• anarşi ve teröre çare yöntemleri çerçevesinde 12 eylül darbesinin hemen ardından ilk defa mamak'ta, sonra sıkıyönetim komutanlıklarının zoruyla tüm cezaevlerinde yürürlüğe konmuş bir uygulamanın güzel düşünülmüş adıdır karıştır-barıştır.
    insan psikolojisini ve insanlararası ilişkilerin mantığını belli ki çözmüş bir zihnin ürünü olan bu uygulamaya göre sağ ve sol görüşlü tutuklu ve hükümlüler artık aynı koğuşlarda kalacaklar, bu şekilde birbirlerini sevmeye ve anlamaya başlayacak, esas olanın dostluk ve kardeşlik olduğunu yavaş yavaş idrak edeceklerdi.
    cezaevi idareleri tarafından günlerce süren baskı ve dayak sonucu kabul ettirildi bu sistem, ama sıkıyönetim komutanlıkları bildirilerine yansıyan bakın şu tarz satırlardı: "mamak askeri ceza ve tutukevinde bulunan yasadışı örgüt mensupları aralarındaki husumeti unutarak kardeşlik duyguları içinde birbirlerine sarılmışlar ve kendi arzularıyla koğuşlarını birleştirmişlerdir."
    ölüm ve yaralanmalarla biten büyük kavgalar da hiç eksik olmadı elbette bu uygulamayı izleyen günlerde. ama basının da konuya pozitif yaklaşımının, "barış harekatı mamak'a kardeşlik getirdi" ve benzeri haber başlıklarının etkisiyle olacak, 1987 yılına kadar değişen bir şey olmadı vaziyette, ta ki hükümlülerin yürüttükleri mücadeleyle koğuşların yeniden ayrılması taleplerini cezaevi yönetimlerine kabul ettirmelerine kadar.
    karıştır-barıştır benzeri bir taktik bir yaz kampındaki altı yaşında ve karşılıklı önyargıyla yüklü çocukları birbirlerine sevdirmede işe yarayabilir, muzaffer şerif de bunu çok uzun yıllar önce bir saha çalışmasıyla göstermiştir zaten. ama yaşını başını almış ve din gibi sarıldıkları ideolojileri yüzünden hapse düşmüş insanların karşı politik görüştekilerle bu kadar da rahat bir şekilde kaynaşamayacağını öngörmek için sosyal psikolog olmaya gerek yoktu diye düşünüyorum.
  • bundan seneler evvel bir rabitali eserde gozlemledigim mahkumlar arasina karisan super hocanin?mahmut toptas vaaziyla mayasinda bulunan islamiyeti farkederek allah allah sesleriyle cosan eski tufek komunistlerin hikayesini dinledigimde
    "karistir, baristir" dan ziyade "tak takistir, yakistir" sinyalleri almis, turk halkinin mayasinda komunizm illetinin bulunmadigina kanaat getirmistim.
  • 12 eylül hapishanelerinde uygulanan, özünde örgütlülüğü kırmayı, asimileyi, kişiliksizleştirmeyi, yılgınlığı amaçlayan politikadır..
    her iki görüşün de zulüm olarak değerlendirmesinin yanında 'başarılı olundu' demeçleri bazı hapishaneler için geçerlidir ( bkz. mamak ) mamak'a bakarsanız barışan insanları değil ( ki gerek de yoktur), yılgınlığı, teslim olmayı, inandığı değerlere arkasını dönen kişiliksizleşmiş insanları görürsünüz. 12 eylülün, 12 eylül de uygulanan tüm politikaların amacı da bu değil midir? bu yüzden bazı yerlerde bu politika gerçek amacına ulaşmıştır..
    ha bu arada farkında mısınız bu barış ne itici ne ürkütücü bir kelime?.. ve bu barış barış diyenler ne itici ne ürkütücü ne ikiyüzlüler? abd irak'a demokrasi götürmeye gitmemiş miydi? 19 aralık hapishane katliamına verilen ad 'hayata dönüş' değil miydi?.. yok, kavram kargaşası değil bu, o kadar haksızlar ve haksız olduklarının o kadar farkındalar ki, yaptıkları zulmün o kadar farkındalar ki söylemeye dilleri varmıyor..
    o değil de kenan evreni bize karıştırsanız da bi barışsak??
  • koca koca insanlara yaramaz cocuk muamelesi yapan aptalca bir uygulamadır
  • barıştırmanın dışında bir amacı da farklı görüşte olan mahkumların birbirini denetlemesini sağlamaktır.
hesabın var mı? giriş yap