koşucu

• kosu sporunu icra eden atlet.
• aciyi ve yorgunlugu normal hayatin bir parcasi olarak yasayan insan. ic organlar super calisir ancak eklemler, kemikler filan bayagi hasar gorur. kadinlarin ayaklari bakimli ve pedikurlu isteseler de olamaz cunki tirnaklar morlasmistir ve ayaklar eskiden su toplamis sertlesmis nasirlar ile doludur. kosucular hangi yasta olsunlar ani ve beklenmedik anlarda dusunmeden kendilerini belli ederler: kadinlarda topuklu pabucla yagmurlu gunde su birikintisinin ustunden atlayinca mesela, erkeklerde en belirgin ozellik kanimca sokakta yururken yavas adimlar atiyor gibi gozukup herkesden uc kat daha hizli falan yurumeleri.
  
  turkiye de pek populer bir spor degildir. bunun en buyuk nedeni disarda yapilmasinin zor olmasi. istanbul'da sahil yolundan baska bir yerde kosmak cok zor, ayrica o kadar egzosu icine cektiginde yarardan daha fazla zarar yapiyorsun. daha kucuk yerlesimlerde, akyaka, assos filan gibi, kosunca koyluler bile yan bakmazlar mesela: saglikli yasam yapiyorsunuz galiba derler, zaaten yollar filan da uygun oralarda. ıstanbul'da acikcasi kosu bandinda kosmak en gercekcisi ama haliyle bir cok insan onu sikici buluyor ayrica spor salonlari asiri pahali. yoksa kosu aslinda bedavaya yapilabilecek bir spor, yuzmek gibi, ikisini de denizler icersindeki sehrimizde nedense yapmak inanilmaz zor.
• bir insanın kendisine koşucuyum diyebilmesi için bayağı bir antrenman serisinden geçip en az üç aylık bir süre sonunda kendine göre kas gruplarını geliştirip sonrasında da koruması gerekir. kısacası bir kere koşucu oldun mu egzersiz yapmadan bir günün geçmez. bisiklete binen nasıl düşmemek için sürekli sürmek zorundaysa koşucu da sürekli egzersiz yapmak zorundadır. bir süre sonra zaten alışkanlık haline gelir.
• divanü lugati't-türk'te yügürgen: koşucu (yürüyücü benim yorumum) anlamında açıklanıyormuş galiba. gene aynı spekülasyon, yüğürmek, spermlerin yürümesi veya yürütülmesi anlamına gelebilir.
  
  (bkz: koşak), koşma
  (bkz: seğirtgen)
  (bkz: atlet)