*

  • incil'de belshazzar'in verdiği ziyafet sırasında duvarda beliren aramaic dilinde yazılmış gizemli bilmecedir. mot a mot tercüme edecek olursak, "it has been counted and counted, weighed and divided." şeklinde ifade edebiliriz. doğal olarak bu laftan ziyafetteki misafirler birşey anlamamış, uzun süre çenelerini sıvazladıkları ve de kafalarını kaşıdıkları ile kalmışlardır. fakat daniel, "ben olayı çözdüm arkadaşlar, bu gizemli lafın anlamı şudur: "kralımızın icraatları* sayıldı, bir daha sayıldı, tartıldı, ölçüldü ve de yetersiz bulundu." yani bu durumda krallığın ikiye bölünmesinin vakti gelmiştir." şeklinde olayı yorumlamıştır. çevresindekiler bu açıklamayı pek inandırıcı bulmasalar da "hadi öyle olsun bakalım" demişler, ve de kralın alaşağı edilmesine izin vermişlerdir.

    günümüzde ise, "biz durumu irdeledik, inceledik, ve de açıkçası pek beğenmedik, bir değişiklik yapmaya karar verdik" anlamında kullanılır, aramaic diline hakim insanlar tarafından (mesela son patronum tam beni işten atmadan önce bana böyle demişti, kendisine çok saygı duymuştum.)

    zaman içinde ses kayması sebebiyle türkçemize "menemeni tek elle yaparsın" atasözü olarak girip yerleşmiştir, hala anadolu'nun muhtelif köşelerinde gelinini iki elle menemen yaparken yakalayan kaynanalar "kaç kere söyliycem sana melahat, menemeni tek elle yaparsın!" diye bağırırken gözlemlenebilirler. tabii bu kaynanalar kendilerini eski ahitte adı geçen entrikalara ve bilmecelere bağlayan tarihin cilvelerinden haberdar değildirler maalesef.
  • vini vidi viçi die kısaca ozetlenebılecek bir basitlikte olamayan ancak bana bu hissi yaşatan,tevratın içinde yer alması sebebiyle de onemini kaybetmeyen son donemlerde de gundeme dolaylı olarak gelen cümledir.
  • daniel 5: 1-3’ te geçen, babil kralı belşassar’ın yahudi tapınağından altın ve gümüşleri aldıktan sonra verdiği bir şölende vücutsuz bir insan elinin belirerek duvara yazdığı cümle.

    mene: tanrı senin krallığını saydı ve onu sona erdirdi. tekel: terazide tartıldın ve eksik bulundun.
    feres: ülken bölündü medlere ve farslara verildi.

    (pers’lerin babil imparatorluğu’nu yıkışı.)
  • andrei tarkovskynin başyapıtı stalker filminde yazar, profesörün bölge'ye gelmesinin asıl sebebinin ünlü olma amaçlı bir araştırma gezisi olduğunu söylerken bu kelimeleri kullanır. bütünlüğü sağlama amaçlı yazarın repliklerini aşağıya bırakıyorum.

    "enstitüde gözden düşmüş vaziyettesin. araştırmaların için ödenek alamıyorsun. böyle olunca sen de çantana manometre ve diğer alet edevatları doldurup bölge'ye gizlice girerek buradaki mucizeleri matematiksel teste tabi tutuyorsun. dünya üzerindeki kimsenin bölge'ye dair en ufak malumatı yok. yapacağımız keşif büyük ses getirecektir. televizyon kanalları senden söz edecek, hayranların çılgına dönecek, insanlar defne ağacından yapılma bir taçla onurlandıracaklar seni. sonra bizim profesör belirecek beyazlar içinde ve:"mene-mene, tekel, upharsin". tabii herkes elleri patlayana dek alkışlayacak ve:"nobel ödülünü ona verin!" diye haykıracak. "
  • tarttığım, ölçtüğüm ve bir şekilde yetersiz bulduğum her insanda içimden bu sözler istemsizce geçiyor. kalbimin içinde ansızın çıkan bir el duvarlara bunu yazıyor.
  • eski ahit'e göre kral baltazar'ın verdiği bir davet sırasında insan parmakları belirir ve saraydaki duvarlara "mene, mene, tekel, uparsin" yazar. kelimelerin manalarıysa işin asıl ilginç tarafı, bunlara sadece peygamber daniel doğru bir açıklama getirir. mene: tanrı krallığını gözden geçirdi ve ona bir son verdi, tekel: tartıldın ve çok hafif bulundun, uparsin: krallığın bölündü, persler ve medlere verildi. evet, olası bir senaryo :).
hesabın var mı? giriş yap