• bir per petterson romanı.
  • türkçe çevirisi metis yayınevi tarafından çıkan ve "lanet olsun zaman nehrine" olarak adlandırılan kitap. georges perec'in aynı yayınevinden çıkan şeyler adlı kitabının arkasında tanıtımını gördüğüm bu kitabı çok merak edip, bu tanıtım yazısı haricinde hiçbir bilgim olmamasına rağmen okumaya karar verdim ve çok başarılı buldum. zaten ilginç bir şekilde norveçli bir yazar olduğunu okuduktan sonra kendi kendime "oralardan güzel yazarlar çıkmalı" gibi bir yorum yaptım, tamam biraz saçmasapan bir iddiaydı belki ama kendisini çok sevdim. metis yayınevi tarafından basılan toplam 2 romanı var ve şimdi de diğerini okuyorum.

    kitaba gelirsek, karısından boşanmak üzere olan arvid'in şu anki hayatını ve öğrencilik yıllarını paralel olarak anlatan bu kitapta adında da yer alan zaman temasını fark etmek zor olmuyor. onun dışında özellikle norveç'teki siyasal olayların arkaplanda yer aldığı arvid'in gençlik hikayesi, kız arkadaşıyla olan yaşantıları ve köle gibi sürdürdüğü iş hayatı; sizi sarıp götürüyor. paralelinde ise danimarka sahillerinde arvid'in annesiyle beraber içkileri yuvarlaması arasında kayboluyorsunuz, bazen sanki arvid'in bir adım arkasında oturuyorsunuz da o sadece sizin değil, dünyadaki herkesin varlığından habersiz. l'etranger havası aldım bu kitapta ben, güzel, çok güzel.
  • per petterson'un metis yayınlarından aslı biçen çevirisi ile çıkan kitabı. boşanma arifesindeki arvid'in, geçmişine yapılan kısa kısa yolculuklar vasıtasıyla okuyucuyla bağ kuruluyor. arvid hem kişisel hayatında hem de sosyal hayatında kesin yenilgiler alan bir karakter olarak çıkıyor karşımıza. çok güzel bir başlangıca sahip olduğu ilişkinin bir zaman sonra boşanmaya varması kişisel hayatındaki yenilgidir. öte yandan gençliğini verdiği sol/sosyalist idealin, avrupa'da, yenildiği görülüyor*.
    bütün bunlardan kaçıp annesine sığınıyor. annesi de kanser hastalığı ile mücadele ediyor. hiç bir zaman ilişkileri iyi olmayan ikili, eskiden yazlarını geçirdikleri bir kasabada yanyana kalırlar. fakat gerek aralarındaki mesafeden gerekse de arvid'in kibrinden bir türlü arvid istediği yakınlaşmayı kuramaz. zaten bu iletişimi kuramama halinde de bitiyor kitap.
    son olarak kitaptan beğendiğim bir iki paragrafı da aşağıya bırakıyorum;

    --nehirden bahsedecektim, rio grande'den, ne kadar büyük olduğundan, ülkeleri, kültürleri nasıl ayırdığından, bir kıyısından diğerine, abd'den meksika'ya geçmeyi zorlaştıracak kadar büyük olduğundan, özellikle de kanun kaçağıysan filan. nehri gözümün önüne getirince geçmişte yaşadığımız sorunları düşünmek de kolaylaşıyordu; ikimiz nehrin iki kıyısında kalmış, bu geniş mesafe üzerinden birbirimize seslerimizi duyuramamıştık.
    o nehre rio grande derler değil mi? diyecektim. "büyük, kocaman, devasa manasına gelir." sonra da ekleyecektim: "sana güzel bir haberim var anne, nehir kurudu.bu hiç beklenmedik bir şey, bütün uzmanları hayrete düşüren bir şey ama bütün sonbahar, bütün yaz, bütün ilkbahar yağmur yağmadığından nehir artık ip gibi akıyor ve üzerinden geçmek kolaylaştı," deyip gülecektim. "yani bizim için çok geç değil, nehri geçmeye çalışabilir, ortada buluşabiliriz, belki biraz ayaklarımız ıslanır ama olsun." bunları söylemek niyetindeydim ve iki a4 kağıdına da buları yazmıştım. (syf/108)

    --annem dizlerinin üzerindeydi bu sefer. tuhaf görünüyordu.
    bir- iki dakika durup kalkacak mı diye bekledim ama kalkmadı. geriye emekleyip tepeye dayandım ve gözlerimi sıkıca yumarak konsantre olmaya çalıştım. çok önemli, çok özel bir şey arıyordum ama ne kadar çabalarsam çabalayayım bulamadım. kurumuş sahil otlarından bir tutam koparıp ağzıma attım ve çiğnemeye başladım. serttiler, dilimi kestiler ama biraz daha aldım, bir avuç dolusu ağzıma attım ve annemin ayağa kalkıp bana gelmesini beklerken çiğnedim, çiğnedim. (syf/177)
  • ağır ilerleyen lakin sıkılmadan bir sonraki sahneye merak uyandıran bir film edasında kitap. arvid'in annesinden annesinin ölen abisinden kopamayışı, geçmişe yapılan sorgulayıcı yolculuklar ve bol miktarda norveç sokakları.
    ciddi takip isteyen bir kitap.

    "lanet olsun zaman nehrine otuz iki yıl geçmiş bile"
  • arvid'in hikayesi, acaba gerçekten kendi anlattığı gibi mi (şanssız ve yanlış anlaşılmış) yoksa annesinin sandığı gibi mi (hala çocuk ve olgunlaşamamış); karar veremiyorsunuz. çünkü arvid kendi hakkında da pek emin değil. tam da bu belirsizliğiyle çok iyi kitap.
hesabın var mı? giriş yap