• norveçli yönetmen. reprise(tekrar) adlı filmi, yirmialtıncı uluslararası istanbul film festivalinde altın lale ödülü almıştır. gayet güzeldi filmi. altyazılar çalışmadı, önde bir adam habire ayağa kalkıp durdu ama olsun.
  • süper adam, nordik othör.

    bi sonraki filminin adı da smiths'e atarlı giderli louder than bombs.
  • (bkz: eskil vogt)

    "joachim trier’in reprise / tekrar ve oslo, 31 ağustos gibi birçok ödüllü filminin senaryosunda imzası bulunan norveçli yönetmen eskil vogt’un ilk uzun metrajlı filmi körlük, görme duyusunu kaybedince eve kapanan bir kadın yazarın aklını da kaybetmemek için gerçekliğe sıkı sıkı sarılma mücadelesini işleyen, gerilimli olduğu kadar mizah unsurlarını da kullanan bir dram."

    http://film.iksv.org/tr/film/2635
  • son zamanlarda çıkan en başarılı yönetmenlerden ancak 2015 yılı içerisinde vizyona girecek olan yeni filmi louder than bombs ile jesse eisenberg gibi tanınmış amerika'lı oyunculara yönelmiş, umarım sevenlerini hayal kırıklığına uğratmaz.
  • bugün, iki joachim trier filmi birden aşıladım kendime. ve müjdeler olsun ki, aşı tuttu!

    belli ki joachim trier'in yüzü geçmişe dönük ve belli ki "unutmak" ve "hatırlamak" meselelerine yakından bakmayı seviyor. bir kere varoluşunu sorgulamaya başlayan insanın bir daha kolay kolay rehabilite olamayacağını, iyileşemeyeceğini de düşünüyor sanırım. unutmak mümkün değilse, insan ne olursa olsun geçmişine bakakalıyorsa, hatırlamak için can atıyorsa, hep "o an"ları arıyorsa, ve bundan sonra da kolay kolay iyileşemiyorsa, joachim trier ile daha çok karşılaşacağız demektir. belli ki, biz aynı yöne bakmayı seviyoruz.

    bakalım, louder than bombs ile bize neler hazırlamış olacak.
  • edebiyatı sevdiği ilk iki filminden belli. yazıyla haşır neşir karakterler, hayata anlam verememeler, mutlu insanların gerizekalı olduğunu düşünenler, sürekli sürekli yaşamı sorgulayan bir tip, insanları sevememek, manik depresif ruh halleri..

    bu adam galiba ben ve birkaç arkadaşımın norveç şubesi. baya baya kankam olsun isterdim. birlikte işe girsek 2 hafta sonra kimse bizi buraya bağlayamaz der işten ayrılır yeni hayallere takılırdık herhalde. sonra orada tutunamaz kısa bir pişmanlık süreci geçirir, avare dolaşır ve yapacak yeni bir şeyler bulurduk. joachim başkan <3

    diğer trier'in amk bu arada. lars von olanın yani.
  • post-production aşamasındaki bir sonraki filmi thelma 2017'de bekleniyor, yine oslo'da.

    http://www.imdb.com/title/tt6304046/?ref_=

    edit: fragmanı: https://www.youtube.com/watch?v=0p6u1qs_zdw
  • baba oslo'ya dönmüş. heyecanlıyız.
  • uzun bir arayla cektigi ilk iki filmini sikilmadan izledigim ama genel olarak islerini sevmedigim yonetmen. ilk film reprise, yonetmenin daha genc bir doneminde cekildigi icin umutlarini kaybetmemis, ama bir yandan hayatin tum sirlarini cozmus ve simdiden sikilmaya baslamis ruh halini belli eden bir isti. filmin mizahi yonunun baskin olmasi bir artiydi. zira 'istesem edebiyatta saheserler yaratirim ama sikiliyorum, naparsin' tavrini ciddi ciddi islese bu durumu cahil ozguveniyle dahi aciklayamazdik. iyi bir kitap yazmak, 6 sene bir odaya kapanmak gibi klise fikirlere formulize edilemez nitekim. (nitekim?)

    ikinci film oslo 31. august, reprise'in havai karakterlerinin hanyayi konyayi anlamis hali gibi. artik istesem deha olurum ama useniyorum gibi ukalaliklar yok. herhangi bir is bulmak ve duzenli bir iliski tutturmak bile basli basina bir basari haline gelmis. ve kahramanimiz onu da becerememis. ancak bu beceriksizligi icin kendini suclamiyor pek. onun yerine aile kurup coluk cocuga karisan arkadaslarini ya da dizilerden felsefe cikaran edebiyat dergilerini filan kucumsuyor daha cok. yine bir basaramadigini ve basarmak icin caba dahi gostermedigi seyleri gomme durumu var. yanlis anlasilmasin, ne coluk cocuga karismayi ne de kariyer sahibi olmayi ovuyorum. sadece hicbir sey yapmayan ve yapmaya yeltenmedigi seyleri surekli hor gorerek kendini hakli cikarma durumunu sevmiyorum. cunku ortada hicbir sey yapmamayi icsellestiren bir olgunluk ya da tercih soz konusu degil. hatta kisisel bir buhran bile yok, sadece sizlanma var.

    cok uzattim. son filmini haric tutarak benim icin joachim trier sinemasi reprise'in acilisi repliginden ibaret. "gidicem buralardan yhaa" -olay norvec'te geciyor-
  • thelma ile gerçeküstü sinemaya da yatkın olduğunu gösteren, oslo'nun yakışıklı yönetmeni.
    filmlerinin içeriği için varoluş bunalımından, yapısı için de döngüden ve rüya gibi işlediği hareketli kameralardan bahsedebiliriz. özellikle oslo 31. august ve repriseen sevdiğim filmleridir. hollywood ile bağlarını güçlendirdikçe filmlerini daha az beğenmeye başladım umarım tekrar özüne döner.

    isteyene ayrıca
hesabın var mı? giriş yap