• vakt-i zamanında afrodit adına kurulmuş bir kenttir ki şu an antik olmayı başarmıştır... aydın ili ciwarında yer almasına rağmen döneminde "heykelciliğin beşiği be abi" sayılmıştır.
  • aydin-karacasu yakinlarinda, arkeolog ord. prof. dr. kenan erim bey'in hayatini vakfettigi antik ask kenti. hatta kendisinin mezari da bu antik kentin icindedir.

    mermer isciliginin ve tabii heykelciligin yanisira kentte vaktiyle yaklasik 30000 kisiyi aldigi soylenen ince uzun bir de stadyum vardir ki, buyuk bolumu hala ayakta olup, hala insani saskinlik icinde birakacak bir gorkeme sahiptir.*
  • ilk yerleşimlerinin tunç çağında(mo: 2800) başladığı ve bizans döneminin sonuna kadar büyük bir yerleşim yeri olarak kullanılan antik kenttir. antik kentle ilintili olarak afrodisias müzesini hayata geçirmek için kurulan geyre vakfı tarafından yakın zamanda bir kampanya başlatılmıştır.

    yaz sıcağı karacasu ovasını yakıp kavururken otların bürüdüğü tepelerde dolaşırken insan, afrodit tapınağı, odeon, stadium,agora ve ısıtma düzenleri bugüne kadar sağlam kalmış hamamları görünce zamanın nasıl da hızlı akıp gittiğini, yaşamın ne denli tüketici olduğunu görerek hüzünlenir. bu hüzün duygusu, zeytin ağaçlarının ardından batmaya başlayan güneşin son ışıklarının anadolunun en iyi korunmuş antik stadyumunun mermerleri üzerinde sarı haleler bıraktığı zaman tuhaf bir yalnızlığa sürükler insanı cırcır böceklerinin bitmek tükenmek bilmeyen bağırışlarının içinde. bıyıklı bekçi, tel kapıların asma kilidini kilitleyip evine çekildikten iki saat sonra yıldızlarla yüklü gökyüzünde yükselen ay ışığının yansıdığı sütunların üstünde çantanızdan çıkardığınız ılık şarabı yudumlayıp uzaklardan gelen köpek sesleriyle ürperir ve geçmişi, geleceği, insanları, bu sütunların arasında afroditin adına sevişen, şarkı söyleyen, sarhoş olan ve acı çeken insanları düşünür vay be dersiniz.
    (bkz: antik kentte sabahlamak)
  • 30.000 kişilik stadyumuna oldukça alçakgönüllü bir tepeyi tırmanarak vardığınız antik şehir. tepenin ardında bu kadar hayranlık uyandırıcı bir yapı sakladığını tahmin etmek ise çok zordur. muhtemelen tepeyi tırmanışınız ve stadyumla biranda karşı karşıya kaldığınız ilk an unutulmayacak anılarınızdan birisi olur. afrodisyas dendiğinde akla gelen ilk isim prof. dr. kenan erim için: (bkz: kenan erim)
  • bir yanımda pisagor diğer yanımda sokrates fotografımın olduğu ören yeri. *
    özenli bir şekilde açığa çkartılmış ve henüz istilaya uğramamış olduğu için, meraklılarının gidip görmesi tavsiye edilebilir. izmir'den sabah çık akşam üstü dön araya afrodisias'ı al yapılabilir.
  • herkesin beğenisini kazanacak kadar muhteşem olan ve insani geçmişe hayran bıraktıran antik bir yerleşim yeri.
  • karacasu'nun 13 km doğusunda geyre köyü yakınındadır. yılda 200.000 kişinin gezdiği tahmin edilmektedir. buradan çıkan ilk eserler o zamanlar müze olmadığından istanbul arkeoloji müzesine gönderilmiştir. zamanında 500.000 kişi yaşıyormuş ve heykelcilik okulu varmış. arkeolojik eserlere meraklı olanlara ne yapın yapın görün derim. müzesi ayrı ören yeri ayrı güzeldir. hipodrumu dünyadaki en sağlam ikinci antik hipodromdur. son gittiğimde hipodromun yanında bir iki yerde rastgele birkaç metrekarelik çukurlar açmışlardı. çukurların hepsinde de mermerler gözüküyordu. yani daha keşfedilmeyi bekleyen birçok hazine var toprak altında.
  • ara guler'in şakayla karışık; "ben o fotoğrafları çekmeseydim kenan erim burayı rüyasında görürdü.." dediği yer.

    antik kentin keşfi, menderes dönemi bölgedeki bir baraj inşaatının açılışıyla ilgili fotoğraf temini için ara güler'in bölgeye gelip önce kendisine eşlik eden belediye şöförüyle mesai aşımından dolayı kavga etmesi, geceyi geçirmek için bir köye sığınmaları, köy kahvesindeki insanların binlerce yıllık sütün başlarının üzerinde pişpirik oynamasının dikkatini çekmesiyle başlar, ardından bölgeyi araştıracak adam arar bulamaz, eşinin tercümesiyle birkaç yurtdışı dergiye yollar fotoğrafları, yabancı basının ilgisi ve bilgi istemesiyle, son çare istanbul arkeoloji müzesi müdürüne giden ara güler'e kenan erim tavsiye edilir. ve olaylar gelişir..

    kaynak; ara güler'in "ölmeden önce sağlam bir kayda geçmesini" istemesiyle kendi anlatımı / aktaran; çoşkun aral.
    yayım; özel gösterim-82 / iz tv

    son olarak bi'ekleme yapayım da yanlış anlaşılmasın; ara güler, öyle sen buldum ben buldum kavgasıyla öfkesini kusmuş değildir yani, hatta programda buraya bir daha gelemem diye erim'in mezarının da fotoğrafını çekmiştir..
  • kent adını, aşk ve güzellik tanrıçası aphrodite'den almıştır. aphrodisias ismi ilk olarak m.ö. 2.yy da kullanılmaya başlanmıştır. kent daha önce başka adlarla anılıyordu. kullanılan isimler sırasıyla ;

    lelegonpolis
    megapolis
    ninoi
    aphrodisias
    kayra
    geyre

    yerleşim geç neolitik çağa kadar uzanmaktadır. akropolde ve pekmeztepede yapılan kazılar neticesinde, iki köyün varlığı kanıtlanmıştır. m.ö. ii yy da roma egemenliğinin güçlenmesiyle, kent kutsal yöre olarak önem kazanmış ve aphrodisias ismini almıştır.

    kazılarda ortaya çıkarılan tiyatronun sahne yapısının duvarlarındaki yazılarda, caesar'ın, aphrodite'e hediye ettiği altın bir eros heykelinden söz edilmektedir. dolayısıyla caesar kente gelmiş, tanrıçaya sadakatini sunmuştur.

    i.ö. 44 yılında caesar'ın öldürülmesinden sonra katillerin yandaşlarından olan labienus'ce adamları kenti ele geçirip talan etmişlerdir.

    i. ve iii. yy arası buradaki heykeltraşlık okulunun ünü her yere yayılmıştır. salbakos'dan ( babadağ) çıkartılan mermerler, burada işlenip birçok yerden gelen siparişleri karşılamaya çalışıyordu.

    aphrodisias birçok eyaletin başkentliğini yaptı. roma'nın bölünmesiyle kentin kaderi önce doğu roma, daha sonrada bizans'ın eline kaldı.

    iv. yy da hristiyanlığın yayılması burada bir piskoposluk merkezinin kurulmasını sağlamış fakat kökleri çok eskilere dayanan pagan kültürünü yok edememiştir. ilk iki hristiyan azizi burada şehit edilmiştir ama her şeye rağmen paganizm etkisi sürdürmüştür.

    kent, 350 ve 360 lı yıllarda tıpkı komşu kent efes gibi ciddi depremlerle sarsılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap