*

  • annales okulun üçüncü nesline damgasını vurmuş fransız tarihçi.
    ilk küçük ölçekli tarih* çalışmalarindan biri olan montaillou village occitan'ı kaleme almıştır.** bir de "iklim tarihini" yazmıştır ahan da şurada uzun uzun anlattım, üşenmeyecekseniz okuyun:
    (bkz: histoire et climat)
    ayrıca bittabi (bkz: annales)
  • gereksiz bilgi: amcanın soyadı "le roy ladurie"dir; 'ladurie' değil.
    asil bir aileden gelmekteymiş zaar,,
  • le roy ladurie’yi her şeyden evvel, annales okul mensubu bir tarihçi olarak konumlandırmak gerekir. peter burke’ün de üzerinde durduğu gibi, baş kaygısı toplumsal öbeklerin maddesel çevresiyle ilişkisidir; yahut şöyle söyleyelim: yerbilimsel tarihten çok, çevrebilimsel tarih ile ilgilenir. bir 16. yüz yıl değirmencisinin evrenini anlatan carlo ginzburg’un “peynir ve kurtlar” ı ile birlikte, ilk “küçük ölçekli tarih”* çalışmalarından biri olan “montaillou”yu kaleme almıştır. küçük ölçekli çalışmalar yapan pek çok bilimci (özellikle alan çalışmaları yapan insanbilimciler) çoğu kez belirli bir bölgede uzmanlaşıp uğraşı nesnelerini, başka yerlerde koşut örnekleri olan öğelerin benzersiz bileşimi yerine, biricik, eşsiz sayma eğilimine düşerler. lakin, çevrebilimsel tarih anlayışı, le roy ladurie’yi bu yanlıştan alıkoyar: “topluluğun çevresiyle ilişkisini vurgulayan bu yapıtlar hem köyü ada telakki etmek; hem de küçük ve büyük düzeydeki çözümlemelerin arasındaki bağıntıyı ıskalamaktan esirgenmişlerdir.” küçük ölçekli tarih yazımının birincisinin tam tersi diğer bir tehlikesi de indirgemeci yaklaşımı gerektirmesidir. özgül düşünceleri yüzünden engizisyon tarafından yargılanan bir değirmenci zamanının zihniyetini nasıl temsil edebilir? alman filozof ve tarihçi wilhelm dithey’in terimcesi ile konuşacak olursak ginzburg, engizisyon’un duruşmada konuşulanları kelimesi kelimesine kaydetmesi vesilesi ile (engizisyon sırasında, menaccio’ya, nüfusbilimsel bilgilerinden, düşüncesini temellendirdiği kaynaklara değin pek çok soru sorulmuştur) on altıncı yüz yılın içinde yaşayabilmiş ve değirmencinin toplumunu (burke’ün de işaret ettiği gibi “diyelim bir 17. yüz yıl köylüsü, o toplumun içinden baktığı için toplumunu, bizim hiç yapamayacağımız kadar iyi anlar. lakin, tarihçinin elinde, geriye bakma ve yerküresel (global) düşünme olanağı gibi daha yetkin düşünsel aygıtları vardır”), elindeki düşünsel aygıtlarla, belki de değirmenciden daha iyi anlayabilmiştir. yine de bu, on altıncı yüz yıl toplumlarının zihniyetini anlamaya yetmez, bu bilgiye ancak bütünsel yaklaşım ve karşılaştırmalı yöntemle ulaşılabilir. “peynir ve kurtlar” bu bağlamda, sahip olunması gereken sayısız veriden ancak kısıtlı kadarını sunabilen bir tek yazı olarak kalacaktır mamafih, bloch’un da söylediği gibi: “iyi bir çiftçi hasat toplamayı sevdiği kadar, ekin ekmeyi de sever.”
    le roy ladurie’nin ikinci kaygısı, yeni-malthus’çu, çevrebilimsel anlayışla baktığı nüfusbilimsel tarihtir çünkü, sanayi öncesi toplumlarda en önemli toplumsal değişme etmeni nüfustur. le roy ladurie’nin çalışmalarını yoğunlaştırdığı dönemler olan on birinci ve on sekizinci yüz yıllar ve özellikle on dördüncü ve on yedinci yüz yıllar arasında nüfusun çok büyük yüzdelerle azalmasına vesile olan iki temel olgu vardı: salgın hastalıklar ve kıta avrupa’sı savaşları. bu yüzden salgın hastalıklar, çalışmalarında geniş ölçüde yer tutar. mesela, “kara veba” neden ortaya çıkmış ve nasıl bu denli yayılabilmişti? le roy ladurie, bu sorulara yanıt vermesi gereken tarihsel ve tıbbi bilimin bilgisinin şimdilik eksik olduğunu görmüş ve karşılaştırmalı yöntemi izleyerek ilk yanıtın iklimbilimde aranması gerektiğini salık vemiştir: veba, bir kış görüngüsüdür. ikinci yanıt ise toplumsal tarihte aranmalıdır. bir insanın soğuğu nasıl algıladığı her zaman sıcakölçerde okunan değildir; hastalığın etkinliği ısıtma ve giyim yeterliliği gibi toplumsal konularla da ilintilidir. salgın hastalıklar ayrıca yoksulluk, kirlilik, yetersiz beslenme, rastgele cinsi münasebet gibi çok çeşitli etmenlerle de ilişkilidir. burada da karşılaştırmalı yöntem, bilgilerimizin kusursuzluğa yakınsamasını sağlayacaktır.
    aslında le roy ladurie’yi “iklim tarihi”ni araştırmaya götüren asli sebep kendisinin de söylediği gibi, sanayi öncesi toplumların temel geçim kaynağı olan tarım ile iklimin neredeyse tam bir bağlılaşım içerisinde olmalarıdır: “aslında bana iklimin tarihinini salık veren, bu mantıksal ve hatta kaçınılmaz geçişe vesile olan, tarımın tarihidir.” bundan sonra da çalışmasının sınırlarını ve içeriğini kısaca şöyle tanımlıyor: “konum ve bu kitabın konusu, insani ve çevrebilimsel veçheleri ile iklim değil ve fakat, iklimin bir tarih çalışmasının öznesi olarak bizatihi kendisinin tarihidir. okuyucunun burada bulacağı, bir belgesel tarihçinin bakış açısından, yakın zaman avrupa ve amerika iklim tarihbetiminin takdim ettiği sorunlara yöntembilimsel bir giriştir.” iklimsel tarih, iklimsel bağıntılarıyla iktisat tarihi vb. de mutlaka yazılmalıdır, ve zaten iklim tarihinin yazılması, zikredilenlerin yazılabilmesinin “ön koşuludur”. le roy ladurie’nin de söylediği gibi: “iklim tarihinin güdük kalmasının en önemli sebebi, iklimi kendi içerisindeki değişimlerle çalışmaktan önce/çalışmak yerine, insanmerkezcil bir yaklaşımla, beşeri tarihin iklimsel yorumunu almaya çalışan geleneksel yöntemlerdir.”
    “iklim tarihi”, müellifinin ısrarlı vurgulamalarına rağmen bir “iktisat tarihi” olarak da okunabilir yalnız, bir şartla: le roy ladurie’nin, alanlarası ve karşılaştırmalı çalışmanın gereklerini yerine getirdiği, gerektiği vakit, iklim tarihinin herhangi bir bilgisini yanlış anlamamak için iktisadi ve toplumsal tarihden de faydalandığı göz ardı edilmediği müddetçe. bir örnekle anlatmak gerekirse; pek çok bitkinin mahsulünün, bitkinin tomurcuklanma ve çiçek açma yahut meyve verme zaman aralığında, hava ne kadar sıcak ve güneşli ise, o denli erken ve çabuk olgunlaştığını ve hasat tarihinin, belirimbilimsel iklim bilgisini içerdiğini daha önce söylemiştik. bir belirimbilimci yahut tarihçi, iktisadi ve toplumsal tarihi göz ardı ederek, hasat tarihlerinin kayıtlı olduğu belgeleri yalnızca belirimbilimin işaret ettiği bilgilerle okuyacak olursa yanlış yapabilir. mesela “19. yüz yılda, burgundy’de, bazı varsıl, yüksek-nitelikli şarap üreticileri zarara uğrama tehlikesini göze alıp üzümün daha fazla olgunlaşmasını bekleyerek hasad tarihini geciktirmeyi tercih ederken; daha ucuz şarapların bazı üreticileri, şarabın vasfıyla fazla ilgilenmeyip üzümleri mümkün olduğunca erken toplamayı tercih etmişlerdir.” belirimbilimsel belgeler, bize erken hasadın yüksek sıcaklık ve güneşli havayla bağlılaşım içinde olduğunu söylerken, iktisadi ve toplumsal tarih, bunun her zaman böyle olmadığını göstermişlerdir. hasılı, le roy ladurie, iktisat tarihinden kitap boyunca, ancak, iktisadi ilişkilerin iklim tarihi için söyleyecek sözü varsa yahut, huntington, le danois gibi çalışmacılara cevaben, ilk bakışta, iklimin asli etmen ve hatta tek etken olduğu suretiyle anlaşılabilecek durumlarda; bu durumların iktisat tarihi ile açıklanmasının daha akılcı olduğunu göstermek üzere istifade etmiştir. kendisi için, elindeki belirimbilimsel belgelerdeki hasat miktarından ziyade; hasat günlerinin önemli olduğunu söylemesi de bunun dolaylı anlatımlarından biridir.
    defalarca kere zikrettik çünkü, le roy ladurie de defalarca kez vurgulamıştır; son bir defa daha yineleyelim ki; kendisi bir “belgesel tarihçidir”. “iklim tarihi”ni yazarken en çok belgelerden; ağaçzamandizinsel belgelerden, üzüm hasadının yerel özerk yönetimler yahut kilise tarafından geçirilmiş ve muhafaza edilmiş kayıtlarından (özellikle bir tarihçinin hayatı boyunca karşılaşabileceği bir iki hazineden birisi olarak ve avrupa ikliminin bilimsel tarihi için gerçek öncellerinden birisi olarak vasıflandırdığı, hyacinthe chobaut’un belgeliğinden), buzullarla ilgili gezi notlarından, karşılaştırmalı resim, fotoğraf, harita ve hâklardan, tarihsel buzulbilimin belgesel devrinin dökümlerinden, kitabın önsözünün de yazarı olan gordon manley’in ingiltere için dizgeleştirdiği “ingilterenin sıcaklık eskilbilimi” nin yahut garnier’in fransa için, von rudloff’un almanya için çıkardığı ortalama sıcaklık eğrilerinin ulaştığı sonuçların belirimbilimsel ve buzulbilimsel eğrilerle karşılaştırılmasından ve daha onlarca başka belgelerin karşılaştırılmasından faydalanmıştır.
  • ayrıca,, 1929 doğumludur ve bildiğim kadarıyla hala sağdır. öğrencisi olmak istiyorum kendisinin, evet. hatta usta-çırak ilişkisine de razıyım. "odun kes" desin, keserim yani.
  • onur nişanı, görevli * * derecesi sahibidir.

    (bkz: legion d'honneur)
  • kendisi "the territory of the historian'da;
    "nicel olmayan tarih, bilimsel olma iddiasında bulunamaz yorumunu yapmıstır".
  • 'romans karnavalı' adlı kitabın yazarı; 1580 şubat'ında fransa'nın romans kentindeki kanlı halk ayaklanmasını anlatır.
hesabın var mı? giriş yap