*

  • bana gore mustafakemalpasa'da olan tjk'ya ait, koskocaman bir alana yayilmis, guzel guzel atlar gorebileceginiz pansiyonlu hara.
  • eskiden adı kayseri tavlası olan ve karacabey tarım işletmesine bağlı olan 2000 ya da 2001 de tjk ye devredilen elite kısrak tavlası, şu anda damızlık aygırlarda orda bulunmakta yanılmıyorsam.
  • bursa ili sinirlari icinde bulunan hara. istanbul'dan karayolu ile kiyi egeye seyahat eden herkesin genelde kullandigi yol uzerindedir. yamulmuyorsam 3-4 km boyunca karayoluna eslik eder. susurluk'a yakin olmasi nedeniyle ne zaman bu yolu kullansam "hara bitse de artik, susurluk'ta bir tost caksak be haci" düsüncesi aklimdan gecmistir hep.

    (bkz: hara)
    (bkz: karacabey)
    (bkz: susurluk tostu)
  • çocukluğumun geçtiği devlet çiftliğidir. böyle bir olay şu anda var mıdır yok mudur bilmiyorum sevgili okur ,lakin yazacağım tablo ile veya çizeceğim tablo ile alice harikalar diyarında gibi birşey ile karşılaşacaksınız.

    hara da her yer yemyeşildir. içinde hava kirliliğine dair en ufak emare yoktur. bir avuç çocuk park adını verdikleri ormanımsı bir yerde sabahtan akşama kadar kızlı erkekli -o zamanlar hormonlar off- top oynarlar. futbol demiyorum çünkü ben şehirde öğrendim topa futbol dendiğini.top oynamaktan kasıt her türlü topla oynanan oyundur. saydırmaca, alman , tek kale maç, çift kale maç, yere düşürmeden pas vermece, dokuz aylık ...aklınıza ne geliyorsa veya ne gelmiyorsa hepsini oynardık o mikasa marka topla.betimlememe alt paragraftan devam edeyim sevgili okur.

    hara da sabahları bir at arabası ile yusuf amca diye biri ekmek ve süt dağıtırdı kimse para vermezdi ona o elindeki deftere ne aldıysan yazardı ve ay sonunda babanın maaşından stopaj usulü ile kesilirdi.ben o küçücük aklımla onların bedava olduğunu sanardım. yine akşama doğru başka bir at arabası ile ismini şu anda hatırlayamadığım bi amca çöpleri toplardı. hafta sonları bir romörk ile gelen ismini hatırlayamdığım amcalar meyve sebze dağıtırlardı. onlara da para vermezdik. ama ay sonunda pederin maaşdan cart diye keserlerdi. ya heidinin çiftliği gibiydi hala aklım almıyor. sanki kurtarılmış,karantinaya alınmış bir diyardı orası.

    yerleşim yeri memur apartmanları, memur lojmanları (müstakil evler) ve işçi barakaları olarak 3 e ayrılmaktaydı.işçiler akşamları kahveye memurlar ise lokal adı verilen bir yere giderlerdi. o zamanlar henüz sınıf ayrımı hara da kalkmamıştı.memurlar daire denen bir yerde işçiler ise atölye denen başka bir yerde istihdam edilmekteydi.memur çocukları akşam ezanından sonra evine çekilirlerdi lakin işçi cocukları için gün devam ederdi saklambaç yakalambaç ebe kör ebe ıbır kıbır bir sürü oyun oynanırdı. memur cocukları lcw den işçi cocukları ise pazar kollekşın adını verdiğimiz yerden elbise alırlardı -giyinirlerdi-.memurların evleri kaloriferliydi işçiler ise sobanın keyfine varmışlardı. sobanın üstünde kış aylarında ekmek kızartıp üstüne margarin sürerek yaşamın tadını çıkarmaya çalışırlardı.(bu arada müdürün ve müdür muavininin saraylarından villalarından hiç bahsetmemişim asıl onlara çemkirmem lazımdı )- bu paragraf güzel tabloyu karalamak için yazılmadı ama içimde ukteydi ,söledim rahatladım-

    yerleşim yeri tamamen ormanın içindeydi ben o zamanlar o ağaçları oraya dikmişler sanıyordum ancak şu anda düşünce orası bir ormadı ve devlet oraya evler yapmıştı diye düzeltiyorum.yalnız çiftlik denince aklınıza böle ortalıkta dolaşan inekler falan gelmesin. burası modern tarım yapılan bir yerdi , hayvanlar yerleşim yerinden uzak bir yerde son derece modern tesislerde yetiştiriliyorlardı. yine tarım da modern tarım aletleri ile yüksek verim elde edilerek yapılıyordu. -ortalıkta tezek yoktu -türkiyenin en çok koşan atları en besili inekleri en iyi buğdayı harada yetiştirilmekteydi.
  • küçükken her yanından geçtiğimizde babamın "bak burası 5 yıldızlı at oteli" diye gösterdiği tesis. o zaman cidden çizgi filmlerdeki gibi hayvanların kullandığı jakuziler fln olduğunu düşünürüdm, pehey.
  • susurluk-karacabey otobanı arasında yer alan yolla paralel bir şekilde ortalama 5-10 kilometre uzunluğunu kaplayan at çiftliği, hayalet bölge.5000 bin dönümlük arazi üzerine kuruludur. bir bölümü türkiye jokey kulübü'ne devredilmiştir.
  • demin yanından geçtiğim hayatımda gördüğüm en güzel yerlerden biri. o kadar çok atı bir arada hiç görmemiştim. izmirden bursaya giderken sağ tarafta kalan mustafakemalpaşada bir hara
hesabın var mı? giriş yap