• "agir agir cikacaksin bu merdivenlerden" in anti tezidir.! bir bakmışsınız geçen haftaki çıtırınız sunucu/yapımcı/yönetmen olmaya görsün.! medyadır pistir elbette, bu koşarak merdivenlerden çıkamayan güruha dahil olanlar ise 2 ye ayrılır ilk kısım kim kimle ne yapıyor kimin eli kimin cebinde tarzında çene yorma faliyetleri sürdürürken diğer kısımları büyük medya denizinde ekmek parası için çalışmaya devam ederler.!
  • "kadin olma" surecinin olumlu/olumsuz tum ozelliklerinin yasanmasi olasiligi... diger sektorlerden cok buyuk ayrimlari oldugu sanilmamaktadir...

    (ara: *da kadin olmak)
    (ara: *de kadin olmak)

    bir de su var:
    (bkz: butun genellemeler yanlistir)
  • tam yazacağım, aklıma tekstil atölyesinde çalışan kızlar geliyor, tersanelerde memlekete para yollamak için 100 metre yüksekte emniyet kemeri olmadan çalışan işçiler geliyor, "şımarıklık etme" deyip susuyorum.

    ama bir yazsam (çok kelle gider, ahah) ya da yazsak-konuşsak hakkında ansiklopedi çıkarılacak konu.

    hakikaten: artık hakkında yüksek sesle konuşulması gereken konudur.
  • medyada erkek olmak"tan öyle ya da böyle farklı bir "olmak" halidir.
    fiziksel ve sözle tacizlere aldırmadan işini yapmaktır.
    cinsel haz "nesne"si olarak görülmek; "özne"liğini ispat etmek zorunda olmaktır.
    hemcinslerinin bile "kadın estetik gözüküyor diye haberde, reklamda ve aklınıza gelebilecek her türlü medya içeriğinde çıplak kullandık!" demesine isyan etmektir.
    "regl dönemleri sorunlu oluyor" ya da "hamile kalır, işi yarıda bırakır." düşüncesiyle işe alınmamaktır.
    yaptığı işle değil giydiği kıyafetle, saçının rengi ile anılmaktır.
    utanmadan "acaba patronla ilişki mi yaşadı da bu göreve getirildi." imâsını taşıyan gözlere utancından bakamamaktır.
    bir işe erkek elemanla aynı anda başvurduğunda, daha ilk dakikadan bir sıfır yenik duruma düşmektir.
    hep daha çok çalışmak, hep daha fazla enerji tüketmek zorunda kalmaktır.
    "içi boş", "lay lay" konularla ilgili yazması beklenmek, ciddi meselelerden uzaklaştırılmaktır.
    çoğu kez sadece ilk adıyla anılmak; (özlem siyasette yeni), soyadıyla var olamamaktır.
    genç ve güzelken ekranların yüzü olup, erkeklerin aksine çoğu kez yaşlanınca gözden düşmektir.
    velhasıl zordur medyada kadın olmak...
  • en sabırsız insanı bile sabır taşına çevirebilen bu sektör hissedilen sözlü tacizlerde salağı oynayabilmeyi, sinirden tüm vücudunda döküntü olduğu halde cumartesi pazar gece gündüz demeden idealler uğruna çalışabilmeyi, haksızlığa tahammül edemeyen göz yaşlarınız yerinden çıkmak için sizi zorlarken derin bir nefes alıp hıçkırığınızı yutabilmeyi, sonra evde hayvanlar gibi ağlamayı, orospu çocuklarına sahte tebessümler edebilmeyi, insan muamelesi yaptığınız kimseden insanlık görmemeyi ve tüm bunların içinde hemcinslerinizin ne kadar kaltak olabileceğini görüp hala delirmeyecek kadar güçlü olabilmeyi gerektirir.

    başarınızın sürekli örtbas edilmek istenmesine, ilerlenecek her yolun am göt ve memeyle tıkanmasına duyarsızlaşabilmeyi ve bunları yutabilecek bir mideye sahip olmayı gerektirir.

    kısacası medyada kadın olmak, gözlerini bir an olsun kırpmadan kör olmayı gerektirir.
  • gündüzleri sürünenlere inat 1 gecede müdire olma ihtimalidir.
  • özetle şöyle bir "olmak" halidir:
    http://bilgenarin.blogspot.com/…-ocak.html?spref=tw
  • -kadınlar hiç bızbızlanmasın-

    erkeklerden on kat daha avantajlıdır.
  • beş grupta toplanabilecek temsil pratiğidir.
    1- aptal, suskun, seksi ya da kurban kadın
    2- her başarılı erkeğin arkasında yer alan kadın (siyasilerin eşleri!)
    3- hayatında yuvası hep en temelde yer alan eş, anne, sekreter, hemşire vb. kadın
    4- geleneksel rolleriyle mesleğini bir arada yürütebilen "ideal" kadın (siz bakmayın onun ekranlardaki cüretkar pozlarına! o aslında yemeğini hazırlayan bir anne!)
    5- * erkekle eşit kadın (yapılan araştırmalara göre bu tür temsillerde kadın nedense hep bekardır)

    * ilginç bir biçimde medyada kadınla erkeğin eşit olarak var olabilmesinin koşulu başarıdır. başarı örtük bir söylem olarak eşitliğin önüne geçer.
    güler sabancı, ümit boyner örneklerinde olduğu gibi...
    gerçekte bu durum bir kaleydoskop etkisi yaratır. yani tek ya da az sayıda örneğin çok sık görünür olmasından ötürü yanıltıcı bir iyileşme, çok seslilik, çok renklilik izlenimi.
  • tecavüze uğradığını bir "suç" işlemiş gibi itiraf etmektir:
    http://i.imgur.com/9mccyat.png
hesabın var mı? giriş yap