• "korku belirli bir şeye yönelmiştir, nesneye bağlıdır. kaygı ise hep belirsizdir, herhangi bir yönetimi olan bir duygu değil, nesnesi olmayan ruhsal bir durumdur"
  • şu cümleleri kurabilme yüceliği ve cüreti gösteren kirkegaard'ın üstün kitabıdır:

    "bir kişinin geçmişe ilişkin kaygı duyduğu söylendiğinde, bu ifade söz konusu dilsel kullanım ile çelişkiye düşer. daha dikkatli bakıldığında, bunun sadece söylem biçimi olduğu, gelecek zamanın bir şekilde ortaya çıktığı görülür. kaygı duyduğumu varsaydığım geçmiş, benimle bir olanaklılık ilişkisi içinde bulunmak zorundadır. geçmişteki bir talihsizlikle ilgili kaygı taşıyorsam, bu üzerine kaygılanan şeyin geçmişte olduğunu değil, ileride, yani gelecekte yineleceğini düşünmemden kaynaklanır. geçmişteki bir cürüm nedeniyle kaygılanıyorsam, bu onu tam olarak geçmişte bırakmamış olmam, kendimi kandırarak ya da başka bir şekilde geçmişte olmuş olmasından kaçınmam yüzündendir."
  • "günah bencillik olarak tanımlanırsa insan her şeyi birbirine karıştırıp çarşafa dolanır, çünkü aslı tam tersidir: bencillik, günah ile, günahın içinde oluşur."
  • danimarkalı varoluşçu filozof soren kierkegaard'ın hz.adem''in işlediği ilk günahı temel alarak kaygı kavramını açıkladığı kitabı. kitapla ilgili yazabileceğim en genel cümle buydu. çünkü derinlemesine açıkla denilse, açıklayamayacağım bir kitap. anladığım kadarıyla yazar, kaygı kavramını insanı özgürleştiren bir araç olarak görüyor. kitap 5 bölümden oluşuyor.

    1. mevrus günahın başlangıç noktası ve bu kavramın kökenine dönerek yapılan bir açıklama olarak kaygı
    2. mevrus günagı ileriye dönük açıklayan bir kavram olarak kaygı
    3. kaygı: günah bilincinin yokluğundan doğan günahın bir sonucu olarak
    4. günahın taşıdığı kaygı ya da tekil bireyin günahının sonucu olarak kaygı
    5.inanç yolu ile gelen bir kurtarıcı olarak kaygı

    ayrıca şu cümlenin de ilginç bir tespit olduğunu düşünmekteyim: "kadın, erkekten daha çok kaygı içindedir. bu onun fiziksel güçsüzlüğünden falan değil(ele aldığımız böyle bir kaygı değildir), erkekten daha şehvani olmasından ve onun gibi özsel olarak tinsel bir niteliğe sahip olmasından kaynaklanır. kadının daha zayıf cinsiyet olması ile ilgili söylenenler, bana bir şey ifade etmiyor, çünkü böyle olsaydı erkekten daha az kaygılı olurdu. bu araştırmada kaygı her zaman özgürlük açısından değerlendirilmiştir. yaratılış kadını, tüm analojilere rağmen, erkeği baştan çıkaran olarak tasarlamıştır. biraz düşünülürse bu çok doğrudur, çünkü bu baştan çıkarma kadınsı bir baştan çıkarmadır; yılan ancak havva aracılığıyla adem'i baştan çıkarabilir. baştan çıkarmadan söz eden yaratılış dışındaki her yerde dilsel kullanım(cezbetmek, yolundan çıkarmak vb.) hep erkeğe üstünlük atfeder."
  • 2004 de yayınlanmış olduğu, kierkegaard'ın en önemli yapıtlarından biridir.
  • kierkegaard'ın dikkat çeken kitabı. ama bir başyapıt olduğu da söylenemez.
  • --- spoiler ---

    *cinsellik bilinç düzeyinde tasarlandığında hâlâ naiflikten söz etmek, düşüncesizlik, sahtekarlık, daha da kötüsü şehveti örtmek için bir kılıftır.

    *masum bir genç kız düşünün, bir adam da gözünü onun üzerine dikmiş olsun; kız kaygıya kapılacaktır. buna ek olarak belki de hiddetlenecektir ama önce kaygıya kapılacaktır. öte yandan, arzu dolu gözlerini masum bir delikanlıya dikmiş genç bir kadın düşünün, çocuğun hissedeceği şey kaygı değil, tiksintiyle karışık bir ağırbaşlılık olacaktır.

    *herkes kendisi tarafından kandırılır.

    *insan tecrübeye yaslanarak ilerleyemez, çünkü ona yaşamının hangi döneminde bu tecrübeyi edindiği sorulur.

    *güzellik, beden ile ruhun birliğidir.

    *evliliklerin birçoğu bir yabancı işin içine girmeden kirlenmiştir.

    *suç işlediği için değil, suçlu olarak görüldüğü için kaygılanan birey, bu yolla suçlu olur.

    *çocukların çoğu ne iyi, ne de kötüdür ama hayır eşliğinde iyi, şer eşliğinde kötü olurlar.

    sözlerinin geçtiği eser.
hesabın var mı? giriş yap