*

  • konuyla alakali gerekli bakinizlar;
    (bkz: modern)
    (bkz: modern dunya)
    (bkz: modern olmanin sartlari)
    (bkz: modern dunyanin disladiklari)
    (bkz: 24 derste modern olmanin yollari)
  • çelişkili bir durum. zira aynı "modern dünya" insanları sağlıklı ve normal olmak adına psikiyatristlere, terapilere (buraya kadar bir sorun yok) ve olur olmaz ilaçlara sürüklüyor. bu ilaçların yan etkileri sorgulanmıyor bazen bazıları hemen piyasadan kalkıyor... yanetkileri etkisinden fazla oluyor. bağımlılık tavan yapıyor... antidepresanlar bile süründürüyor. ne diyim...
  • evvela uyuşturucu dediğimiz hadisenin tek bir tür olmadığını belirtelim. yani mesela bira, votka, rakı, şarap hepsi içkidir, alkolik adam içer içer içer bira yetmez olur, votkaya cine sardırır, o yetmez olur ispirtoya sardırır vb. tadı farklı da olsa hepsi özünde aynıdır, aynı etkiyi yapar, aynı şekilde zehirler.
    uyuşturucu ise böyle değildir. dünya sağlık örgütü 1-opyat 2-alkol, barbütürat, benzodiziazepin 3-esrar 4-kokain 5-uyarıcı 6-halusinojen 7-solunan çözücü 8-tütün olarak saymıştır türleri. şimdi tütün ve alkolün son derece serbest, diğerlerinin son derece yasak olduğunu düşünürsek aslında dürüst bir yaklaşım değildir bu hal.

    şöyle bir tarihe bakalım:
    -ortaçağ avrupasında haşhaş tohumuyla (aynı kenevir tohumu gibi) kişniş, anason, susam ve kimyonla karıştırılarak ekmek yapılırdı (anladınız mı nereden çıktı o cadı hikayeleri, cinler periler?)
    -azteklerin 400 adet içki tanrısı vardı. kaktüs ve mantarları da unutmayalım*
    -1854'te ingilterede okutulan standart tıp kitaplarında afyonun "günlük rahatsızlıklara yönelik tedavide kullanılan ilaçların kuşkusuz en değerlisi" olduğu ifade edilirken sigara alt sınıfın fiziği ve ahlakını bozan bir madde olarak geçiyordu.
    -1900lerin başında afyon amerikada çok yaygınken, alkol yasağı sonrasında kokain katkılı kolalı içecekler yaygınlaşıyordu. o dönemin ordu başhekimi william hammond her öğünde kokain içtiğini duyurdu, kokain saman nezlesi birliğinin resmi ilacı oldu, barlarda satılmaya, maden ve inşaat işçilerine dağıtılmaya başladı. kokain o dönemki rivayete göre "daha üstün ve daha mükemmel insanlar" olmamızı sağlıyordu
    -günümüzde ise fransızların yüzde 30'u kahve, yüzde 20'si hem çay hem kahve, yine yüzde 20'si sakinleştirici hap bağımlısıdır. daha güzeli alkol, sigara, kahve, çay, sakinleştirici ve uyku haplarından uzak duran kitle yüzde 1,5'tur

    insanoğlu tarih boyunca kendi algısını değiştirmeye çalışmıştır. her toplum içki mayalamış, her toplum kurbağa yalamış, mantar kemirmiş, bitkileri suya atıp içmiş, ekmeğe katıp yemiş, yaprakları, kökleri çiğnemiş... neticede her coğrafyada her toplum içinde bireyler kendi zihinleriyle oynamaya çalışmışlardır. çok yakın zamana kadar sorun olmayan bu hadisenin günümüzde çok büyük sorun olması büyük ölçüde politiktir. hatta aslında üretkenliği azalan bireyin dışlanması sebebiyledir bence. yaşlılar, şişmanlar, bağımlılar daha az değerli bireylerdir zira daha az üretirler.

    kişinin kendisine zarar verme, intihar etme hakkını elinden almayı nasıl bir mantığa dayandırabiliriz bilmiyorum. yani bir gün gelip benim kırmızı et yememin son derece zararlı olduğunu, kalp krizi geçirme riskimin yüzde bilmekaç arttığını söyleyip yasaklarlarsa, çok güzel bir propaganda tekniği sayesinde 30 yıl sonra bütün ülke bir ağızdan kırmızı et yiyen insanların kendilerini öldüren şuursuz salaklar olduklarını, geçici, on dakikalık bir et yeme mutluluğu için hayatlarını tehlikeye attıklarını söylerse?

    bu tür maddelerin satımının denetlenmesi, yasaklanması şu bu hepsi mümkündür. normaldir, sorun değildir.
    ama bir insanın madde kullanımından dolayı cezalandırılması bir insanın kendi bedeni üzerindeki hakimiyetinin de reddi anlamına gelir. benzer mantıkla intihara teşebbüs edip başaramayan adamı "sen nasıl benim devletimin vatandaşını öldürmeye çalışırsın" diye de tutuklayabilmemiz gerekir. benzer mantıkla hasta olup tedaviyi reddeden adamı da cezalandırmamız gerekir zira kendine zarar veriyordur.

    sorun neyin ne kadar zararı olduğu değil bireyin kendisine zarar verebilme hakkının olmasıdır.
  • her düzen kendisini besleyecek bir "normal insan" stereotipi üretir ve yüceltir. toplumda saygı uyandıracak başarılar, statüler, kişisel mutluluklar hep bu şablon üzerinden tanımlanır. modern dünya da (1) üretimin, detaylı hesapların ve insan beynini herhangi bir kimyasal altında olmadan yüksek kapasiteli ve uzun dönemli kullanmayı gerektiren diğer bir çok temelin üzerine oturduğundan (2) alternatif her türlü gerçeklik algısını (alternatif mutluluk yolları başta olmak üzere) kendisine bir tehdit olarak gördüğünden uyuşturucu madde kullanımını kötüler. iyi de eder.

    ancak bu kötüleme bile korsan yazılımı kötüleyen microsoft edasıyla yarım ağız yapılır, zira hem maddelerle yapılacak topyekün bir savaş maddelerin sisteme getirdiği riskten daha pahalıya patlar hem de toplum bu maddeleri sosyal olarak mutluluk sağlayamadığı bir kesimi uyutmak/mutlu etmek/uyuşturmak için bizzat kullanır. her şey neyin sisteme ne kadar risk getirdiğine bağlıdır. bir gün abd marijuana üretimini iran'ın nükleer programından daha riskli bulursa casus uydularıyla dünya çapındaki ot tarlalarını tespit edip üretici ülkeleri istila etmekten çekinmeyecektir. kahve bağımlılık yaptığı halde serbesttir çünkü mevcut sistemin istediği kafa yapısına ters düşecek etkiler yaratmaz ve yasaklanmasını haklı çıkartacak derecede risk oluşturmaz. oyun, toplum refahı maksimizasyonu vs. risk minimizasyonu oyunudur.

    şu da var ki modern dünyada toplum bireyin önündedir ancak toplumun da bireylerden oluştuğu açıktır. bu yüzden hiç bir bireyin toplumun bireylerine, kendisi dahil, zarar verme hakkı bulunmaz. burada kendisine zarar veren kişinin topluma da zarar verdiği mantığı güdülür. toplum kişinin tüm haklarını, kişinin kendisinden bile korur. örneğin kimse kendi rızası ile bile olsa kölelik yapamaz.

    uyuşturucu kullananların "ben kendi açık zihnimle bu maddeyi kullanmaya karar veriyorum. tamamen kendi bilinçli seçimim." savı ise zavallı bir yanılsamadan ibarettir. maddeler bilinci, zekayı, düşünme tarzını, kişiliği da değiştirir.
  • kavramların karıştırılması yüzünden de olabilir zaman zaman.

    kölelik kişinin kendi iradesini başkasının eline teslim etmesidir. 3. kişileri de araya sokan kişinin temel haklarını ihlal eden bir haldir. bireyin sadece kendisini ilgilendiren, kendinde başlayıp kendinde biten bir hal değildir. kölelik bir insanın başka bir insana-zümreye ait olması, onun mülkiyetinde olmasıdır. kişinin iradesi olmaması, kendi seçimlerini yapamaması, kendi istediği gibi davranamamasıdır.

    madde kullanımı ise bireyin kendisiyle ilgili olup 3. kişilerin herhangi bir katılımını içermemektedir.

    kişinin kendisine zarar verme hakkının olmadığını, bunu yapanın cezalandırılması gerektiğini söyleyecek kadar ileri gitmek çok ama çok tehlikeli bir alana geçmek anlamına gelebilir.
    bu durumda toplumun bir bireyi mantar olup kaşınmaması gerektiğinden sadece pamuklu don giymeli, alkol almamalı, kepekli ekmekten fazlasını yememelidir.
    hastaken ilaç almayı reddeden bireyler zorla bağlanıp tedavi edilmeli, intihara teşebbüs edenler, eğer başaramadılarsa, teşebbüsün ardından "topluma zarar vermeye tam teşebbüs"ten tutuklanmalıdır.

    hele hele bilinci, zekayı, düşünme tarzını değiştirmek isteyene müdahele etme isteği daha da tehlikelidir. insanların kafalarının içinin ne şekilde olması gerektiğini, düşünme tarzarını nasıl belirlemeleri gerektiğini dikte etmek, kişiliklerini isteseler de değiştiremeyeceklerini zira bunun toplumun bir parçası olduğundan aslında kendilerine ait olmadığını öne sürmek, sonra da köleliğe karşı çıkmak ne yaman çelişkidir di mi anne?
hesabın var mı? giriş yap