kızak

• karda hızlı kaymaya yarayan araç.
• çabuk kızan kişilere edilen hitap.
• haydi herbirlikte kızalım anlamına da cekilir istenirse. yapak, edek, yiyek, kalkak diyen arkadaslar vardır icinizde yalan soylemeyin şimdi...hah o arkadaşlar aynı boyle de diyebilirler : "hah ne menem bi entry girmiş bi lavuk, suna bi ayar verek, akabinde de bi güzel kızak".
  eh daha zorlarsanız bu kelimeden tavsan, cok ısrar ederseniz kısa boyunlu zurafa bile yaparım belki.
• arabalarin simdiki kadar yaygin olmadigi 70 li yillarda yedi tepeli istanbul' da kar yagdiginda cocuklarin eglencesi olan arac.
• arabanizi park ettikten sonra oto teybinizi cekip alip evinize goturmenizi saglayan metal kilif.
• (bkz: kizakli oto teybi)
• eski devirlerde, insan tarafindan cekilen veya at, okuz gibi hayvanlara kosulan, yuk tasimaya yarayan kar tasiti. bu baglamda, olcu birimi olarak da kullanilmistir. ornek: "bir kizak gubre"
• tersanelerde geminin oluşturulduğu yer.. öncelikle bloklar meydana getirilir ve bu bloklar sırayla kızağa konularak montajı yapılmak suretiyle gemi kızakta yükselmeye başlar... geminin yapımı bittikten sonra ise bu kızaktan süzüle süzüle denize iner. ki bu an bir gemi inşaacı işin büyük bir hazdır.
• karin mesai arkadasi..
• elmadağ'da kayakçılar için çok büyük tehlike arz edebilir. özellikle kros kayağı yapanların üstüne "la la la la abla ablaaa kaçıııııl" diye bodoslama dalan kızakçılar bir kayakçının bacağını da kırabilir, karizmasını da dağıtabilir. ama yine de, "hepimiz bir zamanlar çocuktuk ve kızakla kaymaktan manyakça bir zevk alırdık" diyerek elmadağ kızakçılarına kızamıyoruz. öpüyoruz buradan.