• temel kaynaklar şu şekilde:

    ralph miliband, kapitalist toplumda devlet 1969
    nicos poulantzas, siyasal iktidar ve toplumsal sınıflar (1968)
    james o'conner, devletin mali krizi (1973)
    bob jessop, kapitalist devlet (1982)
    john ehrenberg, proleterya diktarörlüğü (1992)
    paul thomas, yabancı politik (1998)
  • marx'ın sistemli bir devlet kuramı geliştirmediği yukarıda söylenmiş. bu ifadede sistemli kelimesine vurgu yapılmalı, çünkü marx'ın devlet mefhumunu analiz ettiği çeşitli metinler vardır. ancak bu metinlerde devletin özerkliği, burjuva sınıf(lar) ve devlet arasındaki ilişkiyi marx tutarlı bir biçimde ele almamıştır.

    alman ideolojisi ve komünist manifestoda marx için devlet sınıf egemenliğinin basit bir uzantısıdır. sınıfsal olarak baskın olan güç devleti direkt olarak kontrol eder. marx bu durumun savaşlar sonucunda masrafları artan ve giderek daha fazla kaynağa ihtiyaç duyan devletlerin zaman içinde sermaye sahibi sınıfların denetimi altına girmesiyle oluştuğunu iddia eder. yönetici sınıf bu vesileyle devleti kendi sınıf çıkarlarına göre istediği gibi yönlendirebilmektedir. bu görüşe göre devletin burjuvavizden özerkliği yoktur. marx'ın devlete özerklik atfetmemesi aslında liberal devlet teorileri ile de örtüşmektedir. elbette liberal devlet teorisi devleti burjuvazinin kontrol ettiği bir yapı olarak görmez ancak devleti farklı çıkar gruplarının mücadele ve uzlaşısının gerçekleştiği alan olarak tanımlar. özetle marx için de, liberal devlet teorisi için de devlet çıkar gruplarının, sınıfların kontrolü altında olan ve bunlardan bağımsız olarak hareket edemeyen bir yapı olarak resmedilir.

    18.th brumaire'de ise marx daha farklı bir devlet tasviri yapar. bonapartist rejimin kontrol ettiği devlet aygıtı bu kitapta sınıflar üstü bir yapı olarak resmedilir. burjuvazi politik olarak kendi yönetimini kurabilme yetisinden yoksun olduğundan(içindeki farklı fraksiyonlardan ötürü) devlet direkt olarak kontrol altında değildir. elbette bu marx'ın devlet ve egemen sınflar arasında keskin bir ayrım olduğu anlamına gelmemeli: devlet kapitalizmin yeniden üretimini sağlayacak koşulları oluşturur. marx'a göre bu devletin bir diğer görevi de burjuvazinin farklı fraksiyonları arasındaki çelişkilerin giderilmesi görevini üstlenmesidir. politik güç direkt olarak burjuvazinin elinde değildir, bu sebeple de özerk olarak hareket edebilme imkanı bulur.

    bir de not: marx'ın ilk devlet analizi miliband'ın analizlerinde merkezi bir yer tutarken, poulantzas analizlerini ikinci analize göre şekillendirir.
  • marksist devlet kuramı üzerine edilen laflar, genellikle siyaset bilimcilerce ve onların "politik" okumasıyla sınırlı. örneğin gramsci, poulantzas, althusser bu listeye dahil edilebilir hiç sorgusuz sualsiz. oysa marksizmin her şeyden önce ekonomi politiğin eleştirel analizi olduğu düşünülürse diğer pek çok başlıkta olduğu gibi, devlet analizinde de "ekonomik" bir analize girişmeksizin edilen lafların pek hükmü yok. ekonomiyi anlamadan siyaset yapmak gibi bir şeyden bahsetmiyorum. dahası "ekonomi" ile "siyaset" gibi iki ayrı ontolojik alanın var olduğu varsayımından hareketle bu ikisinin bir araya getirilmesi çabasından da söz etmiyorum; daha çok bu ikisinin aynı "öz"ün farklı görüngüleri olduğuna vurgu yapıyorum. ancak şimdilik buna hiç girmeyip (ayrıca başka bir başlıkta ele almak üzere) marksist devlet kuramının marx'ın iktisat düşüncesindeki 1850'lerde başlayan kopuşla olan ilgisine değinmek istiyorum. esasında bu kopuştan bahseden kişi, -bir kaç aya yordam'dan kapital'e giriş adlı bir kitabı da çıkacak olan- michael heinrich.

    yakınlarda viraverita'da çevirisi yayımlanan "grundrisse ve kapital'den sonra marx'ın devlet kuramı" adlı yazısında marx’ın devlet kuramını, onun iktisat kuramıyla birlikte ele alan heinrich'e, ricardocu etkiden kopup ekonomi politiğin esaslı eleştirisine giriştikçe marx'ın devlete bakışı değişir.

    1850'lerden itibaren başlayan ve grundrisse ile başlayıp kapital’le sona eren ekonomi politiğin eleştiri süreci ise marx'ın analizini başka bir noktaya taşır. heinrich'in belirttiği üzere eleştiri düşüncesi öncesindeki "komünist manifesto'da marx, devleti veri olarak alır. devleti bir iktidar aracı ve sonradan yazdığı üzere bir “makine” olarak düşünür. farklı sınıflar tarafından kullanılabilen söz konusu bu araç üzerinde de bir sınıf mücadelesi yürütülür ve egemen sınıf bunu kendi iktidarını savunmak için kullanır."

    heinrich'in burada altı kalın çizgilerle defalarca çizilmesi gereken vurgusu, grundrisse'in ve kapital'in bir toplumsal biçim analizi girişimi olduğudur. bunun anlamı ne sınıfların ne de devletlerin kendi başlarına birer zatiyet olmadıkları, bunların "artık değerin ele geçirildiği ve doğrudan üretimden kaynaklanan “spesifik ekonomik biçim”ce belirlendikleridir.
hesabın var mı? giriş yap