• idealist sözcüğünün tam olarak karşılığı, eski iel edebiyat hocası, artık kazakistan'da yaşadığına dair duyumlar almıştım.

    "okudum deyip de okumadığınızı anlarsam, yemin ediyorum birrrr veririm"
  • istanbul erkek lisesi'nin efsanevi hocalarından,türkçe aşığı,yaşar kemal bekir yıldız hayranı,tok sesli,karizmatik,sosyalist insan..mustafa hakkı kurt..
  • kızıl saçları göz alır. kına mıdır nedir bilinmez. ses tonu insanı alır götürür. güzel insana verilebilecek en güzel örnekti(r).
  • bir avuç züppeye türkçe ögretmektense
    okumak isteyen çocuklara eziyet çekerek isik saçmak gerektigini düsünen
    türkçe ve edebiyat ögretmeni
    süper iyi ve temiz bi insandir
    bu yüzden iel gibi ona göre boktan bi okulu ve hatta boktan bi ülkeyi terketmistir
  • ielde en sevdigim hocamdı. 2 öykü kitabı vardır. gercekten insan bir insandır, devrimcidir, emekcidir, dosttur.
  • mustafa hakkı adıyla yayınladığı kitapları için
    (bkz: mayınlarda)
    (bkz: dünyanın üç yerinden)
  • uşaklıgilin mai ve siyahından bir paragraf ile çamlıbelin çoban çeşmesini ezberletmişti bizim sınıfa (ortasondayız, sene 99)... yüzüklerin efendisini, kırmızı ve siyahı, yılanların öcünü, yeni hayatı, ince memedi, viran dağları okutmuştu. yeşil takım elbisesi, gözlerini kocaman açıp kırpıştırması, derste çok konuşanlara "bir daha derste uslu durucam." tarzı bi cümleyi bin defa yazdırması çok meşhurdu...
    istediğimiz bir şiiri tahtaya çıkıp da okumamızı söylemesi üzerine ataol behramoğlunun yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varını ezberden okumaya kasıp "r"leri söyleyemediğim için katlettiğimde, şiiri ne kadar severek okuduğumu farkettiğinden olacak ki pek bi kötü okuduğumu söylemeyip, "bu sınıfın da akustiği çok kötüymüş" demişti.
    ayrıca derse geldiği ilk gün bir arkadaşa tokat atmıştı. bir de, sıra arkadaşımın "madem ezberci eğitime karşısınız, öyleyse niçin şiir ezberletiyorsunuz?" türünden şikayetine çok kızarak, kızdığını "sinirleniyorummm, sinirleniyorumm, sinirlendimmmm." demekle belirtmiş, akabinde sınıfı serbest bırakmış ve sınıfın içinde dört dönüp tam anlamıyla burnundan solumuştu.

    ortasonda gelmişti bize, pek severdim...
    saçlarını boyadığı doğrudur, devrimci olduğu, yurt dışına hocalık yapmaya gittiği doğrudur; yurt dışına gitmesinin sebeplerinden birinin de beş para etmez adamların onun üstü (müdür, müdür muavini) olmaları ise tahminimdir...

    neyse işte,
    galatasaray lisesinin tahir alangusu varsa, bizim de mustafa hakkı kurtumuz vardı, demek gelir içimden
  • orta sonda herkese "1000 cümle" cezası verdiği derste uzatma dakikaları oynanırken, zilin çalmasına 1 dakika kala "sen? hey sen! yarına sen de bana tam tamına 1000 cümle getiriyorsun" diyerek tüm o akşamı cümleleri yazarken "ne yapsamda bu adama en kalıcı zararı versem" diye düşündüren edebiyat hocam(dı).
  • efendim söylemesi ayip, sene 95, biz bu hocamizin bir sinavinda sorulari calmiş, cevaplari ezberlemistik. (test yapiyordu).
    sinifca aldigimiz karar uyarinca da herkes rastgele bir soruyu yanlis yapacak, 98 alacak, boylece de yakalanmayacaktik *
    (gerci kendini tutamayip yuz alan iki inek evladi oldu, dayaklarini da yediler, o ayri mesele)
    sonuclar aciklanip 34 kişi 98, iki kişi de 100 alinca mustafa hakki kurt aynen şunlari dedi:
    "siz kopya çekmişsiniz, ama kanitlayamiyorum, o yüzden sinav geçerli" (burada tum sinif kikirdamaya baslar) "ancak bir sinav fazladan yapma hakkim var, ortalamasini alacagım"
    moraller biraz bozulsa da kimse pek iplemez, sonuçta bundan beş alan, o sinavdan 2, 3 bile alsa ortalama 4 gelir, sukela olur.

    sınav günü mustafa hakkı kurt çıkıp "sadece bir soru soracagim, yazin" dedi, yüzler güldü, "aşagidaki cümleyi öğelerine ayırın". allaaahh. bir cümleye özne, yüklem diyecegiz, olay bitecek, herkes göbek atiyor.

    ancak cümle bitmez. hoca okur, cümle bitmez. bitmez allah bitmez. ayla kutlunun bir kitabindan alinti cümleydi, tam bir dosya kagidi tuttu.

    sonuç olarak sinifta 32 adet 1, 3 adet 2, 1 adet de 3 alan cikti, herkes de normal notuna dönmüs sayildi.

    demek ki neymiş, ögrenciyi rencide etmeden (essek olan burada biziz, reddetmiyorum ki), disipline vermeden de gereken yapilabiliyormuş.

    çok merak eden için not: ben iki aldim.
  • iel bir daha onun gibi bir edebiyat hocası görmedi..
    en etkileyici sesli,en karizmatik,en idealist,en çok değer verdiğim hocamdı..
    istediğimi yazmama izin veren tek edebiyat hocamdı..
    okumayı ve yazmayı bana en çok sevdiren insandı..
hesabın var mı? giriş yap