*

  • lakayd olun(a)mayandır aslında, kayıtsız kalın(a)mayan ö(bür)tekidir kişinin.

    fark edendir, edilendir, ettirilendir.

    farketmez* denil(e)meyendir.

    parantezin içindeki e ile, herşeyin dışında olandır.
  • insan hafızasının kişinin mantıklı veya duygusal seçiminden bağımsız olarak kayıt altına aldığı, uzun yıllar hatırlamasa da yeri geldiğinde önüne tüm canlılığı ile koyduğu kişidir kayda değer öteki. ve bu kayıt/kayıtsızlık karşılıklı olduğunda sorun yoktur da her zaman karşılıklı olmayabilir. gün gelir sizin kayda değer ötekiniz sizi hiç hatırlamayabilir. bir başkasının kayda değer ötekisi olararak da siz onu hiç hatırlamayabilirsiniz. son günlerde o kadar ilginç örnekleriyle karşılaştım ki bu zihin tombalasının düşünüyorum beyin bu seçimi neye göre yapar, kimi niçin kayda değer bulur, kimi niçin siler işin içinden çıkamadım.

    şimdi düşünelim. (hoş ben düşünmedim yaşadım.) onlu yaşların başında başlanan bir eğitim ve arkadaşlarla altı yıllık bir beraberlik. devreler kalabalık. şube sayısı çok. her sene sınıflar yeniden harmanlanıyor. sınıf geçmenin zor buna bağlı olarak sınıfta kalmanın pek bol olduğu yıllar. sınıfların yeni harmanına her yıl bir üstten kalanlar da katılıyor. bazı arkadaşlar da bir alt devreye terk ediliyor. bir hercümerç ki sormayın. altıncı yılın sonunda "kim, kiminle, nerde, nasıl..." oynamış gibi bir durum var.

    bu şartlar altında biten okul yıllarından kırk sene sonra dönüp eski arkadaşları aramaya çıkınca neler yaşanırmış kısa notlar halinde bir bakalım:

    orta okulda aynı sınıfı paylaştığm ikiz kardeşlerden biri benim kırk yıl önceki halimi fotoğraf netliği ile tarif ederken diğeri hiç hatırlamıyor. bu arada ben sınıfımızda bir ikiz olduğunu dahi unutmuşum.

    beş sene sıra arkadaşlığı yaptığım en samimi arkadaşım, adını bile anınca özlemle gözlerim dolan ortak bir arkadaşımızı hiç hafızaya kaydetmemiş. günler boyu düşündü kim olduğunu bir türlü çıkaramadı.

    bir devre dolusu öğrenciden bir çoğunun ilk olarak hatırlayıp sorduğu arkadaşın varlığından benim ancak onlar bu kadar çok üstünde durunca haberim oldu. zihnimde eski yıllardan kendisine ait en ufak bir iz yok.

    "yahu beni nasıl hatırlamazsın sınıf mümesiliydim altıncı sınıfta... konuşurken tek tekleyen çocuk bendim... yapma ya bu kadar silik miymişim? ben senin sınıfta oturduğun yeri bile hatırlıyorum..." diyen arkadaşım için ne yapabilirim? vallahi benim değil hafızamın kabahati demekle işin içinden sıyrılabilir miyim?

    gezilerdeki fotoğraflarda hep yanıbaşımda poz veren arkadaş - ki çok net hatırımda kendisi- "hımmm hiç hatırlayamadım şimdi seni. bizim guruptan diilmişsin demek ki..." dediğinde az önce kendi içine düştüğüm durumu hatırlamasam "ne gurubu yahu, bizim sınıfta gurup mu vardı?? :( " deyip telefonu kapatilirdim belki..

    kısaca yeri geldi canım n'aber diye konuşmaya başladığım kişiler bir müddet sonra anladım ki beni çıkarabilmek için hafızasını zorlamakla meşgul. benim listede adını görünce demek bu da bizdenmiş diye arayıp bulduğum bazı kişilerin de hafızasında o kadar net yer etmişim, hatta bir o kadar da özlenmişim o an karşısında olsam koşup boynuma sarılacak hüngür hüngür ağlayacak...

    zihin bu oyunları ne diye ettin bize?? kırk yıl sonra çok zor geldi vallahi ...

    buralara nerden geldik derseniz: (bkz: hayattaki küçük mutluluklar/@johanna)
  • ilk gördüğümde türkçe altyazı bombalarına örnek sandığım, altına ciddi ciddi bir şeyler yazıldığını görünce istemsizce yüzavuç yaptığım söz öbeği.
hesabın var mı? giriş yap