• ankara devlet tiyatrosu oyuncusu. hamlet, atları da vururlar ve uçurtmanın kuyruğu adlı oyunlarda sahne üstünde görmek fırsatını buldum kendisini. gayetle de başarılı buldum.
  • yalçin mentes ve güneri civaoglu karisimi bir görüntüsü olan tiyatrocu*
  • yasamak mi yoksa olmek mi adlı oyunda hamleti canlandıran tiyatro oyuncusu olarak görmekteyiz kendisini,tıpkı gerçek hayattaki gibi!
  • (bkz: tugce erdemli)
  • ankara dt 2010-2011 sezonunda şinasi'de sahnelenen trafik cezası oyununda pinedus'u büyük bir başarı ile canlandıran tiyatro oyuncusu.
  • süper geyik muhabeti olan,bi o kadarda mütevazi,oyuncu olarak yaratılmış matrak şahsiyet
  • şu sıralar ankara şinasi sahnesi'nde bir savaş hikayesi adlı oyunda oynayan başarılı tiyatrocu. ayrıca oynadığı rolle 1. sadri alışık anadolu tiyatro oyuncu ödüllerinde yilin en başarili erkek oyuncusu dalında ödül almıştır.
  • ankara devlet tiyatrosu'nda oyun kovalamaya başladığım yıllardan beri kendisini görmeden bir sezon bile geçirmemişim..özellikle büyük üstat savaş dinçel'in kaleminden dökülmüş, her izleyenin kendinden bir parça bulduğu o güzel oyunda ne de güzel oynamıştı olcay kavuzlu'yla.. ya da siyah taytı, beyaz gömleği ve elinde kuru kafasıyla ''yaşamak mı yoksa ölmek mi, işte bütün mesele bu'' diye başlayan tiradını her bitiremeyişinde..

    izleyicisini kimi zaman güldüren, kimi zaman hüzünlendirendir, temsil sonunda tüm salonu kendisine hayran bırakandır..ankara devlet tiyatrosu'nun sahip olduğu ender iyi sanatçılardandır.. her selamlamasında yüzünde gülümsemesi, gözlerindeki mutluluk parıltısıyla izleyiciyi evine yollayandır..

    ve en önemlisi, sanatçı sıfatını en iyi taşıyanlardandır..
  • hakkında bir tanım cümlesi düşünürken, kendisini izlediğim oyunları hatırlayıp ne söylesem ne yazsam yetmeyeceğini fark ettiğim usta oyuncu. ben ona uçurtmanın kuyruğunda hayran oldum ilk; izleyenler bilirler, öyle bir oyundur ki o, sizi bilinçaltınızın en uzak köşelerine sakladığınız felaketlerinizle burun buruna getirir de sonra bir uçurtmanın kuyruğuna tutunup herşeyi birden geride bırakmanın mümkün olduğu bilgisiyle yeniden hayata döndürür. olcay kavuzluya haksızlık etmekten korkarım ama o oyun mithat erdemlinindir. sonra bir savaş hikayesi isimli felakette izledim, o felaketin ortasında kollarında oyuncak bir bebekle içimi sızlattı benim... sonra defalarca izlediğim yaşamak mı yoksa ölmek mi, oradaki performansı anlatmaya çalışmak tek kelimeyle saçma bir davranış olur, hiç kalkışmayacağım... sonra trafik cezası, sonra ihanet...
    sonra bir kere de bir sohbet toplantısında "oğlum bekler, gitmem lazım" dediğini duydum...
    bunların üzerine bir de barışta izledim, bu aralar bayıldığım tabirle yok artık! diyerek...
    kronolojik sıralamada hatalar vardır herhalde ama işte öyle...
    hayatımın sonuna kadar hep izleyebileceğim bir yerlerde, kendisi istediği sürece hep sahnede olmasını bütün kalbimle dilerim.
  • türkiye'nin jack nicolson'ı.

    atları da vururlar daki performansıyla tanıdım. bir savaş hikayesi, yaşamak mı yoksa ölmek mi, trafik cezası, ihanet,barıştüm oyunlarını izledim. hepsini ayrı ayrı değerlendirebilirim. ama bir tanesi var ki yeri çok özeldir. ona ayrı bir parantez açmak gerekir.

    oda tiyatroda olcay akın kavuzluile birlikte oynadığı savaş dinçelin yazdığı uçurtmanın kuyruğuadlı oyunda sahnede adeta devleşir. ağlatır, güldürür, hayal kurdurur. mimikleri, dansı, çocukluğu... tabiki olcay kavuzlu'nun performansı da çok etkileyicidir.

    son tangodaki yönetmen yardımcılığının ardından 2016-2017 sezonunda yaşlı kadının ziyaretioyunu ile tekrar izleyicisi ile buluşacak.
hesabın var mı? giriş yap