• dostoyevski'nin iki büyük romanına** da karakter olmuş isim.

    birinde* katerina ivanovna marmeladov, diğerinde* katerina ivanovna verkhovtsev'dir tam ismi.
  • geçen gün bir boşanma davasının dosyasını inceliyordum. baya geçmişi olan * ıstıraplı bir dosya. darp raporları, suç duyuruları, dilekçeler, tespitler, kurumlar arası taleplerle dolu.

    baştan beri okurken tarafların söylediği sözlere bazen güldüm bazen de yaşadıkları olaylara üzüldüm. ama hiç de yabancılık çekmiyorum. sanki zaten bildiğim şeylermiş gibi yapıştım dosyaya. dostoyevski'yi okumayalı da bir 4 sene oluyor.
    inceleme sırası son duruşma zaptına geldi. kadının mahkeme salonunda yaptığı bazı davranışlar kayıt altına alınmış ''ehehe mahkemeye trip mi atıyor...'' derken söylediği bazı cümleleri okudum tak aklıma katerina ivanovna geldi. hani o yollarda çocuklarına fes ve garip kıyafetler giydirerek koşturan, soylu kimselerin önüne çıkmak isteyen, birilerini şikayet etmek isteyen, çocukları kaçtıktan sonra onların peşine düştüğünde yere kapaklanıp ağzından verem kanları çıkan...
    tabi ben de trip atma düşünceleri uçtu gitti biraz da kızdım kendime. kadın neler yaşıyor biz oturduğumuz yerden basitçe trip diye düşünüyoruz.

    tekrar andım ki, dostoyevski evrensel bir yazar ve keskin gerçekçi bir şekilde insanları betimlemiş. bizlere de sandığımızdan çok yararı olmuş.
  • "... daha ilk kez gördüğü birini allayıp pullamak, utandıracak kadar göklere çıkarmak; onda övgüye neden olacak bin bir erdem bulmak, biraz sonra da bu erdemlerin varlığına büyük bir içtenlikle ve gerçekten inanmak, ama sonra birdenbire düş kırıklığına uğrayarak, her şeye tükürmek, övüp göklere çıkardığı, neredeyse tapacak gibi olduğu adamı yerden yere çalmak onda huy halini almıştı. şakacı, neşeli, barışçıl bir yaradılışı vardı, ama aralıksız uğradığı başarısızlıklar, mutsuzluklar ve çektiği acılar yüzünden, herkesin barış ve neşe içinde yaşaması, başka bir biçimde yaşamaya cesaret edememesi için öyle taşkın bir istek duymaya başlamıştı ki, hayatta karşılaştığı küçücük bir uyumsuzluk, uğradığı küçücük bir başarısızlık onu bir anda çileden çıkarıyor, onca parlak umutlardan ve güzel düşlerden sonra, kaderine lanet okumaya, eline geçeni yerlere çalmaya, başını duvarlara vurmaya başlıyordu."
hesabın var mı? giriş yap