• neocon olarak kısaltılabilir. bush'un ve saz arkadaşlarının petrol birliğinin öncülüğünde dünyaya yayılmış, kimilerinin derilerine işlemiş bir siyasi akım.
  • abdnin halihazirdaki cumhuriyetci kadrolarinin bir koludur.

    digeri neo-liberallerdir ki birbirleriyle belli alanlarda catisma halindedirler. bu catismalarin belki en onemlisi, neo-konservatiflerin devletin piyasadan buyuk olcude elini etegini cekmesi gerektigini savunmasi, neo-liberallerin ise piyasanin serbestlesmesi yolunda ulus devletlerin onemini kavramis olmasinda yatar. neo-liberaller, mevcut ulus devletlerin, serbest piyasanin istigalinde -neo-liberal sinif olusumlarinda, ozellestirmelerde, dogrudan yabanci sermaye girisinde- politikalarini dogrudan (para yardimi, ittifak kurulumlari, savas, demokrasi goturmeler, tehditler) etkilemeye calisirlar. bu anlamda mevcut amerikan yonetimi neo-konservatiflerden cok neo-liberallerin onculugunde is gormektedir.

    bu sebepledir ki, bush ve icra tayfasi, konservatif olsalar da uluslararasi ekonomi-politikte noe-liberal olarak gecerler.
  • ironik bir şekilde neoconi olarak da adlandırılan figüran takımı
  • (bkz: tony blair)
  • daha once de belirtilmis oldugu uzere literaturde neocons olarak da gecerler.

    lakin bu neocons lafini fransizca okudugumuzda karsimizda yeni-aptallar cevirisini buluruz ki bu da anlama cuk oturur.

    (bkz: con)
  • uluslararası ilişkiler teorileri bakımından realizmden gücün önemi kavramını, liberalizmden ise demokrasinin yayılmasının önemini aldıklarını söyleyen, ama realizmin gücün mantıklı ve sadece doğrudan çıkar olan alanlarda kullanılması kısmını liberalizmin ise uluslararası organizasyonların önemi kısmını umursamayıp teori alemini birbirine katmış, kendileri de aslında ne yaptıklarını tam olarak bilmeyen policy-maker lardır. stephen walt, john mearsheimer gibi baba realistler bile bu neoconların ırak savaşı politikalarına sonuna kadar karşı çıkmışlardır, ki realister savaş severler, düşünün bir de liberallerin karşı argümanlarını. hatta bununla da kalmamış, ırak savaşı konusunda neo-con lar bile birbirlerine girmişlerdir (charles krauthammer vs. francis fukuyama).
  • neo-conservatives, yani kısaca neo-con'lar, ekonomik olarak liberal politikaları izleyen fakat kültürel bakımdan muhafazakar bir tutum takınan ideolojiye inanan kesimdir. esasında, liberal ekonomi ve muhafazakarlık birbirleri ile zıt, uyuşmayan kavramlardır. zira özgürlükçü, liberal bir ekonomi, ürün çeşitliliği, kalite gibi olanakları sunduktan sonra "bunları sen gör bil ama kendi kültürüne kabul etme, sen bunları reddet ve kendi kültürüne sıkı sıkıya sarıl" demek bana çok mantıklı gelmiyor. bu çelişkinin sonucu olarak kimliklerini tam oturtamamış bir kesimin ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor. fakat liberal ekonomiden vazgeçmek de günümüz dünyasını düşündüğümüz zaman çok akıl karı değil, böyle bir haraketin sonucu hızla globalleşen dünyanın arkasında kalmak olabilir.

    ahlaki dejenerasyon'a fazlasıyla karşıdırlar. din ve ahlakın toplum üzerindeki etksinin azalmasından rahatsızlık duyarlar ve bu noktalarda muhafazakar kimlikleri öne çıkar. aile, din, sosyal otorite ve esasen insanın terbiyesi anlamına gelen eğitim en önem verdikleri kavramlardır. bu kavramların savunulmasında, muhafazakar kimliklerinden taviz vermezler.

    neo-conservatism ideolojisini anlamak, günümüz türkiye'sini açıklamak ve analiz etmek için mutlak suretle gereklidir. zira akp hükümetinin ekonomik anlamda son derece liberal bir tavır tutunması ** ve kültürel bakımdan muhafazakar kimliklerini her fırsatta vurguladıklarını* göz önünde bulunursak onları neo-con olarak adlandırmak, çok da yanlış olmaz.
  • yeni muhafazakarlar. tam çevirisi yeni conconlar. antikomünizm önemli bir karakteristikleridir.
  • bush dönemi sonrası amerika'dan tasfiye edildiği söyleniyor.

    not: sivas'tan yazıyorum ona göre.
  • bildigim kadariyla amerikan halkini tekrar muzaffer kilmak icin bir "mhyt"'e ihtiyac duyuldugunu dusunen guruh.
    baba bush kuveytten cekilince kuplere binen wolfowitz, gittikce daha hirslanmis olacak ki, baskanin ogluna bir plan bile hazirladigi soylenir. cunku ona gore kuveytten gelecek buyuk bir zafer, hem vietnami tam anlamiyla unutturacak, hem de buyuk amerikan halkinin kendisine olan guvenini tavan yaptiracakti.yani bahsedilen "myth" aslinda buydu. bunun yaninda petrol rezervlerine sahip olma dusuncesi de onu cok cezbetmis olmali ki baba bush'a buyuk bir ofke duymus, oyle ki jihadistlere bile bu kadar kin gutmedigi iddia edilir. ama bush jr. basa gecene kadar neoconlar clinton'un basinin etini nasil yeriz diye 8 sene kara kara dusunmek zorunda kalmislardir.
    bi de benim anladigim kadariyla rumsfeld denen adamin bu conlarla falan tek isi propagandaymis, yoksa wolfowitzi cok da sike takacagini zannetmiyorum. bir de ufak not; cheney ve rumsfeld gibi adamlarin devlette ust kademelere gelisi gerald ford'un 1975 yilindaki kabine degisikligi sayesinde olmustur. bu degisiklikte baba bush da cia'in basina gecmistir ve hatta ronald reagan ve oliver north kontra skandalindan sonra yargilanmak uzereyken haberim yok ayagina yatip yirtmistir. tabi yillar yillar sonra gunlugunu yayinlamak zorunda kaldiginda su cumle tuyleri urpertmistir.
    "tum olanlari butun ayrintisiyla bilen cok az kisiden biriyim."
hesabın var mı? giriş yap