• yepyeni bi senaryoyla yasanmaya baslanan bi film gibi sozluge entry girmek. ordan oraya hoplamak.
  • hiperaktif insanlarda gorulur bolca. birseyi anlatirken sabirsizlik ve heyecanla unutur bir digerine gecerler. konsantrasyon eksikligi de bir neden olabilir.
  • daldan dala bi o konuda, bir bu konuda, bir şu konuda vıcırdama*. maymun iştahtan da kaynaklanan bir durumdur. söylencek konuşulacak birsürü şey akla geldiğinden hepsi bir an önce anlatılmak istenir. bir konudaki lafını tamamlamadan diğer konuya atlanır.
    (bkz: daldan dala atlamak)
  • ilk bulusma yada hoslanilan kisiyle ilk yalniz kalma aninda yapilan rezalet aktivite.orn siralama su sekilde olabilir:cafenin yeri,tabaklarin cok buyuk olmasi,rejime ihtiyacin yok,ortak arkadaslar,okul,yapilmis kazalar,...
  • sıklıkla gerçekleştirdiğim, karşımdakinin gittikçe anlamsızlaşan yüz ifadesi sebeiyle beni üzen, amcamın "imgelemin çok kuvvetli, iyi şiir yazabilirsin belki ama anlatımın berbat" cümlesiyle yüzüme vurduğu, can sıkıcı olabilen huyum. konudan konuya atlayanlar, çok hızlı çağrışım kurabilen ve bu çağrışımları hemen karşısındakiyle de paylaşma derdinde olan aslen zararsız ama bazen dinlemesi çok zor insanlardır. "ne anlatıyordum ben?" ya da "nerden geldik bu konuya?" çoklukla sordukları sorulardandır. bu tür insanları dinlemenin daha da beter durumu, aynı çağrışım zincirini kurabilen iki insanın diyaloğunu dinlemektir. muhabbet başladığı noktadan apayrı bir noktada nihayete erdiğinde, çağrışım zincirinin dışında kalan kişi(ler) anlamaya çalışmaktan yorgun düşmüş, bir de üstelik başarısız olmuş, bu da yetmezmiş gibi sıkılmış, usanmış, hayattan bezmiştir.
  • -sözlük bazında- yazarın (daha çok toplumsal konularda görülür bu hadise) başlığı irdelerken okuyucuya, anlaşılır olması için türlü örneklerle, hikayelerle bezediği yazısında ipin ucunu fazla kaçırıp yolu şaşırmasıdır. kafasında başlığa uygun neler yazabileceğini tasarlar, lafı fazla uzatmayayım kısa ve öz olsun insanlar anlasın görüşündedir. maksat topluma faydalı birey rolünü üstlenmektir. başlığa yakışır giriş cümlesi yazdıktan sonra birde örnek patlatayım der. sonra durur ve ekrana bakar. eksiklik hisseder, konuyu daha bir irdelemeli, suyunu çıkarmalıdır. (bu kadar kısa yazımı olmaz, sadece bir tanım ve örnekle geçiştirilebilecek kadar basit değildir konu). ne olduysa bundan sonra olur. işte gençlerin sorunları var, işte şöyle tatminsizler, böyle saldırganlar der. eğitim şart der. aileler sorumsuz, onlarla ilgilenmiyorlar. bu kadar çocuk yapılır mı? sonra nasıl baş edilir. kötü arkadaş seçiminden uyuşturucu kullanımına geçer. yolu büyük kentlerdeki yaşama zorluğundan fakirliğe, nüfus patlamasından büyük kentlere göçe, göçten güneydoğu sorununa getirir, ordan teröre atlar(arada nüfus artışından yine bahseder), terörden dış güçlere geçer. amerikadan dış borçlara yatay geçiş yapar, orda kapitalizm ve emperyalizmi el ele görürsünüz. yazar yazdıkça yazmaya devam eder, dur durak bilmez dolup taşmıştır ancak yapabileceği hiçbirşey yoktur. o artık bastırılmış fikirlerin insanıdır. konudan kopmuş kendi dünya görüşünü biçimlendirmektedir. değinmediği hiçbir konu, benzetmediği hiçbir model kalmamıştır. kendini bir anda anda marsa gönderilen pathfinder uzay aracını anlatırken bulur. sonra bir ara ne yazdığını unutur ve konu başlığına bakar: (bkz: fortçuluk)
  • (bkz: #24442220)
hesabın var mı? giriş yap