kangren etmek

• bir olayın/ eylemin/ hadisenin/ durumun/ vs.nin çıkmaz sokağa girmesine, sonuçsuz kalarak kendi kendine zarar verir hale gelmesine neden olmak..
  
  (bilindiği gibi kangrende, vücudun belli bir bölgesine kan akışı manuel veya başka bir nedenle engelleniyor ve o kısım besinsiz-oksijensiz kalarak yok olmaya doğru yol alıyor)
  
  gerçek hayatta kangren etmek ise çeşitli yollarla yapılabilir.. örneğin (aynısını bulamadığım için) almam gereken bir siyah ayakkabıyı 6 ay sonunda satın alabilmiştim. her yeni bir model ile karşılaştığımda, bunun kenarındaki beyazlık kötü duruyor, onun bağcık kısmı uzun, öbürünün tabanı yüksek, diğeri rahat değil, üzümün çöpü var armudun sapı var derken..
  
  malum ayakkabıyı aldığımda ilkbahar ve yaz bitmiş yapraklar sararmaya başlamışlardı.. sonuç ne oldu? yine istediğim gibi olmadı. %85 oranında istediğim gibi birşey aldım. oysa ki, arama-tarama çalışmalarıma başlamamdan 2 hafta sonra %80'lik bir modeli bulmuştum, ama %100'ü hedefledim..
  sonuç ne oldu, çöpe giden 6 ay.. kızılay'da cebeci'de gezemedim, haziran'daki doğum günümde giyemedim. çayeli'nde davul gibi şişmiş ayaklarla yürürken mükemmeliyet merakıma lanet ettim..
  
  orko mode on
  evet, ilk görülen ilk karşılaşılan eşyayı almak, bir seçim yapılacağı zaman en kolay ve az sürede gerçekleşecek olanı seçme taraftarı değilim. lakin süper-harika olacak diye güzelim günleri çöpe atma niyetinde de değilim.. "mükemmel iyi'nin düşmanıdır" ama "hesaplayan adamlar"da yarınımın teminatıdır..
  
  edit: hala ana kartımı değiştiremedim. ocak şubatta bilgisayar fiyatları düşecek, daha iyi bir modeli daha uygun bir fiyata alacağım. ama asus alayım mı karar veremedim, hem biraz daha düşüneyim belki daha iyi bir model çıkar piyasaya..