• jean-pierre ve luc dardenne'in yeni filmleri. filmin ingilizce adı "the unknown girl". her filmlerinde farklı aktrislerle çalışan kardeşler bu kez adele haenel'i tercih etmişler. 26 yaşındaki aktris, kardeşlerle ilk kez çalışmış olacak. filmlerinde küçük/büyük her türlü rolde yer alan fabrizio rongione'nin bu filmde de yer almasını umuyoruz. belki kardeşler fabrizio'yu bırakıp jeremie renier'yi filme dahil ederler. zira bazı filmlerinde ikisine yer verirken bazılarında bu iki aktörden birini tercih etmişlerdi. neyse. imdb'deki trivia'ya göre, kardeşler bu filmde marion cotillard'la çalışmak istemişler ama nedense işler istedikleri gibi gitmeyince deux jours une nuit'i çekmeye karar vermişler. keşke bu filmde de cotillard'ı görseydik. filmin konusu henüz açıklanmadı. çekimlere ne zaman başlanacağı da bilinmiyor. tahminimce 2016 cannes'ında görebiliriz bu filmi. umarım 2017 cannes'ına kalmaz da kardeşlerin yeni filmlerini izleyebiliriz.
  • 2016 cannes film festivalinde ana tabloda yarışacak dardenne kardeşler filmi. ilk gösterimi de burada yapılacak.
  • başrolünde daha 26 yaşında 2 cesar'ı bulunan adele haenel'i bulunduran dardenne kardeşler filmi.
  • canımın parçası dardenne biraderlerin alamet-i fârikaları olan ve neredeyse mükemmeli yakaladıkları son derece gerçekçi, can yakıcı ahlâki sorgulamalardan, kendilerine yakışmayan, inandırıcılıktan uzak, gereksiz ahlakçılığa kaydıkları kaydırak...

    sorun gerçekçi olmamak falan değil. hisler gerçek ama filme tıkıştırılan -saymadım ama tahminimce- dokuz on farklı sosyal/psikolojik durum, kurum sırıtıyor, sadeliğin gücünü kullandırmıyor... gösterdikleri hayat parçasına dokunup geçmiyorlar, bağıra bağıra, parmakla gösteriyorlar...

    --- spoiler ---

    baş karakterimizin canhıraş çabaları, neredeyse kendinden vazgeçişi, karşılığında ahlakî ikilemler yaşayan bütün diğer karakterleri "dize getirişi", "doğru yola" sokuşu, hepsinin sonunda kendisine baş eğip günah çıkartması son son dayanılır olmaktan uzaklaşıyor.
    --- spoiler ---

    dardenne'lerime yeniden kavuşmak umuduyla...
  • soluklarına sonsuzluk bahşedilsin dilediğimiz biricik dardenne'lerimizin filmekimi 2016 kapsamında izleme fırsatı bulduğumuz son filmlerinin adıdır. vicdanın kimi bünyelerde "azap"tan kurtulma peşine düşüren kişisel bir telaş kadarlık olduğunu da bize göstermişlerdir bu filmle. insanı kendiyle yüzleştiriyor biraderler. bir de en küçük bir hareketimizin bile bir diğerini ne kadar etkilediğini bir kez daha hatırlatıyor film. ne çok sorumluyuz birbirimizden yarabbi. bu kadar şahane filmlerine tanıklık etmesek meçhul kız olarak türkçeye çevrilen bu filmi yukarılara koyardık elbet, ama şükür ki çok daha iyileriyle buluşturdular bizi. filmografilerini çatıştırmak olmasın derdimiz. o da başka mecralara kalsın.
    edit: gevelemeye lüzum yok. başkası çekse "olmamış" diyeceğimiz bir filmdir.
  • kariyerlerinin en farklı ve en olmamış filmi ile karşımıza çıkan dardenne kardeşler, elbette bu filmden de bir ders çıkarak ve bambaşka bir yola girecektir. elbette filmin anlatmaya çalıştığı meseleler arasında, başarılı olabildiği noktalar da mevcut. ama bu ne yazık ki başarısız oyunculuğun, repliklerin ve olay örgüsünün arasında kaybolup gidiyor. filmin ayrıntılı incelemesini buradan okuyabilirsiniz.
  • sıkılmadığım ; ancak salondan ya ne biçimdi diyerek de çıkmadığım filmdir.

    --- spoiler ---

    filmdeki vicdan, hesaplaşmalar, dökülmeler tadındaki kısımların cok içime işlemedigi film olmuştur. hatta doktorun duydugu kapıyı açsam bunlar olmayacaktı hissi zerre dokunmadı, ben mi öküzüm bilemiyorum tabii.

    ayrıca, hastanede calışınca insan, tabii filmin sanatsal kısmından bir anda oha ne biçim soktu iğneyi, oh ayaklara pansumanı yapıp elleri yıkamadan kahveyi içti gibi şeylere kayıyor.

    onun dısında sevgili genc doktorumuza psikiyatri alanında çalışmasını önermeden edemeyeceğim. *

    --- spoiler ---
  • evet hazırsanız sizi iki saatliğine çiçeği burnunda bir doktora çevirecek film. şu sorunun cevabı aranıyor bence, mükemmeliyetçiler mükemmele ulaşabilir mi? zamanından, yemeğinden her şeyinden feragat edip doktorluğa, insanlara yardım etmeye sıkı sıkıya sarılmış bu genç kadın belki de hayatında yaptığı tek bir gözden kaçırma ile belasını buluyor. böyle bir karakter tabii kısmet böyleymiş deyip olayları oluruna bırakmıyor. doktorluk meziyetinin yanına dedektiflik de -hem de sherlock holmes'a taş çıkartacak bir dedektiflik- ekleniyor. sonrasında da suç en çıplak haliyle karşısına çıktığında bile suç ortaklarına karşı şefkatini elden bırakmıyor. sanki hiçbir şey yıldıramayacak onun insanlığa olan güvenini. karakterini ve duygularını matematiksel bir iyilik sever mantık içerisine oturtmaya çalışan bir bireyin hayatını, yalnızlığı, idealistliği ve de belki de saplantıları anlatan bir film.
  • sanıyorum büyük yönetmen olmak insan ilişkilerindeki davranışları anlamaktan çok fark etmekten geçiyor. bu filmde de dardenne'ler bu işin kitabını yazdıklarını gösteriyorlar.

    --- spoiler ---

    stajyerine karşı hırslarına yenik düştüğü için yaptığı bir hareketten dolayı neredeyse hayatı alt üst olan, ahlaki ikilemler-üçlemler-dörtlemler yaşayan genç ve başarılı bir doktor ve onun yarı polisiye hikayesi şeklinde özetlenebilir film.

    tabii insan hayatının leblebiden değersiz olduğu bizim coğrafyalarda karakterimizin kapıyı açmaması sonucu bir fahişenin ölümüne dolaylı yoldan sebep olması sonrası yaşadığı ahlaki ikilemler ve vicdan rahatsızlığı bize çok uzak.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    3 yıl önce nuri bilge ceylan cannes film festivali'nde kış uykusu basın toplantısında konuşurken 'filmin amacı sanat yoluyla insanlara vicdan, onur, gurur gibi duyguları aşılayabilmek olmalıdır' demişti. dardenne kardeşlerin hangi filmini izlesem aklıma bu geliyor. çünkü çoğunlukla bariz şekilde insana 'evet bazen sizin suçunuz olmasa da, şartlar zorlayıcı olsa da vicdan en önemli şeydir' mesajı veriyor. sadece son bir kaç filminde bunu biraz fazla gözümüze sokar gibi yaptığı için insan istemsizce o duyguya kapılamıyor ama yine de güzel filmdi.

    jenny meçhul kızın ölümünü suçu olmadığı halde kendine vazife bilip sırf ismini öğrenmek için ordan oraya sürükleniyor, insanları sorguya çekiyor, muayenehanede uyuyor hatta. meçhul kızın ölümü ne polisin ne de kardeşinin umurunda olmazken kendisi mezar taşı boş kalmasın diye başını belaya sokmayı göze alıyor. diğerlerinin ise bir bir nasıl acı çektiklerine, sessiz kalarak aslında en büyük cezayı çektiklerine şahit oluyoruz.

    yine bir dardenne kardeşler klasiği olarak inceden (ya da büyüğünden belki bakış açımıza göre) sistem eleştirisi geliyor. bu vicdan silsilesine polisler ortak olamıyor ne yazık ki. bırakın kızın katilini bulmayı jenny uğraşıyor diye rahatsız olup, sırf araştırmayı bıraksın diye adını öğrendik diye yalan atıp hadi bizi uğraştırma diyerek kapıyı suratına kapıyorlar. yani bir gece yarısı ölü bulunan hayat kadını nerede kimin umurunda olmuş ki zaten değil mi? sonunda adını öğrenen de suçluyu bulan da ailesine ulaşan da jenny oluyor.

    not: bye bye jennyyyyyy isimli şarkı kafamın için çalıyor nasıl kurtulurum bilen? :)

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap