lüks lambası ^*

• piknik tüpüne monte edilen ışık verici bir aparat sayesinde aydınlatma işlemi gören mekanizmaya halk arasında verilen isim.
• (bkz: lux)
  (bkz: idare lambasi)
• honda jeneratör türkiye'de pazar metası olmadan evvel, kış aylarında havanın erken kararması nedeniyle bir süre daha tezgah başında kalacak pazar esnafının aydınlatma ihtiyacını karşılayan aparat.
  
  aynı şekilde, henüz elektrik ulaşmamış bağ evlerinin aydınlatmasında da kullanılırdı. bir de arkadaşı vardı bunun, adına gazyağı ile çalışan buzdolabı denirdi.
• (bkz: ex oriente lux)^*
• bu lambanın karakteristik özelliği haşşşşşş diye çıkardığı kendine özgü sesidir. ortamda tek ışık kaynağı olduğundan sinek böcek cinsi şeyler daha o dakkada ortama teşrif ederler. amına kodumun haşerleri..
• derelerin denize döküldüğü yerlerde dirgenle balık avlamakta da kullanılır.
  gecenin bir yarısı bir eliyle omzunun üstüne dayadığı yaldır yaldır yanan piknik tüpünü tutarken, diğer eliyle yirmilik inşaat çivilerinden yapmış olduğu dirgeni avına doğrultmuş bir şekildeki görüntüsü takdire şayandır. hele de dirgenin ucunda kolum kadar bir kefal saplı duruyorsa.
• çocukluğumu hatırlatır.babamın tatil anlayışı gereği her yaz memlekette geçirdiğimiz tatillerde elektrik kesildiğinde gölge oyunu,saklambaç oynamaktır kör ışığında.
• dokununca ufalanıp dağılıveren bir gömleği olurdu. (bkz: lüks gömleği)
• daha çok lüküs diye bilinirdi hatırlıyorum da ilkokul dönemlerinde haftada 2 gün elektrik varken 3 gün olmazdı herkesler mum vb. kullanırken bizde vardı kullanırdık ve oldukça iyi aydınlatırdı o günlerden özlediğim tek şey diyebilirim bazen piknik gibi yerlere de götürürdük hoş olurdu etrafında toplanmak ve çay içmek.
• lüküs dendiği gibi löküs dendiği de olurdu. ama bizim köylünün latince bilmesi de az saşırtıcı değil. onlardaki teknoloji yatkınlığı, benimseme kolaylığı daha o zamanlardan belliymiş.
  
  "elektrik yoktu. ikide bir yavaşlayan ve kararan lüks lambaları ile didişip dururduk. neden sonra lokomobilden bazı yerlere elektrik vermişlerdi. ışığı titreye titreye yanardı." falih rıfkı atay - çankaya