• "sorarsınız: ölüm hastalığı neden ölümcüldür? cevap verir: ona yakalanan onu taşıdığını, ölümü taşıdığını bilmediğinden. üstelik ölecek hiçbir yaşamı olmadna öleceğinden, hiçbir yaşamda, hiçbir zaman ölmeyi bilmeyeceğinden." / marguerite duras, ölüm hastalığı
  • bu kitabı enteresan bir şekilde bergman'ın saraband'ı ile birlikte okumak, çözümlemek istiyorum. öyle çok doğrudan bağlantıları olmayan iki şeymiş gibi görünüyor, birisi film birisi kitap olan bu ikili ama ikisi de öylesine olağanüstü ki insan ikisinden bütün yaşamı çıkarabilir gibi geliyor, bazen... ölüm hastalığı, bu yaşamın belki de diğer adı olan şey, bu kısa anlatı oldukça etkileyici, yalın ve derindir, tıpkı bergman'ın o on bölümlük enfes filmi gibi, kitaptan alıntılıyorum fakat onda önce size johan'ın henrik'in ölümünden sonra -ondan nefret etmekte, umursamıyor görünmektedir, bir başbelasından kurtulmuş kadar rahattır başlarda- o gece kaygı nöbeti içerisinde ağlamasını, sanki ölüm hastalığını hıçkırır gibi ağlamasını hatırlatmak istiyorum. bu hıçkırık ölüm hastalığına götürür bizi, filmden kitaba kitaptan filme eser varoluşsal bir rüzgar:

    "gün pencerelere gelmiştir.
    gözlerini açar, artık yalan söylemeyin, der. dünyadaki hiçbir şeyi, hiçbir zaman sizin bildiğiniz şekliyle bilmeyeceğini umduğunu söyler. hiçbir şeyi sizin bildiğiniz şekliyle bilmek istemem, der, ölümün yol açtığı o kesinlikle, hayatınızın her gününde, her gecesinde birbirine benzeyen o umarsız tekdüzelikle, sevme yoksunluğunun ölümcül işleyişiyle.
    sabah oldu, her şey başlayacak, siz hariç, der. siz, hiçbir zaman başlamazsınız.
    yeniden dalar. niçin uyuduğunu, hangi devasa yorgunluğu atmaya çalıştığını sorarsanız ona. elini kaldırır, yeniden yüzünüzü okşar, belki de ağzınınız. uyurken yine muzipçe gülümser. bu soruyu sorduğunuza göre anlayamazsınız, der. böylece sizin yorgunluğunuzu attığını söyler, ölümün yorgunluğunu."
  • kadınla erkek arasına cinsellik yoluyla giren, bulaşan, dolaşan, yayılan, sarıp sarmalayan duvarın opaklığı ve opaklığıyla her türlü iletişimi imkansız kılan o duvarın ancak sözler ve sözleşmelerle aşılabilmesi. hala cinselliğin bir iletişim şekli olduğunda ısrar edenlerin fantezilerine yıkıcı bir darbe, her seferinde, m. duras'ın her anlatısında olduğu gibi.
  • hiç ile bir birleşir, kadın ya hiçtir ya bir.

    bu anlatıda hiçbir ayrı yazılır, erkek içine çekilir:
    - hiç bir kadını arzulamadınız mı?
    - hayır, hiç.
    marguerite duras
  • "o dingin cinsel organın üzerinde, o bilmediğiniz yerde, uyumayı, dersiniz." marguerite duras - la maladie de la mort

    "bunu bilmeyi bilmez o."

    "bedeni hiç savunmasızdır, tepeden tırnağa pürüzsüzdür. boğmayı, tecavüzü, kötü muameleyi, hakareti, nefret çığlıklarını, sınırsız ve ölümcül tutkuların boşanmasını çağırmaktadır."

    "bunun nereden bildiğini bilmeden bilindiğini söyler."

    "onun yanına uzanırsınız. kendinize ağlarsınız hep."

    "bir de, saçların kıyısından kolların bedene bağlandığı, göğüslerin doğduğu yere kadar, asılı göğüslerin kendi ağırlığına boyun eğdiği yere kadar yayılan çilleri görmek için, inik gözkapaklarına ve yarı açık solgun dudaklara kadar yayılan çiller."

    "o orada, görkemine terk edilmiş, kendi karanlığında uyumaktadır."

    "bedeninizle bedenini tamamen kaplarsınız, kuvvetinizle ezmemek için bedenini kendinize doğru çekersiniz, öldürmekten kaçınmak için, sonra yine aynı şeyi yaparsınız, gece uğrağınıza dönersiniz, gömülürsünüz."

    "gülümser, bunun ilk kez başına geldiğini, sizinle karşılaşmadan önce ölümün yaşanabileceğini bilmediğini söyler."

    "ölüm dışarıdan dayatıldığında sevilemez. sevmediğinize ağladığınızı zannediyorsunuz. ölümü dayatamadığınıza ağlıyorsunuz."

    "böylece yine de bu aşkı sizin için olabilecek tek şekliyle yaşayabildiniz, başınıza gelmeden kaybederek."

    "burada oyun yerini okumaya bırakacaktır. bir metnin okunmasının yerini, bir metindeki hafıza boşluğunun yerini hiçbir şeyin dolduramayacağına hep inanmışımdır, hiçbir şeyin, hiçbir oyunun." marguerite duras - la maladie de la mort

    "metin teatral olarak okunursa iptal olur."
hesabın var mı? giriş yap