• ingilizcesi limousine (kısaca limo) olan, kullanıma göre çeşitli anlamlar yüklenebilen otomobil tipi.
    genelde lüks ve uzun, kara camlı arabalar olarak bilinirler. prestij amaçlı kiralanırlar
    amerikalılar sedan anlamında da kullanır
    bazen de servis taşıtı olarak minibüsler için de kullanılır (yurtdışında "limousine service" )
    (bkz: lincoln) (bkz: cadillac)
  • alsancak kordon üzerinde yer alan pavyonumsu mekan. ayrıca ışıklı panosundan olsa gerek sahildeki gençlerin birbirlerini kordinat açısından bulabilmelerine olanak sağlar. şöyle ki;

    -abi nerdesiniz?
    -limuzinin önündeyiz.
    -aha gördüm!
  • en uzun olani jay ohrberg tarafindan tasarlanan tasit. 30 metre ile dunya rekorunu elinde bulunduran bu limuzin 26 tekerlekli olup uzerinde tramplenli bir yuzme havuzu, helikopter inis pisti, king size su yatagi ve de uydu anteni bulunmaktaymis.
  • düne kadar mekanı sadece "-nerdesiniz? -limuzinin hizasındayız." konuşmasındaki mekan olarak bilirken çimler üzerinde içerken grup içindeki kızların tuvalet ihtiyaçlarının tavan yapması sonucu tuvaletini kullanmak için gidip hadi olmadı bak tekila 5 ytl imiş napalım 10 kişi gireriz birimiz içer herkes işer mantığı çerçevesinde girip 3-4 saat öyle veya böyle eğlendiğimiz mekan. ha tekrardan buradan şarkıcı talû ya teşekkürler alakasız o kadar insanı eğlendirdi.* *
  • niye ici gozukmez hic bunlarin?

    buyuklugu, sekli, parlakligiyla bana bakin diye bagiriyor, adindan da karartilmis camlariyla bir parantez aciyor, ama gozumun icine degil, ona ne sizin hakkiniz var ne benim cesaretim.

    her kibirli insan gosterisinin etkisini digerleri uzerinde gozlemlemek ister ve limuzin bunu risk almadan, peeping tom misali yuzyuze gelmeden yapmaya olanak veriyor. biraz da sucluluk duygusu var isin icinde; halk otobusunun yanindan seffaf camli limuzinle gecmek, gecerken gozunu kacirmamak got(z) ister, boyle seylerle strese de sokmuyor o karanlik camlar.

    zugurdun cenesini yormaktan hoslanip da onlarla cene calacak birseyi olmayan, goz onunde olup gozgoze gelmekten korkan, burnumun dibinde dolasip apayri dunyalarda yasayanlarin tercihi, bir garip celiskiler yumagi.
  • new york city, new jersey taraflarinda limuzin isini yapanlarin icinde turkler var (o sektoru tamamen ele gecirdiler mi bilemiyorum). eger limuzin kiralayip boyle arkada sampanya icip cikolataya banilmis cilek yiyip yaninizda getirdiginiz kadinlara yumulmayi dusunuyorsaniz, on taraftan "herife bak be, millette sans var abi, karilara bak, tam yemelik, kutur kutur" gibi bir yorum gelebilir (ya da benim hayal gucum cok guclu).

    maksimum sayida ve her cesitten limuzini bir arada gormek istiyorum derseniz bir odul toreninin yapildigi yere gidin (misal: oscar toreni gunu kodak theater'in orada salinin). benim tamamen tesadufen sahit oldugum bir seydi, kirmizi hali sirasini beklerken etraftaki caddelerde tur atan unluler yuzunden toren mekaninin etrafi limuzin kayniyordu. onlarinki de zor hayat ya, otur limonun icinde, ay sacim bozulacak, yok rujum dagilacak, yok etegim burusacak derdi ile kirmizi hali sirasini beklerken bir ayagini uzatip cilek yiyeme (taktim ben de). kesin o koskoca limolarin icinde ozel kuafor, makyoz ve asistanlar son dokunuslari yapmakla mesguldurler, bu anlarin disariya yansimamasi konusunda limolarin ici gozukmez prensibi imdada yetisiyor.

    her gun bir odul toreni olmuyor tabii, limo sirketleri en cok mezuniyet zamanlari is yapiyor. cok meraklilar liseli gencler prom'a giderken cicili bicili giyinip birkac cift halinde limuzinlere dolusup sehri dolasmaya. o tinted pencerelerden kafalarini cikarip whoo-hoooo diye bagirmaya. kardesim, daha alkol alabilme yasinda degilsin ama masallah kafa 1500 diyen bakislar firlatip yuruyup gecilir bu tip zipciktilari tasiyan limuzinler, cok gordum gecirdim ben seklinde olgun insan havalari atilir.

    bir de dolmus gibi turistlere ufak capli sehir turu attiran limuzinler var ama cok gereksiz. tanimadigin insanlarla dip dibe limuzine binip de ne olacak. bir bacagimi uzatamiyorsam, bir sampanya yudumlayip, cilegimi nutellaya banip hahahayt diye kahkahalar atarak disariyi izleyemiyorsam ne manasi var degil mi? (boyle bir lukus hayat ozlemi icinde degilim, ama simdi yollaya bastiktan sonra gidip nutellali cilek yiyecegim).

    limuzinlerle ilgili aklima gelen baska bir sey yok.
  • eskiden efendi boyutlarda ve modellerde olan limolar yerlerini "fantabulous" versiyonlarina birakmaya ba$ladi. super stretch limo, hummer limo, stretch suv derken kar$inizda "suv super stretch limo": http://classiclimousines01.com/…m/_uimages/2013.jpg

    bud light, real men of genius serisi radyo reklamlarinda bu limo emektarlarina deginmeden edememi$. dikkatle dinliyoruz: http://commercial-archive.com/node/144202 veyahut http://kevinandbeanarchive.com/…aker-2008-04-25.mp3
    (ikisi de ayni canlar)

    sozlerini de yazayim tam olsun:
    a*: bud light presents: real men of genius
    db*: real men of genius.
    a: today we salute you, mr. suv super stretch limo maker.
    db: mr. suv super stretch limo maker!
    a: you've solved an automakers greatest dilemma: how to get thirteen bridesmaids to a quaint ceremony at the top of mount kilimanjaro.
    db: here comes the bride!
    a: soft, supple leather seats. so your guests will be comfortable wiling away the hours spent waiting at the gas pump.
    db: be sure to get some jerky.
    a: nine tvs. seven moon roofs. and a hot tub. the only thing you don't have? a 95 foot parking space.
    db: i'll keep circling...
    a: so crack open an ice cold bud light, oh sire of the stretch. because when it comes to impressing us, there's no length you won't go to.
    db: mr. s.u.v. super stretch limo maker.
    a: bud light beer, anheuser busch st. louis missouri.
  • (bkz: limuzun)
  • bugün sağolsun bir eğitim firması sayesinde, dolmuş modunda da olsa bindiğim araç türü. içinde pavyon gibi ışıklandırma olmasaydı çok daha estetik olurdu şüphesiz. bence içinde oturmanın en iyi tarafı küçük çocukların şaşkın bakışlarını ve gülüşlerini görmek..
  • yıl 2000li yılların ilk yarısından bir yıl. kopenhag da bir arkadaşın evindeyim. a noktasından f - y filan bir noktaya gitmem gerekiyor ve lak lak bolluğundan gecikiyorum. f - y de beklenmekteyim. dövme yaptırmayı planladığım dönemdi sanırım - arkadaşımın eşi ünlü - harbiden lan - dövmeci. sanırım ona olan randevumdu. neyse. taksi çağıralım dediler. neffis olur taabii. çağırıldı ve de kısa bir süre sonra geldi. hızla aşağı indim - kapıdan çıktım. o ne. simsiyah bir limuzin - siyahlar giyinmiş bir sürücü - şöför demeye kıyamadım - kapımı açmak üzere beni bekliyor. yolda ki sohbette kopenhagın tek limo taksisi olduğunu öğre
    ndim. olaya bak.

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)

    (bkz: ben de anı çok)
hesabın var mı? giriş yap