• cinsel sapkınlıklar literatüründe zoofili şeklinde geçen (uygulayıcıları bu latince kökenli terimi pek bilmezler yalnız zannederim ki) ve “hayvanlarla gereğinden fazla yakınlaşmak, o raddede ki, onlarla cinsel münasebet kurmak” şeklinde özetlenebilecek etkinliğin yoğun rağbet gördüğü; ergenliğe erişmiş delikanlı sahibi babalara “gayrı senin oğlan büyüdü artık, ona bir keçi almanın vakti gelmiştir” gibi seçkin bir mizah anlayışını yansıtan esprilerin yapıldığı yörelerde, bilhassa da eşeklere yakıştırılan isimdir.
    fatma bugün dört milyonun üzerinde türk kadınının ismi ve böylelikle de “memleketimizde en çok kullanılan kadın isimleri” istatistiğinin birincisidir. bu popülerliğiyle halk deyişlerine de sızmış olması tabiidir, ki erkek fatma tabiri de bunun bir başka göstergesidir. nallı fatma ifadesinde “fatma” kadını, “nallı” eşeği temsil etmekte, “kadın işlevi gören eşek” anlamı veciz bir şekilde iletilmektedir.
    hayvanlara isim takmanın onları gözümüzde nasıl biricikleştirdiği, vazgeçilmez kıldığı; ne bileyim, kurban bayramından önce evinize getirdiğiniz koyuna, ineğe -eğer ki kesme işlemi sırasında yoğun ruhsal acılardan geçmek istemiyorsanız- asla isim takmamanız gerektiği antropolojik araştırmalarda sıklıkla işlenmiş bir konudur. cinsel iştahını söndürmek için kullandığı eşeğe nallı fatma ismini koymasını da bu bağlamda halkımızdaki sıcaklığın, samimiyetin bir tezahürü olarak göremez miyiz?
  • malesef ki bu sapkınlığı şirin gösterme çabasının bir sonucu olarak "eşogelin" gibi cin harf oyunları da vardır, neylersin ki ne desek boştur...
  • mitolojik bir yaklaşımın günümüze yansımasıdır. köklerine son derece bağlı olan türk toplumunun geçmişten gelen geleneklerini günümüze yansıtma çabasıdır. bilindiği üzere türkler bir kurttan türediklerine inanırlar. asena ile kayı boyunun maceraları geçmişte kaldığından ve bu aralar asenadan türemeye yetkin tek türkün de ibrahim tatlıses olmasından ötürü eski inançları yaşatmaya yeltenen binlerce yağız türk genci eşekten türemeye çalışmaktadır. ne kadar başarılı oldukları ise tartışma konusudur. kayıtlara geçmiş bir türeme vakası bulunmamasına karşın eşekliğinden şüphe etmeyeceğim ezici çoğunluğun çaktırmadan bu işi başarmış olduğuna inanıyorum.
  • övüle övüle (aslında uluya uluya(!) demem gerekir) bitirilemeyen kültürümüzün aslında aile , kadın erkek ilişkileri açısından ne kadar kokuşmuş ve iğrenç olduğunun bir kanıtı.
    bir başka nadide örneğimiz için hemen diğer başlığa geçelim;
    (bkz: taksim de toplu taciz)
  • (bkz: nalli kuzu)
  • haydar dümen'in zoofili sınıfına girmediğini iddia ettiği ve detaylarıyla açıkladığı ifade...

    köyde nallı fatmasından vazgeçemeyen, şehre gelince nalsızına göz dikmektedir.
    doğal olarak da 3. sayfalarda türlü tecavüz ve taciz olayları eksik olmamaktadır.
  • (bkz: sıpaydırmen)
  • yusuf atılgan'ın bodur minareden öte (1960) kitabındaki tutku öyküsünde nallı fadime olarak ele aldığı ulusal sevgi ve ilk cinsel ilişki nesnemiz:

    "arada bir bana sataşırdı. '-boncuk lan, everelim seni be.' '-olmaz, evli o' derdi yanaşma. '-kiminle be? duymadık ya.' '-bütün köylü biliyo yahu. geçen kış nallı fadime'yi kaçırdı.' güleceklerini bile bile söverdim."

    (bkz: eşek/@ibisile)
  • bu tabiri ilk defa dün 5 aylık bir sıpanın tecavüzden dolayı ölmesi ile duydum. dünya tam da böyle kötü bir yer.

    kaynak
hesabın var mı? giriş yap