• belcika'nin fransizca konusan bolumunun (bkz: wallonie) baskenti. 100.000 nufusu var, meuse ve sombre nehirleri bu sehirde kesisir, citadelle adinda buyuk bir kalesi var, hatta bikac sene oncesine kadar teleferikle kalaye cikilabiliyodu sonra bi turist dusup oldu diye kapattilar.. flamanlar namen der bu guzel sehre.
  • teleferikle çıkılamayan kalesine, arabalarıyla çıkıp şehre tepeden bakan manzarası içki ve uyuşturucu mekanı olarak kullanılan ( tabiki gurbetçi gençlerimiz ve kuzey afrikalı din kardeşlerimiz tarafından ) belçika şehri. akşamları kaleden ismail yk ve dj akman yayını yapılır. şatolarıyla ünlüdür, brüksele 1.5 saat mesafededir vs...
  • kartpostallara ve broşürlere bakınca koşarak gitmek isteyeceğiniz ama aslında citadel gibi sıradan bir manzara mekanı dışında bir boku olmayan, kanaatimce kaydadeğer pazarlama mucizelerinden biridir (en azından belçika içinde, çünkü her yerde broşürlerine rastlarsınız ve sanırsınız ki belçika'nın bir numaralı turistik çekim merkezi namur'dur).
  • (bkz: namor)
  • sokaklari at pisliği ve köpek bokundan geçilmeyen şehir de diyebiliriz. belçika devleti burayi turistikleştirme çalışmaları içindedir. türk belçika derneği gibi bir lokal de var burada 1000-1500 kadar türk yaşıyormuş bu şehirde. sıradan bir yer fazla bir şey beklememek lazım
  • ingilizce kısaltması "standardization association for measurement and control in chemical industries" olan alman kökenli, "uluslararası otomasyon teknolojileri kullanıcı birliği". 3 kasım 1949 yılında almanya'nın leverkusen şehrinde kurulmuştur. core sektörleri, kimya ve eczacılıktır ancak diğer tüm proses endüstrisi genişleme alanlarıdır. namur'un tavsiye kararlarına göre üretilmiş bir ürün ciddi bir kalite standartında üretildiğine işarat etmektedir.
  • citadel güzel hoş ama başka espirisi olmayan şehir merkezini 15 dakikada turlayarak bitirebileceğiniz küçük ama şirin belçika'nın wallonia bölgesindeki bir şehir. citadel'in tepe noktasına yakın bir noktada guy delforge adında butik bir parfüm dükkanı da vardır. parfümlerini citadel'in mahzenlerinde dinledirip satarlar.
  • çok kısa vakit geçirdim, ama beğendiğim enteresan bir şehir. brüksel'e giderken uğrayabilirsiniz, bence değer.
  • yazımı konusunu bilemiyorum ancak namür olarak telaffuz edildiğine şahit olduğum şirin bir belçika şehri.
    hakim tepede yer alan kalesi citadelle üzerinden panaromik olarak görülen şehir, meuse nehri* etrafında, tertipli yapılarıyla vadi boyunca uzanmaktadır.

    civardaki kentlerde olduğu gibi burada da bisiklet kullanımı yaygındır. özellikle haftasonları kale yolundaki dik rampalarda dağ bisikleti kullanılırken, şehiriçindeki kaymak gibi yollarda bolca yol bisikleti kullanan bisikletlilere rastlamak mümkündür.
  • wallonia'nın baskenti olmasının nedeni charleroi, mons ve liège arasında bu konuda dogabilecek çekismeyi engellemek ve bruksel'de bulunan flaman parlementosuna karsı bruksel'e yakınlıgı korumaktır. çok muhim bir kent olması degil yani.

    ote yandan, namur gide gele sevilebilecek bir sehirciktir. eski lille'dekilere benzer dar sokakları, kafe ve barları vardır. insanları sempatiktir. noel zamanı sokaklar epey canlı olur. nehirlerin kıyısında ufak yuruyusler epey romantiktir. yazın nehir kıyısında mojito benzeri içkiler ya da bira satan kamyonetler konuslanır. yuzen/ yıkanan kuguları ve ordekleri izleyip içkinizi yudumlarsınız.

    onemli

    félicien rops muzesini mutlaka ama mutlaka gezin.

    félicien rops kimdir? wikipedia'dan okunabilir:*

    onemli

    namur'e gidecekseniz mutlaka arabayla ya da kıyıdan yuruyerek(ki biraz uzun surer, 6 km falan yani bir sey degil) wépion'a da gidin. çilegiyle unlu, sirin bir yerdir.

    namur içinde yenilip içilecek birkaç mekan tavsiyesinde bulunalım*:

    bir seyler içmek icin:

    1. le college: église saint-loup(gitmisken gezin, barok stilde çok guzel bir kilisedir)'nun tam karsısında bir aile isletmesi. içkiler epey ucuz, seviyorsanız orval bulmak mumkun.mudavimleri vardır. yalnız tatillerde ve yazın uzunca bir sure kapatıyorlar, aksamları da erken kapanıyor. isleten çift biraz yasli sayılır. dinamik, genç ruhlu insanlar olsalar da hasta/ yorgun olabiliyorlar. aile isletmesi oldugu için torunları falan yardım ediyor bazan.

    2. le chapitre: arnavutların barı. epey çesit bira bulabiliyorsunuz. barlarda nadiren bulunan lindemans cassis var mesela. dekorasyonu çok hos.

    3.la cuve a bière: terası da içerisi de guzeldir bu mekanın. içki seçenekleri de boldur.

    4. belçika kitsch'liginde, eski tip (ki iste buna bayılıyorum) cafe prince baudouin içkiler çok ucuz. bir seyler atıstırabilirsiniz, sigara içenler için place d'armes'a bakan terası da var. yalnız uyarayım mudavimleri biraz yaslıdır.

    restoran olarak:

    1.fenêtre sur cour: gayet sık ve doyurucu bir restoran. avlu içinde tam karsısında olan extérieur nuit'de bir apero alıp buraya geçebilirsiniz, olmadı yemekten sonra burada digestif alırsınız.

    2. le saint loup: le college'in yanında guzel bir etçi. asırı doyurucu, gidecekseniz aç gidin. dekorasyonu sahanedir. haftasonu için rezervasyon yaptırsanız iyi olur.

    3. sushi seviyorsanız: hosaku à volonté/ all you can eat menuleri mevcut. servis gayet hızlı ve dekorasyonu fazla goz yormuyor.

    4. la piadineria giuseppe: tam le saint loup'nun yanında, giuseppe adında epey sosyal, sempatik bir sicilyalı'nın mekanı. aksamları kapalı. gunduz de ne zaman canı sıkılırsa o zaman kapatıyor. sarapları enfestir. peynir/ kuru sebze tabakları ve harika makarnalar yapıyor. tabaklarla servis edilen, sanırım mısır unuyla yaptıgı ekmeklerin tadına doyum olmaz. fiyatları da epey uygun, en pahalı tabak 9 euro.

    5. çin yemegi sevmeyen sahsımın bile bayıldıgı (beignet'leri enfes): chez sideshin. ben sulu yemek sevmedigim için kuru tabakları tercih ediyorum ama sulu tabakları da epey guzel gorunuyor. inanılmaz doyurucu. fiyat kalite oranı mukemmel.

    6. thai mutfagi seviyorsanız*: phat thai. dekorasyon da tabakları da harika. ozellikle haftasonu aksam rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim.

    phat thai'nin tam karsısında cameo adlı genelde auteur filmi olarak adlandırdıgımız filmleri gosteren le caméo bir sineması var namur'un, onun da kafesi guzeldir. seans oncesi arkadaslarla sohbet edip bir seyler içmek ya da seans sonrası yine birkaç kadeh esliginde filmi çekistirmek epey eglenceli oluyor.
hesabın var mı? giriş yap