• fiyodor dostoyevski'nin meshur bir kitabi.
  • dostoyevskinin en etkileyci, insan psikolojisindeki ustalığıyla 19. yüzyıl rusyasını harmanladığı süper romanı. dostoyevski çoğu romanında karşılaşıldığı gibi ana karaktere kendi ruhsal durumunu yansıtmış, bizi dumurlardan dumurlara sürüklemiştir. klasik diyip geçmeyiniz, alıp okuyunuz.
    (bkz: öteki)
    (bkz: yeraltından notlar)
    (bkz: amcanın rüyası)
    (bkz: ebedi koca)
    (bkz: beyaz geceler)
    (bkz: bir yufka yürekli)
    (bkz: netoçka nezvanova)
    (bkz: ev sahibesi)
    (bkz: ezilenler)
  • vicdan'in durmaksizin sorgulandigi, yazarin okuyucunun kafasinin icine girmesi, ve eger kafamizin ici odalar, odaciklar, dolaplar ve cekmecelerden olusuyorsa, hepsini birden ayni anda harmanlamasi marifetine sahip olan klasik kitap. okursunuz, uykunuz gelir, yatarsiniz, beyin durmaz okumaya devam eder. kitap biter, aradan günler gecer beyin hala okumaktadir, fena olursunuz, üstüne baska bisiy okunamaz, her yigidin harci degil zannimca. bir de demistirki tolstoy dostoyevski icin : "onun kalemini tanri kullaniyor" ki hak vermemek elde degil.
  • suphesiz rus klasigi gibi suc ve ceza da gunumuz psikolojik drama standardini kabullenmis insana cok buyuk yenilikler getirmek sansina sahip olmamaktadir. suc ve ceza nice benzeri devrimsel ozelliklere sahip roman gibi konusu ve islenisi ile doneminin edebi akimlari arasindan siyrilip sahlanmis bir kitaptir, bu yuzdendir ki onu "buyuk beklentiler"le okuyan (charles dickens ile rus edebiyati karistirilmaz bulanti yapar) hafiften killanacak, "e nerede olacak super olaylar" diyerek sayfalari cevirecek, bittiginde "bu muymus aamina koyim" diyecektir. bu durumda bilinmesi gereken super olaytn kitabin takendisi oldugudur. bunun yani sira boylesi bir devrimci cizgiyi yakalayan bir yazarin da eseri zamansiz tabirine uyacak, bundan yillar sonra da bir hirs okuyan insanlara "ee aa bu muymus?" dedirtecektir.
  • bir suc anını , bir cinayeti kelimelere dokerek , saniye saniye yasıyormusunuz hissine kapılmanıza sebeb olan , klasik deyip gecilmemesi gereken bir basyapıt .
  • kitap okuyan herkesin ilk okudugu klasik kitaplardandır...yer yer bunalıma suruklese de okunmalıdır.
  • bas karakterin her bir "kavsak"a gelisinin bile ozel bir anlami oldugu, edebiyat konusunda uzmanlasmis biriyle okumanin ayri bir zevk verdigi dostoyevski klasigi
  • bir oturuşta 450 sayfalık romanını hiç sıkılmadan okuduğum fakat tiyatrosunda uyumamak için zor durduğum eser. oyuncular iyi fakat kitapta senaryoya göre ön planda olan "sorgulama" ağırlıklı felsefi bölümler, tiyatroda neredeyse hiç işlenmemiş.
  • vakitsizlige ragmen elimden birakamadigim ve 2 gun icinde yarisina geldigim, cok heyecanli; ama bir romandan ziyade (ayri ayri sahnelerin durmadan birbirini takip etmesi, hayvani uzun suren diyaloglar, her diyaloga gecisten evvel olayin gectigi yerin ve karakterlerin kisa bir tasviriyle yapilan giris gibi faktorlerden olacak) bir tiyatro metnini andiran, hakkinda ne dusunsem bilemeden, ama heyecanla okudugum yapit. raskolnikof'a sokagin ortasinda pis pis bakip "katil!" diyen adamdan delicesine tirsinca, kitabi kapatip televizyon izlememe sebebiyet vermis, insani icine cekince birakmayan kuvvetli eser.
  • cinayet sahnesi, raskolnikof ile mufettis herif arasindaki sorgulama sahnesi gibi sahnelerde, cok az yazarin insana hissettirebildigi, sanki arka planda heyecanli bir film muzigi caliyormuscasina nefes nefese birakan bir his ile okunan; ama "büyük resim"e bakinca, acikcasi, haddim olmadan kötü buldugum kitap.
hesabın var mı? giriş yap