*

  • sözcüklerin söze dönüşememesi; sözcüklere söyleyen kişinin ve niyetinin kelimelerin gerisinde kalmasıdır. sözcüklerin, söyleyen kişinin önüne geçmesidir. sözcüklerin söze dönüşmeyip, sarf edilmesidir.

    iletişimde ve ilişkilerde yapılan yaygın hatadır. zira sözcükler kaygan zemindedirler, anlamları, anlamlandırılmaları, anlatılmak istenen ve anlaşılanlar tamamen farklı kavramlar olup aralarındaki farkın/mesafenin uçuruma dönüşmesidir.

    kimi zaman öyle kelimeler edilir, öyle kırıcı bir şekilde kullanılır ki kelimeler - kalem kilictan keskindir- bir an siz, kelimelerin tuzağına düşersiniz. o ana odaklanır, kimle konuştuğunuzu unutur, sadece kelimelere odaklanırsınız. karşınızdaki kişinin can verip söz dönüştürdüğü unuttur, karşınızdaki kişi ile olan hukununuz bir anda zamanda kaybolor gider; kelimeler bunlardan bağımsız olarak sizi incitir. ana takılıp kalmaktır; yaşanmışlıkları / paylaşımları hiçe saymaktır. tuzağa düşüp, niyetleri unutmaktır. iletişimin kesilmesi, iki taraf için de kırıcı bir sürecin başlamasıdır.

    ne zaman ki kelimelerden soyunmayı başarır, ne zaman büyük resmi görebilirsiniz, kelimelerin tuzağından kurtulursunuz.

    çok zordur, gerçek gayret ve özen gerektirir.başarılması ilişkileri ve iletişimi güçlendirir.

    (bkz: kelimelerden soyunmak)
  • kendini ifade etmek hadisesisinin bir türlü gerçeklesememesidir. kelimelerin havada asili kalmasi, yanlis anlasilma kapisinin açilmasi, karsidaki kisinin o kapidan içeri girmesi ve kapiyi çot diye adamin yüzüne kapatmasidir. sonra "ama ama ama ben öyle demek istememistim"ler baslar. sira sira açiklamalar dizilir ki, yanlistir. çünkü genellikle böyle durumlarda kas yapilirken, göz çikarilir. kisi, yagmurdan kaçarken, doluya tutulur. zamani geri almak, o kelimeleri hiç sarf etmemis olmak istenir ama çok geçtir. kosarak kaçmak, bir çözüm olabilir.

    ortada bir kadin ve bir erkek varsa, genellikle tuzaga düsen ve orada debelenip duran, hep erkektir. kadinlar tuzaga pek düsmez. düsseler de durumu öyle bir toparlar ki, sonunda yine erkek özür dilemek zorunda kalir. bunu nasil yaparlar, bilinmez... kadin milleti, erkek milletinin kelime tuzagina düsmesinden garip bir haz duyan, muhtesem canlilardir. aslinda öyle demek istemedigini adlari gibi bilirler lakin söylemezler. kirgin ve kizgin kizgin bakarlar. erkegin tuzagin içindeki çirpinmalarini sonsuz bir zevkle seyrederler. ama neyse ki, adami iyice süründürdükten sonra, affederler. "tamam, tamam. biliyorum. öyle demek istemedin aslinda!" derler. doganin dengesi böyle kurulmustur bir kere. saygi duymak lazimdir.
  • aynı kelimelerin,farklı durumlar ve farklı insanlar arasında her zaman aynı anlamlara gelmediğini,gelmeyeceğini anlamakla,; insanın, karşısındaki insanın * *kim olduğuna dikkatli bakmasıyla pekala kıyısından dönülebilecek acıtıcı durum.
hesabın var mı? giriş yap