• kazısını dtcf arkeoloji bölümü adına prof. dr. orhan bingöl'ün yürüttügü antik kent. iki adet magnesia oldugundan -bir de "spil etegindeki magnesia" (ki bugünkü manisa'dır) vardır netekim- "menderes kıyısındaki magnesia" ayrımına gidilmi$tir. aydın ili ortaklar ilçesine baglıdır.
  • iyi korunmuş devasa bir stadyum barındıran antik kenttir. 30000 kişi kapasiteli bu stadyumun antik dünyanın en büyük stadyumu olduğu düşünülüyormuş. merdivenlerinden yukarıya çıkıp aşağıya baktığınızda sadece yarısı kazılmış olmasına rağmen 2000 küsür sene önce ne kadar büyük bir iş yapıldığını anlıyorsunuz. önemli bir eser olmasına rağmen kazıları maddi yetersizlikten dolayı yarım kalmış. tamamını görememiş olduğum için üzülsem de çevredeki çöpleri, bira şişelerini ve atılmış esrar kovasını görünce toprak altında kalmasının daha iyi olacağını düşündüm. ileride bu tarz eserlerin değerini bilecek, koruyacak nesiller gelirse onlar kazsın, tarihin tadını çıkarsın.

    konuyla ilgili bir yazı.
  • hakkında hiçbir şey bilmeden sırf tabelayı görüp yolumu çevirdiğim ve şu an en etkilendiğim antik kentlerin başında gelen kentlerden biri magnesia (daha doğrusu magnesia ad maeandrum).
    bölünmez bütünlüğe bu kadar vurgu yapılan bir coğrafyada koca şehrin ortasından karayolu geçse de halen kazılar devam ediyor olsa da garip bir çekiciliği var magnesia'nın. artemis tapınağı kalıntıları, sunağı, kurban yeri, üstünü kapatıp kitlense de yine de görülebilen 32 kişilik şahane latrinası, agorası, çarşı bazilikası ve halen kazısı yapılmamış 15. yy yapımı çerkez musa camii ile muhteşem bir yer magnesia. fakat asıl görmem gerekenin henüz görmediğimin farkında değildim.
    şehrin içindeki bulunan tabeladaki haritadan şu yukarıda saydıklarıma ilaveten bir de tiyatro, stadyum ve gymnasium olduğu anlaşılıyordu. fakat şehrin gezdiğim yerlerinde buna ilişkin bir yönlendirme falan söz konusu değildi. gidip gişeye sorunca, bunların gişenin dışında şehrin 1 km kadar arkasında olduğunu öğrendim. daracık yolu izleyerek önce tiyatroyu, sonra gymnasium kalıntılarını ve de türkiye’nin (hatta söylenene göre dünya’nın) en iyi korunmuş stadyumuna ulaştım. stadyum galerileriyle, arena podyumundaki birbirinden güzel gladyatör kabartmalarıyla tam bir açık hava müzesi. türkiye'nin en görkemli stadyumu afrodisias'ı mı yoksa magnesia stadyumunu mu tercih edersin derseniz, cevabım kesinlikle magnesia olur. ha ama manzarasıyla her ikisini de kremna stadyumu cebinden çıkarır, hakkını yemeyelim.

    https://www.magnesia.org/
  • rekonstruksiyonlarina ve canlandirmalarina dayanarak yaptigim bir cikarim var; magnesia artemis tapinagi egitim hayatim boyunca gordugum butun tapinaklari yerle bir eder ihtisamiyla. bu benim kendi fikrim elbette.

    beyaz perdahli sutunlari, genis pteroma alani uzerindeki duvarlarin islenmis olmasi, her sutun basliginda tamamen birbirinden farkli doga esintileri, artemis heykelinin ihtisami, topografik hic bir engel olmamasina ragmen tapinagin gunes ve ozellikle ay isigina gore konumlandirilmis olmasina binaen iceri gelen ay isiginin ayna gorevi goren o mukemmel boyali sutunlardan (bizim hocamiz cillop gibi diyordu) sekerek sutunlar arasinda kalan tanrica heykeli uzerine yansimasi ve heykele islenmis bilumum degerli tasin heykeli isil isil aydinlatmasini aklimda hayal edince inanilmaz bir his yasiyorum, tarif edemem. tahrik mi oluyorum, buyuleniyor muyum bilmiyorum.

    cok daha fazla bilgim var bu tapinakla alakali olarak ancak bu kismi beni en etkileyen tarafiydi. o ambiansi an ve an yasamak icin suan her seyi yapabilirdim. ne yapmam gerekiyorsa. ancak ne yazik ki imkansiz.
  • aydın’ın germencik ilçesine bağlı magnesia antik kenti, tarihinin yanı sıra 30 bin kişilik stadyumuyla da görülmesi gereken bir nokta. şehrin bir diğer adı da “magnesia ad maeandrum” yani “menderes kenarındaki magnesia”. bu ismin sebebi de kentin ilk kurulduğu yerin menderes nehri kenarında olduğunun düşünülmesi.

    http://bigunyineyoldayiz.com/magnesia-antik-kenti/

    magnesia’nın tarihi
    yeri tam olarak bilinmemekle birlikte, girit’ten gelen magnetler tarafından kurulduğu düşünülen ilk magnesia kenti pers istilaları sonucu terk edilince, insanlar bugünkü antik kentin bulunduğu alana gelip yeni magnesia kentini mö 4. yüzyılda kurmuşlar. dönemin önemli bir ticaret kenti olan magnesia’da baş tanrıça artemis olduğu için büyük bir artemis tapınağı yapılmış. sonradan roma ve bizans imparatorlukları bünyesine giren magnesia, 12. yüzyılda da nehir taşkınları ve salgın hastalıklar sonucu tamamen terk edilmiş.

    magnesia’da neler görülebilir?
    antik kente girişte herhangi bir ücret alınmıyor. tabelalar ve bilgilendirme yazıları olsa da çok düzenli ve rahat gezilebilen bir kent olduğunu söylemek zor.

    antik kentte artemis tapınağı, artemis sunağı, çarşı bazilikası, propylon, kutsal agora, tuvaletler, meclis binası, tiyatro ve stadyum kalıntıları görülebiliyor. çok geniş bir alana yayılan şehirde kazılar hala devam ediyor.

    artemis leukophryne tapınağı
    magnesia’nın baş tanrıçası olan artemis’e adanmış olan tapınak, mö 2. yüzyılda dönemin ünlü mimarı hermogenes tarafından yapılmış ve helenistik dönemin en büyük 4. ion tapınağıymış. bugün daha çok temel kalıntıları görülebilen tapınağın sütun başlıkları louvre (paris), pergamon (berlin) ve istanbul arkeoloji müzelerinde sergileniyor.

    tapınağın batısında ise artemis sunağı ve kurban alanı bulunuyor. bugün yine sadece temeli görünen bu yapının neye benzediği konusunda ise tatışmalar sürüyor. bu alan, halkın tanrıça artemis için adaklarını getirip kurbanlarını sunduğu yer olarak biliniyor.

    kutsal agora
    artemis kutsal alanı ile agora arasında bir propylon bulunuyor ve bu propylon kentin en iyi korunmuş yapılarından biri. propylon ya da propylaeum, kelime olarak, tapınak kapısı anlamına geliyor. üç sıra sütun ve aralarındaki geçitlerden oluşan propylon’un bir cephesi kutsal agora’ya, diğer cephesi artemis kutsal alanı’na bakıyor. hem konumuna bakılarak hem de yazıtlardan yola çıkılarak, bu yapının bayramlarda kullanılan kutsal bir tören kapısı olduğu düşünülüyor.

    bu geçitten sonra agora karşınıza çıkıyor. bugün sular altında kalmış olan agora, stoalarla çevrelenmiş. bir tarafı sütunlu, kapalı koridor şeklinde olan bu stoaların sütun parçalarından bir kısmı bugün de görülebiliyor. normalde şehrin ana toplanma meydanı olan yerlere agora dense de magnesia kentinin agorası daha çok dini amaçlarla kullanılan bir alanmış.

    çarşı bazilikası
    agora’ya dik bir şekilde, ms 2. yüzyılda yapılan çarşı bazilikası, diğer bazilikalar gibi dini bir yapı değil iki katlı bir kapalı çarşıymış. çarşı bazilikasının duvarları ve sütunlarının bir kısmı görülebiliyor.

    magnesia’nın bir antik kent olarak düzensiz ve korumasızlığına özellikle burada şahit olduk. insanların rahatlıkla ulaşabileceği hatta çantalarına koyup götürebileceği bir takım çanak çömlek parçaları bir duvar kalıntısının üzerine serpiştirilmiş duruyor. zaten antik kentin genelinde yüürüyüş yolları mevcut değil, çalıların içinden yürüyerek tarihi şehir gezilebiliyor. biraz daha düzenleme ve bakıma muhtaç olduğu bir gerçek.

    latrina (genel tuvalet)
    roma döneminde latrinalar yani umumi tuvaletler, halkın sosyalleşme alanlarından biri olarak bilinir. yan yana sıralanan tuvaletlerde oturan insanlar bir yandan muhabbet edebiliyormuş. o dönem giyilen uzun etekli elbiseler de bu alışkanlık için bir miktar mahremiyet sağlamış olsa gerek.

    magnesia antik kenti’nde de bu tuvaletlerin bir örneği görülebiliyor. duvarları süslü ve yan yana 20-25 kişinin kullanabileceği bu tuvaletlerde giderler eğimli bir şekilde atıkları uzaklaştırırken yerdeki bir kanaldan da temiz su akarmış.

    teatron
    teatron yapısına yani tiyatroya, antik kentten uzunca bir yürüyüşle ulaşılabilir. bir diğer alternatifse tekrar arabayla yola çıkıp birkaç yüz metre ileriden tekrar sağa saparak tabelaları izlemek. oldukça bozuk bir yoldan tiyatronun 100 metre yakınına kadar gidebilirsiniz. biz yürüyerek ne kadar süreceğini kestiremediğimiz için araçla gitmeyi tercih ettik.

    toprak kayması sebebiyle bitirilemeyip yarım kalmış tiyatronun, tamamlanabilseydi 4.700 kişilik olacağı düşünülüyor. yarım kalmış olması, aynı zamanda dönemin işçiliği ve inşaat aşamaları hakkında da inceleme fırsatı veriyor.

    teatron, antik kentlerdeki tiyatroların oturma sıralarına verilen isim. buraya da sadece oturma sıraları bulunduğu, tiyatro binası tamamlanamadığı için tiyatro yerine teatron denmiş.

    stadyum
    antik kentten yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki stadyum (stadion) yapısına da yine araçla gitmek daha rahat olacaktır. stadyumun yakınına kadar arabayla gidilebiliyor. kentin içinden yürümek için de yönlendirme tabelaları vardı ancak ne kadar sürüyor bilemiyoruz.

    dünyanın en iyi korunmuş roma dönemi stadyumlarından biri olan magnesia stadionu yaklaşık 30 bin kişiyi ağırlayabilecek büyüklükte bir yapı. iki uzun tribün, yarım daire şeklinde bir tribün, 190 metre uzunluğundaki pist ve giriş kapısının kalıntıları oldukça korunmuş bir şekilde görülebiliyor.

    alt bölümde çeşitli kabartmalar arasındaysa tanrı, yarışmacı, ödüller gibi figürler görülebiliyor. tribünlerdeki yazıtlar sayesinde de birçok bilgi edinilebilmiş, örneğin bazı tribünlerin kombine olarak ayrılmış olması, bu uygulamanın bilinen ilk örneğiymiş.

    tribünlerde oturup yapılan müsabakaları izlediğimizi hayal etmek gerçekten çok etkileyici. magnesia antik kenti’ni ve özellikle bu heybetli stadyumu ziyaret etmek gerçekten tarifsiz bir deneyim.

    fotoğraflar ve diğer yazılar için:
    http://bigunyineyoldayiz.com/magnesia-antik-kenti/
    http://bigunyineyoldayiz.com/
  • keşke oradaki otoyolu iptal etseler. kimbilir altında neler var ya da o araba atıkları ne kadar zarar veriyordur kalıntılara.

    t:söke ortaklar karayolundaki antik kent
  • en sevdiğim antik kentlerden biridir. bulunduğu yer ve atmosferi insanı içine alıveriyor... bir gün hak ettiği değeri görmesi dileğiyle!
  • yunanların perslerle yaptığı salamis deniz savaşının komutanı themistocles'in valilik yapıp, hayata veda ettiği kent
hesabın var mı? giriş yap