• nedense değeri bilnmeyen bu film martin scorsese'nin ilk başyapıtıdır. 4 arkadaşın new york sokaklarında yaşam ve dayanışmalarını anlatır. robert de niro'nun en ii performansı (taxi driver ve raging bull'dan bile ii)
  • ilginc olan ise, filmin neredeyse tamaminin los angeles'ta cekilmi$ olmasidir .
  • dalali software'nin mirrorsoft için yaptığı motosikletli bir c64 oyunu.
  • de niro nun asmis oyunuclugunun cokda fazla kotaramadigi bir scorcese filmi.
    roliing stones tan italyan baladlarina uzanan muzikler ile birlikte 4 mafya/bitirim karakterin iliskisini izleriz.basrolun sahibi ketitel in karakteri charlie,inancli bir kisi olmasina karsin gayrimesru islerle ugrasan bir adamdir.pure evil degildir.babacan ve mantiklidir.kilise ve tanriyla dalga gecilmesinden hoslanmaz.zaman zaman elini atese tutarak olum sonrasini hattirlamaya calisir.bu davranislar bize charlie karakterinin arzularinin,icinde bulundugu ortamin ve konumunun inanclariyla ne kadar ters düştügünü gosterir.
    kanimca filmin en masum karakteri charlie nin sevgilisi(ayni zamanda johnny boy un kuzeni) olan epilepsi hastasi teresa dir.karisik durumlari,mafyatik donguyu ve johnny boy gibi bir akrabayi hicmi hic hak etmez.
  • johnny boy rolünde robert de niro inanılmaz bir performans sergiliyor. izlediğim en muhteşem oyunculuklardan biri. filmin kendisini de izlediğimde çok başarılı bulmuştum, hala da buluyorum. ancak bu film ne tanınıyor, ne beğeniliyor. bu bağlamda "keşke insanlar troy'u, yüzüklerin efendisi'ni beğenmese de bunun gibi filmleri beğense" diyesim geliyor.
  • scorsese'yi de bir karesinde asci/ahci olarak gordugumuz bir filmdir.
  • robert de niro ve martin scorsese ortaklıynın başlangıcı olarak kabul edilirse oldukça bereketli bi yapımdır..
  • ben bu filmde çok gülerim genç. scorsese'yi zaten severim, ama bu filmin yeri ayrıdır bağa göre. öyle uzun boylu bir film değildir, scorsese'nin şimdilerde kafayı taktığı epik dilin esamesi bile okunmaz. taxi driver'daki gibi alt metnin dibine vurmamıştır, ya da raging bull'daki gibi sağlam bir kurgu derdi de yoktur.
    derdi sadece sokaktır bu filmin, öyle gört başı mamur bir mevzuua gerek duymamıştır. tipik scorsese figürleri yine vardır: din, mafya, italyanlar, zenciler, kadın, amca vs. fakat bunlar da öylesine çocuk kalmıştır ki, evet çocuk kalmış bir mahalle mafyası filmi gibidir mean streets.

    karakterlerin hiçbiri azılı haydut değildir. çocuklardan 20 dolar çarpıp sinemaya giderler misal. hele keitel'in o masum hâlleri sevindirik yapar valla beni. keza, de niro da ne kadar güzel bir çocuktur ayol filmde. her şey tırışkadan yaşanır vesselâm. öyle güzel, öyle derin, öyle yeşil gözleri vardır. bayılırım.
  • filmin başında her karakterin ortaya çıkışından kısa bir süre sonra karenin dondurularak filmdeki adlarının yazması ve 70'lere özgü o çiğ görüntü yönetimi nick cave'in rio de janeiro'da çekilen do you love me klibinde bizzat uygulanmıştır kanımca.
  • bu filmin lanse ediliş biçi mi yanlış malesef, ben hırla gürle esnafın başına bela olan mel un ruh bunalımında histerik adamlar beklerken lise talebeleriyle karşılaşdım. kietel ın oyunculuğu tavan olmuş filmin muhteşem bir açılışı var modern insanın tanrıyla olan dialogu kietel in kısasa kısas isteyip ateşe elini tutması benliğimin derinliğinden derin bir çığlık kopardı. şiddetin kullanılış biçimiyse adeta palansız olmasıyla gereçk dünyayaya bir adım daha yaklaşmış var olabilecek düzeyde bir gerçekçilikle yaklaşılmış-sanat doğayı taklit etmeli mi ? ne alakası var tam burda hikaye kendini aşmalıydı en azından görsel olarak. kietel ele suya sabuna dokunmadan sayın bir kişi olmak i
hesabın var mı? giriş yap