• kastamonu pınarbaşı ilçesi kırsalında yaşayan, müslüm babaya tıpatıp benzerliği sayesinde birkaç kez televizyona çıkmış, bölgedeki mağaralardan bulduğu hazineler sayesinde zengin olmuş, şu anda 31. karısı ile evli olan enteresan şahsiyet..
    körali'nin evlilik felsefesi "bozulunca değiştir" şeklindedir..
    bölgeye uğrandığında durup birlikte rakı içilesi adam..
  • muslum gurses' e olan benzerligi, ince memed ayarinda gecmisi ile kastamonu yoresinin efsanelerinden biri olmus, gercekte kor olmayan 60'lik delikanli.
  • 60 yasina ragmen, henüz 1 yasina gelmemis biri oglan biri kiz seker mi seker ikiz bebeleri ve tatli diliyle bir sekilde kandirip kendisine bilmem kaçinci es yaptigi 24'lük dünya güzeli esiyle kastamonu'nun pinarbasi ilçesi'ne bagli cazibe köyü yakinlarindaki terkedilmis ilkokul binasinda yasar.

    küre daglarinin, özellikle valla kanyonunu barindiran essiz doga harikasi bölümü ile ilgar ini magarasi basta olmak üzere irili ufakli pek çok magarasini da içine alan genis bir bölgesinin fahri korucusu, rehberi, bekçisidir. vaktiyle yedi yil bu daglarda kaçak yasamis olmasi* bölgeyi çok iyi tanimasina sebep olmus, bölgede çesitli tarihi kalintilar da barindiran pek çok magarayi bizzat kendisi kesfetmistir.

    1970 model hammer cipi, yol yapiminda kullanilan kepçeli dozeri, yine 70'li yillardan kalma vosvosu, çalistigindan pek emin olamadigim patpat ama fiyakali motoru ile köyünün deli ömer'idir aslinda.

    hos sohbet, konuksever, gerçekten nev-i sahsina münhasir ancak kendi ününün sarhosluguna kapilip, kendisine pek çok sifati birden***** yakistirmis olmasi nedeniyle markalasamamis has be has bir türk karakteridir kör ali.
  • memlekette yaşayan nice kör ali'den biri de 1908 meşrutiyet işleri sirasinda fatih camii'nde halki galeyana getirmiştir bir süre. halk zaten her durumda galeyana gelmeye müsait garip bir varlik olarak boş birakmaya gelmez. gelirse böyle oluyor işte biliyorsunuz.
    neyse, 7 ekim 1908'de fatih camii'nde vaiz yerine çikarak anayasayi kabul etmediğini serbestlik, eşitlik, hürriyet gibi vaadlerin boş laftan ibaret olduğunu söylemiş ve fatih camiinde toplanan ramazan kalabaliğini peşinden sürükleyerek yildiz sarayina kadar getirmişti bu kör ali. sultan'a "bize bir çoban lazim. başinda çoban olmayan sürüler yaşayamaz!" diyen kör ali bey ve arkadaşi hersekli ismail hakki beyefendi "meyhaneler, tiyatrolar ve fotoğrafhaneler kapatilsin, şeriat istiyoruz!" diye heleyan ve galeyan yaratmişti. epey bir kalabalik da toplamişlardi vaktiyle ve 31 mart'a giderken istanbul'daki en önemli vakalardan birinin kahramani olarak gece vakti aklimiza geldi. google'a bakip "amma çok kör ali varmiş ulan" diye de düşünmeme neden olan bu şeriatçi kör ali beyefendi'nin idam mi edildiğini yoksa sadece hapse mi atildiğını ise maalesef öğrenemedim ve bu durumu da hayretle müşahade ettim.
    neyse, sonra hareket ordulari falan geldi sağı solu bastirdi, ortalik sakinleşti, abdülhamit "evlatlarim lüften kişlaniza dönün ve müsterih olun" diye açiklamalar falan yapti, sonra baska ordular geldi, sonra baska kör aliler falan.. eski zaman bunlar bozmayin moralinizi. meşrutiyetinizin de 100. yili kutlu olsun!
  • (bkz: körili)
  • kör ali kimdir? bir hafız mı, bir hoca mı? bir meczup mu, bir derviş mi, yoksa bir deli mi? bu soruların kesin cevabını vermek zordur. ama bilinen şudur: kör ali, istanbul'un büyük camilerinin, özellikle fatih ve süleymaniye camilerini çeviren medreseler çevresinin, neydüği belirsiz parazitlerinden biridir. birbirine karışmış saçları sakalları, hırpani kıyafetleri, rengi atmış sarıkları ile, nerelerde, neyle geçindikleri belli olmayan bu cinsyarı deli, yarı serseri insanlar, o zamanlar çoktu. kör ali de bunlardan biridir. hürriyet ilan olununca kör ali evvela havayı koklar. bir şeyler sezinlemeye çalışır. bir yerlere koşar, bazı kimseleri görür ve cami cami dolaşır herhalde. sonra bir gün bir öğle namazından çıkınca, cami meydanında bir musalla taşına fırlar:

    -ey ümmet-i muhammed uyanın! toplanın ey müminler! vakit, saat geldi. tecelliyat var! düşün peşime! bu sürüye bir çoban lazım. çobanımızı bulalım!

    kör ali'nin bunları söylerken coştuğu, kükrediği, ağzının köpürdüğü, salyalarının etrafa saçıldığı tahmin edilebilir. haykırışlarına devam eder. cemaat toplanır, medreseler boşalır. fatih camii avlusu, hiç durmadan dalgalanan bir sarıklılar, cübbeliler denizine döner. kör ali gittikçe coşar. ama bu adam zaten hasta, mecalsiz, hatta galiba sakattır da. çünkü daha sonra mahkemesinde tespit edilecek olan ayrıntılar, hep bunları gösterir.

    kör ali nihayet sözlerini bitirir. konuştuğu musalla taşından iner. sarıklılar dalgasını yararak kafilenin en önüne geçer, ilerler. ortalık tekbir sesleri ile çınlar. ve kafile yürür. hedef, gene yıldız sarayıdır. akan sel, padişahını görecektir. ondan, sürüsünün başına geçmesini, kafirleri ezmesini, şeriatı geri getirmesini isteyecektir. çünkü tecelliyat vardır! çoban sürünün başına geçmelidir!...

    bilinen şudur ki, bu kalabalık gittikçe artarak fatih'ten yıldız'a kadar akar. geçtiği yolları bağırışlarla, haykırışlarla çınlatır. kör ali gerçi halsiz düşer. ama kollarına girerler. nihayet yıldız sarayı kapısına dayanılır...

    abdülhamit'in başkatibi ali cevat bey, daha önce de değindiğimiz hatıratında, sahneyi özetler. bugünkü dile çevirerek bazı parçalar verelim:

    ''eylülün 24'ünde ve mübarek ramazanın on birinci çarşamba günü saat 10 sıralarında(şimdiki saata göre saat 16) efendimiz beni çağırarak:

    - birçok fatih hocaları sarayın önüne gelmişler. mutlak beni görmek istiyorlarmış. başmabeynci nuri paşa geldi, söyledi. bir de sen gör, buyurdular. sarayın kapısı önüne çıktım. arakiyesine(bir nevi külah) sarık sarmış, göğsü bağrı açık, dağınık, perişan kıyafetli, şaşı gözlü, meczup(bir nevi deli) tavırlı bir adamın koltuğuna iki kişi girmiş ve etrafında da ellerinde bayraklarla adamlar toplanmıştı. birçok halk da bunlara katılmıştı. yanlarına sokuldum. hoca ali efendi diye anılan bu adam:

    -meyhaneler kapanmalı, resim çıkartmak yasaklanmalıdır. islam kadınları sokaklara çıkartılmamalıdır, diye bağrınıyordu. ali efendinin koltuğunda bulunan kırmızı yüzlü, seyrek sakallı ve sarıklı genç bir adama, hoca efendinin ne istediğini sordum.

    -kanun-u esasi'yi istemiyoruz, dedi''

    başkatip döner. gördüklerini, duyduklarını padişaha haber verir. nuri paşa meydanda 1000 kadar sarıklıdan bahsetmişti. başatip, gerçi meydanın kalabalık olduğunu söyler. ama ona göre bu toplananların ne cins insanlar oldukları belli değildir. dışarıdaki yaygara ise artar.

    padişah mabeyn dairesine geçmeye mecbur olur. pencere açılır. kollarına girenler kör ali'yi pencerenin altına yaklaştırırlar. kör ali bağırmaya başlar:

    -padişahım! çoban isteriz çoban! çobansız sürü olmaz! şeriat emrediyor. meyhaneler kapanmalı. islam kadınları açık saçık gezmemeli. resim çıkartılmamalı. tiyatrolar kapanmalıdır!

    -korkma! tecelliyat var! evliya perde altında görünüyor, korkma...

    kör ali haykırır durur. demek tecelliyat varmış. evliyalar görünmüş perde altlarından. meyhaneler kapanır, kadınlar sokağa çıkmaz, resim çıkartılmaz ve tiyatrolar kapanırsa, kırmızı yüzlü destekçisinin ve arkasına taktığı sürünün istediği şeriat yerine gelecektir. tecelliyat ise, kutsal işaretler demektir. demek bu kutsal işaretler kör ali'ye görünmüş ve onu, bu cemaatin önüne düşürerek padişahın sarayına dayandırmıştır!

    şarkın, bütün doğu ülkelerinin tarihinde, kimbilir böyle nice kör ali hocalar, kimbilir nice defalar böyle kalabalıkların önüne düşüp, böyle şeriat istemişlerdir. ve bu ayaklanmalar kimbilir nelere malolmuştur? işte şimdi de yıldız sarayı bahçesinde, bu sahnelerden birisi daha cereyan ediyordu...

    padişah bağırılanları dinler. konuşur da:

    -icabeden emir verilir, şeriatın gerekleri yerine getirilir, müsterih olun hoca efendi...

    bu kör ali ve bazı arkadaşları, daha sonra, gene bu gibi tahrikleri yüzünden idam edileceklerdir...

    şevket süreyya aydemir, enver paşa, cilt ll, sf 113-114-115-116.
hesabın var mı? giriş yap