• muvazzaf 20 yaşını doldurmuş ve silah altına alınmış kişilerin askerliğin ilk günü ile teskeresini aldığı son gün arasındaki fiilen askerlik yaptığı süredir.askerliğini yapmış ve askerlikle ilişkisi bulunmayan,50 kusur yaşını geçmemiş,silahkullanmayı bilen,olası bir savaş halinde ordu tarafından silah altına çağrılacak sivilleri betimleyen sıfat muvazzaf değil yedektir.bu sıfatlara sahip şahıslar her sene bağlı olduğu askerlik şubesine giderek yedeklik yoklaması yaptırırlar.
  • "vazife halinde" "vazife gören"in arapça-osmanlıcası
  • (bkz: regular)
  • her duyduğumda beni geriyor bu kelime. sanki bunu duyduğum günlerim, duymadıklarıma oranla daha kötü geçiyormuş, işlerim rast gitmiyormuş gibi.
    zamanında dedem de bir muvazzaf subaymış oysa. ama yine de duygusal bir yakınlık kuramıyorum ben bu muvazzaf kelimesiyle.
    çok bir "ana haber" kelimesi, çok bir "derin gündem" kelimesi oldu son zamanlarda. yaşadığım bu gerilim ondan mıdır bilmem.

    çocukken bir de hıfzısıhha gererdi beni aynen bu şekil. sanki orası böyle ürpertici, kasvetli bir fil mezarlığı falanmış gibi gelirdi.
  • günümüzde astsubay ve subaylar büyük oranda sözleşmeli istihdam edildiğinden vazifesinde anlamından ziyade "kadrolu" anlamına gelir.
  • neden muvazzaf öğretmen bankacı yada mali müşavir denmez de sadece askerlerde kullanılır bu deyim? adam emekli ise başına emekli ekleriz. asker deyince zaten ben anlıyorum onun şu an asker olup aktif görevde olduğunu. ha kadrolu yerine kullanılıyorsa gene saçma. sözleşmeliye sözleşmeli de diğeri gene asker olarak anılsın. geriyor beni.
  • arapça. çalışan, işçi
  • bugün rte tarafından partimde bulunan muvazzaf vekillerim arasında parti kuracak yok dedi. neden boyle bir sıfat kullandı anlamadim
hesabın var mı? giriş yap