*

  • hem toplumsal hem de dini açıdan büyük önem verilen bir konu. * *
    karşılıklı bir sevgi, saygı, nezaket halidir. misal evde pişen yemeği bir kaseye koyup çocuğa veren anne, "al şunu komşuya götür" dediğinde bön bön bakan çocukla şu diyaloğu yaşar:
    - niye ki?
    - e yavrum komşu hakkı...
    kısacası bir nevi göz hakkı diyebiliriz. (bkz: göz hakkı/@koyukirmizi)
    yalnız biraz araştırınca farkettim ki komşu hakkı denen mevzu sadece bildiğimiz "komşu teyze" ve "bir kap aşure" ilişkisinden öte imiş. hatta birçok yasada komşu hakkına ilişkin düzenlemeler var. misal "yeralti sulari hakkinda kanun"un 6. maddesi şöyle düzenlenmiş:
    komşu hakkı:
    madde 6 - arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icab ettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları.
    benzer bir düzenleme kat mülkiyeti kanunu'nda da var. ancak burada geçen komşu hakkı, mülk sahibinin "mal benim mülk benim" diyerek kafasına göre iş yapmasını ve etrafını rahatsız etmesini engelliyor. yani kat mülkiyeti kanunu'ndaki komşu hakkı, mülkün kullanılmasını sınırlayıcı nitelikte bir hak olarak karşımıza çıkıyor.
    (bkz: kendi uktesini doldurmak)
  • eve giriş, çıkış saatlerini, kim gelmiş, kim gitmiş, amanında amanın pek bir nemrut bu aralar, tarzında dikizlemeleri ve yorumları yapma hakkıdır.
    başka bir deyişle röntgenleme hakkıdır, dedikodu yapma hakkıdır....
    lakin bu hakkın kendilerine, dikizledikleri kişi(ler) tarafından verilmediği kesindir..
  • "- hoşça kalın, dolandırıcılar! "komşusunun ceketini çalan gömleksiz ölür" diyen atasözünü anımsayın." carlo collodi - pinokyo

    "zor durumdaki komşuyu teselliye gelmişlerdi ve bu yüzden takdir bekliyorlardı, şimdi ise kendilerini kovulmuş gibi hissediyorlar." jose saramago - o evangelho segundo jesus cristo

    [utanmaz kavat, "komşudan momşudan alıver," demeye getirmekte besbelli. ben işin bu yanlarını görmezden gelmekteyim. karı yüzünü açar, şurasını, burasını gösterir.] kemal tahir - esir şehrin mahpusu

    (bkz: komşu), komşuluk, komşuluk ilişkileri/@ibisile
  • müslüman, komşusundan mesûldür
    dolayısıyla gerektiğinde onun karnını doyurmak, onu düşünmek zorundadır.
    komşusu açken tok yatan bizden değildir buyurmuştur efendimiz.
    cenâb-ı hak buyuruyor:

    bismillâhirrahmânirrahîm

    “iyilikle kötülük bir olmaz. sen (kötülüğü) en güzel yol ne ise onunla önle. o zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse bile, sanki yakın dost(un olmuş)tur.” (fussilet, 34)

    rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

    “yapacağı fenâlıklardan komşusu emniyet içinde olmayan kimse cennete giremez.” (müslim, îmân, 73)

    müslüman, komşusundan mes’ûldür. bu sebeple her şeyden evvel, komşusunu rahatsız edecek davranışlardan sakınmalı, onun ufak tefek hatâ ve sıkıntılarına katlanmalıdır. cenâb-ı hakk’ın sevdiği kişilerden birinin de, komşunun eziyetlerine allah rızâsı için katlanan kimseler olduğunu unutmamalıdır. (ahmed, v, 176) “insan, ihsâna mağluptur.” hakîkati muktezâsınca komşusuna iyilik etmeli, böylece komşusu kendisine düşmansa, onun düşmanlığını hafifletmeli, ne dost ne düşman ise onu dostluğa yaklaştırmalı, dost ise de muhabbetini artırmalıdır.

    ayrıca kötü komşusunu ıslah edemeyen kimse, kusuru biraz da kendinde aramalıdır. tıpkı abdullah ibn-i mübârek hazretleri’nin şu nefs muhâsebesi misâlinde olduğu gibi:

    o büyük allah dostu, huysuz biriyle yolculuk yapmıştı. seyahat sona erip ayrıldıklarında, hazret ağlamaya başladı. dostları, niçin ağladığını sordular. o ince ruhlu hak dostu, derin bir iç çekerek dedi ki:

    “-o kadar yolculuğa rağmen beraberimde bulunan arkadaşımın kötü hâllerini düzeltemedim. o bîçârenin ahlâkını güzelleştiremedim. düşünüyorum ki; acabâ benim bir noksanlığımdan ötürü mü ona faydalı olamadım? şayet o, benim hatâ ve kusurlarımdan dolayı istikâmete gelmediyse, yarın (ilâhî hesap gününde) hâlim nice olur?!..” (osman nûri topbaş, hak dostlarından hikmetler, erkam yay.)

    her güne bir esma-ül hüsna (allah’ın en güzel isimleri)

    el-vedûd: dilediği kulunu çok seven, aşkı ile yanan kullarını seven, salih kullarını sevip onları rahmet ve rızasına ulaştıran ve sevilmeye en çok lâyık olan demektir.

    kısa günün kârı

    bütün insanların, güzel komşularla yaşamak istediğini düşünerek, evvelâ kendimiz güzel bir komşu olmalıyız. cenâb-ı hak, hikmet ve hakîkatlerin tefekküründe derinleşerek, zarif, rakik ve ince ruhlu bir mü’min olabilmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin. âmîn!..

    lügatçe

    mes’ûl: sorumlu.
    muktezâ: 1. iktizâ etmiş, lâzımgelmiş. 2. kanun icâbına göre yazılan yazı, derkenar.
    rakik: çok ince, nazik, narin.
  • komşular …bizim komşularımız.her gece üstümüzde tepinen saygısız komşularımız .
  • oturdugum apartmandaki her daireye haram zikkim ettigimdir. ahirette projeksiyonun yaninda uzunca sure vakit gecirip herbiriyle hesaplasacagim gunu beklemekteyim.*
  • rivayete göre hz muhammed (sav) komşuların da mirastan pay alması gerektiğini düşünürmüş ama bunu hukuki bir kural olarak ortaya koymaktan vazgeçmiş.
  • islam dininin alamet-i farikalarından, mükemmel bir dayanışma numunesi! öyle bir dayanışma ki, vücudun organları gibi çalışacak cemiyetin en küçük parçası olan aile müessesesinden sonraki mühim taşıdır. zira başka hiçbir din ve anlayışta, komşu hakkı üstünde bu kadar ihtimam ile, sistematik bir şekilde durulmamıştır.

    komşuluk hakkı üzerinde çok fazla ve ısrarla durulması neticesindedir ki, ashab-ı kiram, komşuların mirastan dahi pay alacaklarını zannetmişlerdi.

    her müslümanın, salih komşular yani iyi insanlar arasında ev araması lazımdır. konu ile alakalı hadislerden birkaçı şöyle; (ev satın almadan evvel, komşuların nasıl olduklarını araştırın, yola çıkmadan evvel, yol arkadaşınızı seçin), (komşuya hürmet etmek, anaya hürmet etmek gibi lazımdır), (evinizde pişen yemekten, komşunuzun hakkını verin).

    peki kaç ev komşu sayılır? bu evlerin adedi, zamanın şartlarına ve insanın yardım kudretine göre değişir. her taraftan birer, ikişer ve nihayet kırk ev komşuluk hakkına malik olur.*

    komşular ile ilişkiler, çoğu zaman yakın arkadaştan veya akrabadan da önde olur. mesela, ödünç olarak istediğini hemen vermelidir. komşusu hasta olunca, ziyaretine gitmeli, sıkıntıya düşünce, imdadına yetişmelidir. cenazesi olunca, taziye etmeli, sabr etmesini söylemeli ve cenazesinin hizmetine koşmalıdır. komşusu sefere, uzak vazifeye gidince, geride kalan ailesini, çocuklarını hırsızların, ahlaksızların şerlerinden, zararlarından muhafaza etmelidir. o yok iken, onun çoluk çocuğuna karşı davranışlarında, ona hıyanet etmekten çok sakınmalıdır. onun evinin havasını, güneşini men edecek şeylerden kaçınmalı, ona veremeyeceği meyve, tatlı gibi şeyleri evine ondan gizli getirmelidir. evini satacağı veya kiraya vereceği zaman, ona danışmalı, onun izin verdiği kimseye vermelidir.
hesabın var mı? giriş yap