• zamanında (bkz: giza platosu)
  • "ex oriente lux, ex occidente doxa" deyişinin kısaltılması -ki yazarınız bu deyişin ikinci kısmından pek de emin olamamaktadır. "ışık doğudan yükselir, bilgi batıdan" gibi bir anlama sahip olan bu deyişi hangi deyiciler demişlerdir bilemiyorum ama bu haltı "occidentalist" deyicilerin yemiş olmalarından kuşkulanmamak için elimde hiçbir neden yok. hatta bu anlamsız laf kalabalığına neden olan söz konusu deyişin denmiş olduğu dilin latince olması bu tezimi güçlendirmekte, on kaplan gücüne eş miktarda kalori vermekte, insülin adrenalin prolaktin pityalin salımı hak getirmektedir.

    peki bu deyişi nasıl algılamak, nasıl anlamak, duruşumuzu neye göre belirlemek durumundayız? hemen açıklık getireyim ki piyasaları tedirgin etmeyelim, ülkeyi kaosa sürüklemeyelim, kararlılığı sürdürerek yatırımcıların tavuğuna kışt demeyelim: efendim birtakım garplı aklıevveller batının ilim irfan yuvası olduğunu görüp, bunun karşısında uzakdoğuda yıllaaar yıllar evvel barutu bulan çinlilerin bunu havai fişek olarak kullandığını, yakındoğu coğrafyasının da bu gidişle pek bir halt yiyemeyeceğine kanaat getirip "bilgi batıdan yükselir, doğudan da... eee, öööö, mrrr, ne olacak canım, ordan yükselse yükselse güneş yükselir, hahaha" yukarıdan bakan nidalarıyla balkabağı tadında laf edip, tabağa döküp döküp yemişlerdir.

    bu hülleciler, bu düşüncelerine uluslararası meşruiyet de kazandırmak için, ticaret ve yönetim merkezlerine yakın olmaları üstünlüklerini kullanarak roma'daki bağlantıları sayesinde vatikan'a bağlı olarak çalışan "latin dilini koruma ve kollama enstitüsü"nde nasıl olduysa tutunabilmiş, kadro bulmuş eften püften bir psikopos sayesinde kilisenin gündemine taşımışlar, kilise de "bre deyyuslar, bre deccaller, kilisenin başka işi mi yok hadi ordan, hadi ordan" yanıtını almış ama asla vazgeçmemişlerdir.
    yürütülen kulis çalışmaları sonucu bu sözü evirip çevirip "ex oriente lux, ex occidente doxa" olarak hile ve desise ile kabul ettirmişlerdir. bunun karşılığında kilise yönetiminin "ne olacak bu işin karşılığı?" sorusuna da kılıf uydurmakta geç kalmamış, "eh be güzelim, size de uygun bi deyiş bulalım... mesela, "bütün yollar roma'ya çıkar!" nasıl ama? çok şık oldu. bu deyiş, kilisenin dünya üzerindeki hakimiyetini berkitecektir. yasama sizde, yürütme sizde, yargı sizde, yapın bi güzellik işte" demelerinin etkili olduğu yönünde yorumlar yapıldığını duymuşluğum yok değil...

    ee ne demişler, a lutum non celare solaris, güneş balçıkla sıvanmaz.
  • cografya profesörü erol tümertekin'in derslerinde sıklıkla kullandığı, sınav sorularında cevabın bir yerine ustalıkla yerleştirdiğinizde dersi geçeceğiniz rivayet edilen tümce.
  • shantel'in planet paprika adlı albümündeki 12. yani son şarkısı. marko i shantel etkisi yapması oldukça olasıdır. zira benzer nitelikte hoş bir şarkıdır.
  • oda müziği üçlüsü. aman avcı, üsküdar(katibim) gibi anonim şarkıları yorumlamışlar. ecnebiler de anlaşılan türk müzisyenlerle de çalışmışlar.
    çocukluk vapur maceralarımdan hatırladığım kadarıyla, hayalle karışık, bi vakit bu isimli bir yük gemisi boğazda hüküm sürerdi.
    trio şöyle imiş: barbara hill (flute), martin lillich (double bass) and giovanni seneca (guitar)
  • shantel'den favorim.

    ismi de kendisi de bana hep protest gelmiştir.

    https://www.youtube.com/watch?v=d6fyq1ixs60
  • shantel'in planet paprika albümünün en iyi şarkılarından biri. favorim.
  • "ışık doğundan yükselir" kısmındaki ışık, kapsamlı bir sembol olup, en belirgin ve eski örneklerinden biri olarak antik mısır uygarlığındaki güneş kültünden yola çıkacak olursak; eski mısırdaki güneş, gökyüzündeki yuvarlak sarı daireden çıkarak tüm yeryüzünü okşayan eller olarak resmedilmiştir. bunlara "ka" adı verilir ve yaşamın temel kaynağı olarak insanların da bedeninde bulunan yaşamın temeli olarak düşünülür. konuya çok basitçe baktığımızda güneş, dünyaya ısı ve ışık vererek dünyadaki "potansiyeli" işlemektedir. ekinlerin çıkmasının, enerjinin ve hareketin kaynağıdır. eril bir güçtür(dünya da dişildir). insan bilişinin gelişim sırsına göre soyuttan somuta gidersek:
    öncelikle insan için ışık olmadan görmek mümkün değildir. böylelikle "bilemeyiz". sonrasında ise güneşten geldiği gibi içimizde de hep olan sıcaklık tamamen yok olduğunda(öldüğümüzde) hareket biter. sadece madde kalır ve çürür. ışık kaynağı çevremizdeki tüm renklerin yaratıcısıdır. hareket her zaman ışığın da hep birlikte olduğu ısı ile gerçekleşir ya da hareketten ısı ve ışık doğar. hareket hayattır. ışık bir kaynaktan çıkarak ve yansıyarak tamamen kapalı olmadıkça her yere ulaşır. ve tüm maddenin yolcuğu aslında "bilmeye" yöneliktir. batının bilimi ise bu bilginin sadece bir koludur.

    not: üşendim de sonunu tam bağlayamadım
hesabın var mı? giriş yap