• altıdan sonra tiyatronun son yılların en başarılı oyunculuk performanslarından biriyle sergilediği çok ama çok güzel bir oyun. linkini de vereyim tam olsun.

    http://www.altidansonra.com/…/kapilarindisinda.html
  • hakkaten leziz bir oyundu. gerek yorumlama gerek oyunculuk adına.
    yani kurgu zaten inanılmaz yorumlanmış, karakterin kendi içi ile konuşması eller ile tek kişiden gösterilmiş, hades ve tanrı konuşmaları dekorla müthiş uyarlanmış v.b...
    bunun dışında garip, modern ama bir o kadar da korkunç insanın aklından çıkmayacak öğeler kullanılmış.
    valla çok keyifliydi gidip görülmesi gerekiyor.
  • kapıların ne içinde ne de dışında olanlara, ama o kapıların içine girmeye çalışanlara tokat gibi gelen oyun. tabi bunda altıdan sonra tiyatro ekibinin -özellikle yiğit sertdemirin- etkisi büyük. behçet necatigil tarafından çevirilmiş olduğunu da eklemek lazım.
  • --- spoiler ---
    oyun, reji bağlamında çok güzel. orijinal! ancak benim salaklığımdan mı bilmem, estetik açıdan mı kullanıldı maskeler acaba onu bilemedim. insanları iyi, naif, deli, zorba v.b. kategorize ederken tanrı, ölüm, müdürün yaverleri, binbaşının ailesi ve köpek (zihniyet kölesi yaratık) aynı çatı altında kategorileştiriliyor mu? mantıksız olur. ya da dışavurum karakterlerin devinimlerinden yer yer etki serpiştirmek mi? aklıcı insan ve hayata yabancılaşmış insan çatışmasında'da maske mantığı anlamlaşmıyor. netice yinede çok hoş bir illüzyon. beckman'ı oynayan yiğit sertdemir yinelenen bir enerjisi vardı. aklıma genco erkal'ın "nazım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala!" performansı geldi oyunu izlerken.

    --- spoiler ---
  • (bkz: yolcu tiyatro)
  • yaydığı negatiflik üzerine ikinci perdesini izleyemediğimiz oyun.

    tabi sahne uygulamasında kullanılan 3d yöntem beni, oyunla sinema arasında bir yere sıkıştırmışken bir de sürekli yaptığı göndermeler ve didaktik mesajlar rahatsız ediciydi.

    yolcu tiyatro kadrosu genç; biraz daha pişmeli derim.
  • şu sıra kocaelide boy gösteren, yolcu tiyatronun oynadığı, nakit ve vakit kaybı yine de sanat sevicilerinin eleştiri kabul etmeyecek kadar seveceği, animasyon dekorlu tiyatro oyunumsu.*
  • gitmeye cesaret edene, gidipte birinci perde sonrası arada kaçmayıp işkenceyi tamamlayana ödül verilmesi gereken 'yolcu tiyatro' oyunu. nasıl bir özgüvense iki perde bir de ve 2 saat sürüyor.
  • izmir duvara karşı tiyatro topluluğunun "dışarıda kapının önünde" adıyla oynadığı ve çeşitli uyarlamaları da olan oyun. anladığım kadarıyla metinde ciddi değişiklikler var ve bir açıdan yakalanamayan bir bütünlük olayı var bugün izlediğim oyun hakkında eleştirilerimi elimden geldiğince derli toplu yazmaya çalışacağım. sıcağı sıcağına yazacağım için çok fazla anlatım bozukluğu ve eksiklik olacaktır, affola.

    --- spoiler ---
    oyun kravatlı bir iş adamının petrol boru hattı şirketlerine dair boktan bir konuşmasıyla başlıyor. konuşmanın boktan olması oyunculuktan değil orada oynayan karakterin olayı boktan olmak. ana karakter beckman ile nereden bağı olduğunu bilemediğimiz anlayamadığımız bir grup konuşmayı basıp adamı rehin alırlar hikaye başlar. basan grup halkın yoksul kesimidir ve kapitalizmin gazabına uğramışlardır. kendi yaşadıkları hikayeyi anlatırlarken çok sentetik duran bir ajitasyon kullanıyorlar ve kullandıkları cümleler biçimsel olarak çok vurucu cümleler. fakat daha oyun başlayalı 10 dakika olmamış biz oyuna henüz ısınamamışız o etkileşim daha tam olarak başlamamış, e haliyle eksik kalıyor hissedemiyoruz. o grubun acılarını.

    rehin aldıkları kişiyle başlar bir diyalog ve o gerizekalı kapitalist der ki: sizin fakir ve çaresiz olmanız sizin suçunuz kapitalizmde herkesin bir şansı var ve herkese açılacak bir kapı bulunur. bunun üzerine bir oyuna başlarlar ve bu kapitalist pezevenge 4 şans verirler. her şans için bir düğme. ana karakterimiz gelir atlar ismi beckmann hikayesini öğreniriz inceden, bizde bıraktığı izlenim 2. dünya savaşından çıkmış bir alman askeri. ama patron amerikalı. bu ilk boşluk. daha sonrasında hikaye gayet doğalında ilerlerken hop bir albay çıkar rahatı başlangıçta pek yerinde gözüken. yahu bu iktidar devrilmedi mi savaşı kaybetmedi mi bunlar ? ülke savaşı kaybedecek ve iktidar değişecek ve rahatı yerinde bir albay bulacağız sorumluluğumuzu atmak için. sonra hop birden tv show a geçiyoruz birden almanyadan amerikaya geçmiş gibi oluyoruz. şov dünyası, reyting çabası, hepsi bizde amerikanvari bir hava yaratıyor ve hoop birden ortadoğu hikayesi ve burka mevzusu. oysa bir önceki sahnede bu beckman -42 derece soğukta keşfe çıkıp 11 arkadaşını kaybetmemiş miydi ? ortadoğu da -42 görülen yerler vardır mutlaka ama -42 den benim tek anlayacağım şey rusyadır ama spiker girdi ortadoğudan. kafamda canlanan mekan değişip durdu bu süre içerisinde. bu da bende hissettiren bir kopukluğa sebep oldu.

    en etkilendiğim bölüm son şans ve ailesinin yaşadığı şeyler oldu. onun haricinde beckman'ın albaya tiradında tasvir ettiği rüya gerçekten harikaydı. ksilofon üzerinden ölüm tarifi gerçekten çok güzel bir sahneydi ama sahne zordu ve oyuncular bu sahnenin hakkını veremedi. sahnedekilerden bazıları arkadaşım, inşallah okumazlar :). oyunculuk eğitimi alan biri olarak söylemeliyim o rüyayı anlatmak ve o rüyayı canlandırmak gerçekten çok zor ve çok emek isteyen bir şeydi. o zor sahneyi oynadıkları için ayrıca kutlamak geliyor içimden. onun haricinde oyuncuların bir kısmı oyunu sahiplenip benimsemişken bir kısmı benimsememişti ve bunu izleyici çok rahat hissediyordu. en azından ben hissettim yanımdaki arkadaşım da aynı şeyi belirtti.
    spoiler şeysi
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap