• güneş ikliminde yarım kalmış adamlara denir. kadınları ise yavru diye anılır her nedense.
  • hayao miyazakinin spirited away ve komsum totoro isimli animelerinde yer alan, simsiyah yusyuvarlak iki tane kocaman gözü olan karakterlerdir. ağızları burunları yoktur. bunlar aslında canlı is taneleridir nasıl bir hayal gücüyse artık.

    http://www.otakuland.cz/data/gallery/g1183.jpg
  • kurumaya yüz tutmuş demektir.
  • kirmizi ve diri kusbasi etin kavrulduktan sonra aldigi halden türetilmis bir benzetme. genelde kisa boylu, günes altinda agir is yapmaktan hem teni kararmis, hem de öne dogru kivrilmis gariban tipli kisilere yakistirilir.
  • koskoca akvaryum balıkçılığı sektörünün en çok kullanılan terimidir belki de bu kavruk.

    aynı batımda çıkan yavrulardan bazıları normal gelişme seyrinde büyüyüp serpilir, bazıları ise küçük kalır. işte o küçük kalanlara kavruk denir. bu kavruk balıklar canlı yem ya da protein ve yağ oranları yüksek diğer kaliteli yemlerle büyütülmeye çalışılır. yine sonuç alınmazsa yavruluktan çoktan çıkmış olmalarına rağmen yavru niyetine satılırlar. alan eleman da bekler ki yavrular büyüyecek de üretim yapacak.
  • ayrımcı yerine göre ırkçı bir sıfat.
  • birden kavrulmuş, buruşmuş/buruşuk, bir deri bir kemik kalmış, kötü muamelelere maruz kalıp zor olaylar yaşamış, gelişimini tamamlayamamış, kıraç toprakta ve yoğun poyraz altında birden eren buğday gibi, anlamlarına gelebilir.

    "kavruk götlü" diye özel bir kullanımı vardır, o da küçük, göz doldurmayan göte sahip erkeklere söylenir. (bkz: silbiç götlü)

    (bkz: kavurga), kavurma
    (bkz: çifte kavrulmuş)
  • bugün güzellik algılarıyla ilgili bir konuda konuşurken aklıma gelen kelime. küçükken okuduğum bir hikayede geçiyordu ilk kez orda rastlamıştım. yurdum insanı bir çocuğu anlatırken olumsuz herhangi bir çağrışım kullanılmamasına rağmen kısa boylu ve esmer olmayı kötü birşey olarak düşünmüş hikayedeki çocuk için içten içe üzülmüştüm.
    ne de olsa biz clementine.leri , candy.leri izlemiş; filmlerde önce şismanların ve gözlüklülerin hadi bilemedin siyahilerin ilk sırada öldüğüne şahit olmuş nesillerdik. *
  • beyaz tenli, kahverengi gözlü ve siyah saçlı geldiği dünyada önce zemheri kışını sonra kırkikindi yağmurlarını gördü. yazın kavurucu sıcağında gölgesine sığınacak bir söğüt, bir kavak aradı. sonbaharda yine kırkikindi... kavruldu. saçları yine siyahtı, gözleri daha kahverengi. ama beyaz teni yoktu artık. çocuk esmer bir delikanlıya dönüştü. kırkına yaklaştığında birden aklına bir kelime düştü; kavruk
  • bu sözün artık yeni bir karşılığı var. aydın sezer'den duydum sanırım, fiziksel bir gönderme değil yaptığı, belli bir davranış kalıbına karşı “kavruk anadolu çocukluğu” davranışı diyordu sanırım taşrasallık ama biraz şark kurnazlığı biraz da fırsatçılık. https://www.gazeteduvar.com.tr/…kifayetsiz-muhteris
hesabın var mı? giriş yap