, ve kismen bu sayede kanimca u2'nun en güzel 3 albümünden biri, hatta sanirim bunlardan 3.sü (ardindan the unforgettable fire ve war geliyor, tabii). öncelikle grubun yaptigi en kompleks islerden biri sayilabilir; özellikle son 2 albümdeki ucuz ciglesme cabalari ve kelimenin tam anlamiyla "özensizlik" kokan davullar ve vokallerden sonra bu albümün cok daha "usta isi", sinirlari zorlayici ve güclü 1 calisma oldugu hemen anlasiliyor. icindeki en vasat parcalar olarak sadece albümü son derece yanlis tanitan cikis parcasi get on your boots (cünkü bölümler cok kopuk ve radyo amacli birlestirilmis gibi, yapay) ve son parca olan cedars of lebanon i görebildim 10küsür dinleyisten sonra. acikcasi insan düsünmeden edemiyor madem hala böyle bir albümü yapacak gücleri vardi neden bunca zaman böyle gereksiz isler cikardilar diye (para, elbette).
    acilis parcasi title track ritmik acidan oldukca kuvvetli, bononun vokalleriyse oldukca atmosferik (the joshua treeyi animsatacak derecede), adeta ufuk cizgisinde ucuyormus hissini vererek söylüyor bono. brian enonun yakaladigi ambient soundu da buna destek veriyor. nakarat ve melodi basit, blondie'nin heart of glass ini cagristiriyor, ve kanimca zoo stationin üstlendigi görevin benzerini albümde üstlenmeyi basariyor. 2. parca olan magnificent 1 future u2 klasigi olarak daha simdiden gösteriliyor. albümün breathe le birlikte en "u2" parcasi denebilir. elevation tarzinda 1 giris, edge in bilindik gitar teknikleri ise the unforgettable fire dönemini cagristiriyor, pek yenilikci 1 özelligi yok kanimca; ancak oldukca basarili. moment of surrender la beraber achtung baby moduna iyiden iyiye girdim diyebilirim. parca albümün onei olmakla birlikte alismasi daha zor ve one dan cok daha uzun üstelik de gitar sololu, sonlardaki sözsüz vokallerse stay faraway so closebenzeri 1 tadi yakalamayi basariyor. ileriki günlerde popüler olma ihtimali cok yüksek bu parcanin da; hatta albümün 3. single i olursa hic sasirmam. hemen sonraki unknown caller benzer destansi özellige sahip: zorlayici 1 melodi, yine 1 gitar solosu mevcut ve kullanilan ilginc enstrümanlariyla da (fransiz kornosu ve kilise orguymus bunlar) parca atmosferik havayi koruma görevini basariyla yerine getiriyor ve albüm adeta progressive 1 hal almaya basliyor. ancak albümün orta bölümlerinde durum degisiyor ve grup son 10 yilda yaptiklarinin 1 gömlek üstünü topu topu 3 sarkiyla sunuyor. i’ll go crazy if i don’t go crazy tonight, zekice melodisiyle window in the skies in tek kelimeyle upgrade olmus hali ve albümün -bence- neseli ve sözleri daha az zekice olan who's gonna ride your wild horses i. get on your boots ise the fly etkisi yaratmak isteyen ancak bunu yapamayan, eurovision a götürseler siritmayacak ve bence tam pismemis; yine de ortalama üstü 1 müzikal potpuri: elvis costellonun ölümsüz pump it upinin, hard rock riff leri we beastie boysun muhtesem so whatcha wantiyla karisimi. sonuc bence pek de muhtesem (en azindan 1 saheser) degil. sonraki parca red hot chili peppers i animsatan funky stand up comedy daha direk ve saglam 1 sonuc kanimca, bononun vokalleri yine cok basarili. bana göre albümün asil climax i daha önce yaptiklari hic1seye benzemeyen (belki hafiften zooropa) fez-being born. achtung baby de oynak mysterious ways varken burada bu saheser var! ritm hipnotize edici, nakarat ve benzeri kliselerden uzak, albümün cölün ortasinda gelecege acilan noktasi ve muhtemelen en indie ani. white as snow ilk basta zülfü livaneli yi (!) cagristirsa da sonrasinda fleet foxes ve arcade fire cesnili 1 anonim halk bestesi uyarlamasi oldugu fikrine vardim. üstelik de oldukca dokunakli; burada bononun etkileyici vokalinden söz etmekte yine fayda var. albümün son ve belki de en büyük yumrugu ise albümün gerek ultraviolet i, gerekse acrobat i breathe. brian eno aldigimiz duyumlara göre bu parcanin grubun yaptigi en iyi islerden 1i oldugunu söylüyormus. so u2 oldugunu söylemekte fayda var en azindan. epik 1 sonla bitiyor, yarattigi etki ise -mükemmel- ultraviolet ve acrobat kadar olmasa da onlara -sasirtici derecede- yakin. kapanista ise sözleriyle konusan (afganistan daki 1 askerin agzindan) cedars of lebanon, ancak bu sarki icin albümün love is blindnessi demem pek de dogru olmaz sanirim. bononun albümde vokal acisindan -kanimca- half sung olmasindan da dolayi cuvalladigi tek sarki olmasina ragmen trip-hop vari ritmi, bass line in zekice degisimi ve arka plandaki ambient sound parcayi all that you can't leave behind sigligindan kurtariyor.
    albüm günümüzün alternatif gruplarindan hafifce esinlense de bunu acikca göstermiyor, u2 cogu yerde kendi soundunu (brian eno ve daniel lanois ipleri tamamen ellerine almayacak sekilde) dominant hale getiriyor. bu acidan da oldukca basarili. ancak albümle ilgili asil sorunum da acikcasi grubun kendi sound unu korurken 1cok yerde gelecekten cok eski dönemlerinin izlerini gösteriyor olmasi, genel acidan "eski dönem"den kasit basyapitlari achtung baby olmasina ragmen. ancak gelecege de göz kirparken albümde olasi 1 ucuruma, kopukluga sebebiyet vermiyor; yani sentezi güzel yapiyor. sonuc olarak filler neredeyse yok. sözler acikcasi benim gözümde white as snow ve son parca haric albümün dikkat ceken noktasi degil, hatta zaman zaman anlamsizlasabiliyor, o acidan 1 achtung baby derinliginde degiller kanimca.
    bana göre saydigim negatif sebeplerden dolayi bir basyapit (bkz: basyapit) olmamasina ragmen senenin en iyi islerinden biri olarak da adindan söz ettirecek no line on the horizon, yillardir bunu hakeden ilk u2 albümü olarak. eh, bu da aylar hatta yillar süren beklentilerin bos cikmamasi demek. ne mutlu bana ve begenen herkese.
  • bir süredir o hissedemediğim kendine özgü 'u2' tadını tekrardan yakaladım bu albümde diyebilirim. şarkıları daha tam yalayıp yutamadım yeni elime geçti.
  • biraz önce gördüm ki amazon co uk siparişim hazırlanıyor ve bugün postalanıyor. işte beni çok heyecanlandıran bir haber. yeni albümün cd artı dvd li olan 64 sayfa kitap içeren en detaylı versiyonunu sipariş etmiştim. önümüzdeki hafta perşembe - cuma işyerinde postacı avına çıkacağım artık. albüm geldiği gün de eve kapanıp albümü ezberleyeceğim.

    burda okuduğum yorumlara, müzik endüstrisindeki saygın eleştirmenlerin yorumlarına göre de bu albüm u2 nun benim gibi eski hayranlarının istediği şekilde dönüş yaptığı bir çalışmadır.

    sabırsızlıkla günleri geri saymaya başladım bile.
  • pitchfork mediadan babayi almistir. popülere iyi olmayana kötü diyen müzigin kapitalist canavarlarinin verdigi 5 yildizlara cevap. hic sasirmadim. albümün geneli itibariyle sololara geri dönüs tadindaki old fashioned ve kendini biraz fazla ciddiye alan baskici 1 tavra sahip olmasi nedeniyle (evet bunlar albümün gercek eksileri) -üstüne 1 de albümü cikaran grubun solistinin adi bono olunca- yenilikci ve "samimi" müzigi seven pitchforkmedyamiza yaranamayacagini sezmistim gerci; zira bunlar sitenin nefret ettigi özelliklerden sadece 1kaci. herneyse, özellikle son u2 albümlerine (reissuelar degil) verilen notlar bakildiginda (hatta senenin ses getiren diger vasat islerine bakildiginda) buna verilen not ve yapilan yorum tek kelimeyle adaletsiz ve hatta oldukca acimasiz. evet albüm belli basli indie albümleri kadar yaratici degil, u2 gibi sinirlari belli 1 grupta olmasini beklemek sacma olur. elbette "hipster"lar yine is basinda, ancak: bu 1 the killers veya 1 kings of leon albümü de degil. hele hele 1 audioslave albümü hic degil. taklitci ilan edip grubu kendi yarattigi cevrenin esiri etmeye calismak yerine sempatik bulduklari diger ünlü sanatcilar gibi müziklerini objektif 1 platformda degerlendirmek nedense zorlarina gidiyor. icindeki bütün sarkilari saglam olmaya kasan zihniyeti elestiriyor pitchfork; 1 cok acidan haklilar da. ancak bunu yaparken asil amacin bu oldugu gözümüze cok daha beter sokulan no filler albümlerden hicbiri bu albümün aldigi -sakabenzeri- notu almamistir muhtemelen. eksik noktalarinin cikarimi kismen dogru yapilirken de kasitli 1 öznellik söz konusu. yazida bonoya dogrudan 1 satasma yok gerci, bunu yapan yiginla "elestirmen" varken en azindan bunu yapmamalari isin olumlu tarafi.
    grup kendisini verdigi megakonserlerle para manyagina dönüstürüp üstüne talihsiz 1 demecle kendi kendini "dünyanin en büyük rock grubu" ilan ettiginden beri -"bononun afrikadaki aclari kurtarmasi" ve benzeri hikayelerin de cogalmasiyla 1likte- seneler gectikce -bu ünvanin yerine- "dünyanin en nefret edilen grubu" olmaya dogru saglam yol aliyor dogrusu. olan da gayet akici, senelerdir yaptiklari en saglam ve zorlayici isleri olan bu son albümlerine oluyor. yazik.
    ha bu arada, 0.2'si de benden olsun diyor ryan dombal, alin yakin: http://www.pitchforkmedia.com/…-line-on-the-horizon
  • bugün en sonunda box set versiyonu elime geçen, senenin muhtemelen en iyi albümü. albüm ülkemizde de 9 mart pazartesi günü müzik marketlerde yerini alacak. u2nun brian eno desteğiyle kendini aştığı bir albüm olmuş, tek kelime ile muhteşem.
  • "olmus" albümdür, candir. bi de bu yaz konsere gidebilirsem gözüm arkada kalmayacaktir.
  • bir turlu dinlemeyi beceremedigim u2 albumu
    3 sarki dinliyorum ruhum karariyor, queen dinleyerek kendime geliyorum, sonra yine bir 3 sarki daha, yine ara derken bir bok anlamadim, hafakan basti.

    kesinlikle emek harcamak gerekiyor bu album uzerinde
hesabın var mı? giriş yap