• tam olarak şöyle yazılır; 'kültür karmaşası'.
    bazen düşüncelerin derinliklerindedir, bazen bir yazının içinde, bazen de bir msn chat penceresinde;
    biraz evel başıma geldi.
    örneğin;

    marlboroman:
    eywallah agam pai

    'eyvallah', öz türkçe, has müslümce, lakin o 'w' nereden geliyor? yoksa yabancı bir kültürün, herhangi bir affabesinden mi fırlamış acaba? devamına bakalım; 'ağam'. 'ğ' ve o demin ki 'w' yanyana pek uymuor sanırım. ama en fenası son darbede. 'pai'. pai nedir, acaba nasıl bir evrim, nasıl bir sentezdir. bye - bay - bai - pai qibi bye'ın 3. seviye geliştirilmiş has ve has anadolumun 'ağa'sı ile birleşip sıcak servis edilmiş önüme.
    kakam geldi. kötüdür bu karmaşalar yada komiktir.
  • selda bağcan 'dan gesi bağları'nı dinledikten sonra freddie mercury'den love me like there's no tomorrow' dinlemek isteyerek ve yaparak, hatta üst üste çok iyi gittiklerini düşünerek yaşadığım karmaşa sanırım. arada, grateful dead dinlerken araya ruhi su ya da zeki müren sokasım geldiği ya da serge gainsbourg dinlerken canımın fuat saka çektiği falan oluyor. değişik birşey.
  • düğün arifelerinde ayyuka çıkar.
    kızımız tektaş ile evlenme teklifi ister , ardından düğün bohçası'nın olmazsa olmazı olduğundan bahseder.
    i will always love you ile dans edilirken , ankara'nın bağları ile göbek atılmak istenir.
    düğün yapılır göbek atılır , ardından arkadaşlarla alkollü bir mekanda eğlenmeye gidileceği planlanır.
    en kötüsü bu sanırım , belde kırmızı kuşak ile gerdeğe girilir , ertesi gün roma,'ya tatile gidilir.
    bir kişi de çıkıp demez ki " aga bu nedir "
    bir kısmı romantik komedilerden öğrenilen , diğerleri çocukluktan itibaren anneden kıza geçmesi için çaba harcanılan gelenek kisvesi altındaki davranışlar , işte çiçeği burnunda gelin kızlarımız bunları öyle bir harmanlar ki , düğün sırasındaki damat ve diğer insanlarda görülen cinnet halinin asıl sebebi bu kültür karmaşasıdır.
  • şunu sesi kapatıp izlediğinizde gerçek anlamda hissedeceksiniz;

    youtu.be/lvlgmefu1pı
  • bir süredir kaygılıyım. sebebi deprem ve savaş. eminim benim gibi hisseden milyonlar vardır.
    neyse, bu ayrı bir konu.
    bu güzel pazar sabahında saat henüz 10.30’da, uykumu bir davul zurna sesi böldü. önce deprem oluyor sandım. son zamanlarda her şey böyle hissettiriyor, o yüzden bu saçma bağlantıya gülmeyin lütfen.
    yatağın sallanmadığını algıladıktan sonra ise “o zaman savaş bitti, kutlama yapılıyor” diye düşündüm. bunu da saçma bulabilirsiniz ama değil çünkü ülkenin kültüründe davul zurna ile kutlama var.
    ardından oturduğum muhitte daha önce hiç bu sesi duymadığımı düşündüm. aslında bu türdeki kutlama/eğlence tarzına da çok aşina değilim. yine de kültür bana bunu öğretmiş, yadırgamıyorum.
    kendime gelip balkona çıktım ama ses çok yakından gelmesine rağmen nereden geldiğini anlayamadım. hem sabah yürüyüşü olsun hem de merakımı doyurayım diye attım kendimi sokağa.

    sese doğru yaklaştıkça bir sokağı tamamen bloke etmiş araçlar, çalışır durumda bekleyen iki polis arabası, güzel giyimli kadın ve erkekler, üniformalı polisler, farklı yerlerde durup aynı yöne bakarak cıkcıklayan mahalleli ve sokaktaki kafelerde kahvaltı yaparken duruma bakıp kıkırdayan insanlar gördüm.
    rotamı sokağa çevirip, adımlarımı küçülterek izleme süremi arttırdım. mini beyaz elbiseli güzel bir kadın ile dövmesi giydiği gömleğin boyun kısmından taşan küpeli bir adam etraflarındaki insanlara sarılıyorlarken, polisle müzakere halindeki davul zurnacı her fırsatta enstrümanlara abanıyordu.
    eğer bu ülkenin bir vatandaşı olmasam bunlar arasında bir bağlantı kuramazdım. neyse ki buralıyım, bazen kızsam da çoğu zaman iyi ki diyorum bu duruma.
    bugün de öyle hissettim. şöyle bir çevreme baktığımda aynı toplumda yaşayan, benzer geçmişten gelen, aynı kültürden beslenen ancak spesifik bir konuda bir anda bıçak gibi kesilip ayrışan insanlardık.

    kültür gelişen, değişen, aktarılan, öğrenilebilen, uyarlanabilen, sosyalleştiren ve etkileşen bir şey. sabit değil ama kuralları da var. bu kuralları koyan da o dönemin toplumu. toplum kendi içinde çeşitlilik gösterdiği için kurallar da kişiye göre değişiyor. aynı konu bir tarafın geleneğiyken diğeri için polis çağırmalık, bir diğeri için ise gülünç bir durum oluveriyor.

    biz kültürümüzü geliştirerek değil karıştırarak oluşturmaya çalışan bir ülkeyiz. bu tarz bir törenle, gelin alma adı altında geçmişten gelen bir geleneği tipolojisi buna hiç de uygun görünmeyen insanların yapıyor olması kültür karmaşasının çok güzel bir örneği.
    eve dönerken giriş katımdaki kafedeki masalardan davul zurnaya gülen insanların önlerindeki yiyeceklere baktığımda da bunu gördüm. aynı masada menemen ve avokadolu tost var.
  • bunu benim kadar yaşayan yoktur sanırım. mis gibi.
hesabın var mı? giriş yap