• önyargılar güzeldir adlı kitapla tanıdığım yazar.
  • izmirizmir net sitesinin yazarlarındandır.

    "insanoğlu yaklaşık 200 bin yıldır bu dünyada. hep avlayarak, toplayarak yaşamış yani hareket halinde. son 200 yıldır giderek artan makinalaşma ile şeker fabrikalarda üretililir hale gelmiş. iyi tarafı da daha geniş nüfusu besleyebilmesi olmuş. kötü tarafı ise bizim hazım için gereken salgılarımızın atalarımızdan birkaç milyon yılda kendi türümüzde 200 bin yılda evrilmiş olması ve insülinin belirli kiloda hareket eden vücuda yetmesi. kilo artınca insülin az geliyor basitçe şeker hastalığının tarifi de bu. yani tabiat yetişemiyor insandaki hırsa ve artan kilolara.

    200 bin yıl ancak bir meyve bulunca veya bir kovan balla beslenen insan son 7-8 bin yılda giderek yerleşik düzene doğru yönelmiş ve ekip biçmeye. daha bol gıda, daha fazla rahat ve üreme imkanı ama aynı zamanda yüz bin yılın alışkanlıklarının değişmesi ama insan vücudunun değişememesi."

    son yazısı şeker hastalığına ilaç gibi.
  • yeni yazısında, kemal kılıçdaroğlu ile eski bir polemiğini anlatıyor.

    http://www.izmirizmir.net/…ri/yazi.php?yazi_no=1471
  • son yazısıağız ishaline ve tedavi yollarına ayırmış yazar.
  • kendisi "alevi - sünni tartışması ve çözüm" başlıklı bir yazıyla, çetrefilli gibi duran sorunlara sakince, derinlikli, adaletli çözümler önermiş.
    uygulanması kolay değil ama mümkün.

    "tekrar din dersleri ve cemevlerinin elektrik parası da devletçe ödenecek mi tartışılıyor. başbakan her inanca eşit mesafede olduğunu söylüyor. ki esasen gereği de budur. daha evvel referansım islamdır, velev ki başörtüsü bir simge olsun vs. türü söylemlerinden dolayı tedirgin olanlar var. net bir yaklaşım ve çözüm olmazsa tedirginlikler sürer.

    on binlerle sünni din adamına devlet yani hepimiz maaş öderken ve 5 vakit ezan hoparlörlerle yayınlanırken bir grup çıksa ve başka bir söylemi günde iki kez hoparlörlerle ayni ses yüksekliğinde yayımlamaya başlasa tepki nasıl olur dersiniz? bu çan sesleri olur veya ateistlerin bir söylemi olur teorik olarak fazla da fark etmez. devlet sizce eşit mesafede duracak mıdır? durabilecek midir?"
  • "önümüzde çok heyecanlı onyıllar var ve sarazzin haklı; bu on yılların sonunda o’nun bildiği alman kalmayacak. korkunun faydası yok! ama erdoğan’ın bildiği türk de kalmayacak. her ikisinin de anlamakta zorluk çektikleri evrimbilim ve zekanın kalıtsallığı olayı esasen sosyalbilim ile doğabilimlerinin ortak çalışma alanı ve ortak akılın üretimi ile ilgili.

    korkarım bunları birkaç satır ile bir web sayfasında doğabilim tahsili almamış insanlara anlatabilecek deneyime de bu gariban sahip değil, anlatamaz, yeterince donanımlı değil. şu kadarını söyliyeyim sonunda hepberaber oluşturacağımız "ortak akıl" galip gelecek, ne tez ne de antitez, iki adım ileri bir adım geri (bazen korkarım birkaç adım geri bile giderek) başka şansımız da zaten yok."

    mahmut tolon'un ilginç yazısının tamamı şurada.
  • hayatımda tanıma şerefine ulaştığım , muhabbeti zihin açan , doğa bilimlerinde üstad sayılabilecek bir bilim insanıdır.
  • masalların geçtiği tarih diye düşünülen evvel zamanı, millattan öncesözcüklerinin yerine öneren, kafa karıştırıcı, bilimci, tarımcı, felsefatör kişilik.

    blogunda şöyle yazmış bu konuda:

    "biliyorsunuz sıfır diye bir yıl yok. yani evvel zaman 31.aralık 0001 (ez) den sonra yeni zaman 1.ocak 0001 (yz) başlıyor.

    isa’dan önce ve isa’dan sonra diye yedirmişler insanlara. nazik ismi de kültür emperyalizmi. insanlar da inanmışlar. latince anno domini ki almanlar bunu kullanmayı sevmiş. yani beyefendinin yılı ad 1492 de amerika “keşfedildi” derken. ingilizce dünyasında bc / ac yani isa’dan önce ve sonra deniliyor.

    buna epeyce zamandır düşünürlerce köklü bir itiraz var. biz “milattan önce” “sonra” demişiz ve unutur gibi olmuşuz. neyin yılı olduğunu.

    insanların çoğu yılları böyle adlandırmaya alışmış. bir kısmı örnek çinliler, araplar, yahudiler kendi takvimlerini de kullanmaya devam etmişler. ama yaygınlaşan “miladi takvim” olmuş. sonra tarihçiler isa peygamberin eksi dört veya eksi 6 yılında yani evvel zaman 4-6 doğduğunun farkına varmasınlar mı?

    eywah! ne olacak kültür emperyalizminin hali? ama papa bile demeç vermiş ve olduğu gibi, yani yılların alışıldığı şekilde kullanılmasının uygun olduğunu söylemiş. dinden geçinen esnaf nerede durmaz ise zarar geleceğini iyi bilir zaten.

    anglosakson bilim-insanları otuz-kırk sene önce ciddi bir şekilde milat veya isa yerine common era, present time ve before –present, before common era (bp, bce) demeye başladılar. artık bu doğa bilimlerinde, yani positif bilimlerde tamamen böyle ve ingilizce vikipedi’de de bu söylem kullanılıyor ve giderek yaygınlaşıyor.

    ben de yaklaşık 10-15 yıldır bunun savunucusuyum. sosyal bilimler de ingilizce’de bu terminolojiye geçiyor. bir dinin peygamberi ile tüm tarihi zincirlenerek anlamaya çalışmak doğru değil. bugün öcal uluç ile bir tartışma anında bunun tam doğru türkçesinin yeni zaman – eski zaman değil yeni zaman ve evvel zaman (ez) olduğunda mutabık kaldık.

    bolca destek alırız diye umuyorum bilhassa zihni açık olanlardan. güzel bir huni aldım, diğerleri de çok umurumdaydı zaten."
  • urla’da vefat eden dilci akademisyen yalçın izbul’un; cesedini, dokuz eylül üniversitesi tıp fakültesine kadavra olarak bağışladığını yazmış:

    https://mahmuttolon.wordpress.com/…si-yalcin-izbul/
hesabın var mı? giriş yap