• (bkz: a rebours)
  • (bkz: dandy)
  • kaderinde hep güzeli aradı. insanlık tarihinin en önemli estetlerinden, huysmans'ın tersine'sinin başkişisi. estetik üzerine derin arayışları ve mücadeleleriyle okuru kendisine hayran bırakan muhteşem insan. uzun boylu, ince ve zariftir ki bir estete en fazla yakışan özelliktir bu. asil soyunun son temsilcisi ve tek hayatta kalanıdır; çünkü akraba evliliği sebebiyle esseintes'lerin soyu tükenmiştir. doğa ve toplumla ilgili her şeyden yoğun bir bıkkınlık duyduğu için kendisini aylarca evine kapatır, gustave moreau'yu çok sever, virgil'den nefret eder. yapaylığı her şeyin üstünde tutar ve her gün çoğalan milyonlarca takıntısı vardır. sahip olduğu her şey ona özeldir ve kendi göz zevki için dağları delmeye hazırdır.

    --- spoiler ---
    ama maalesef romanın sonunda hastalığı ağırlaşınca hayatta kalabilmek uğruna mutsuzluğu, yani penceresinin ardını ve toplum yaşamını seçmek zorunda kaldığını görür, üzülürüz.
    --- spoiler ---
  • altın kaplı kabuğunun üstünde envai çeşit mücevherden yapılmış bir japon çiçeği buketi taşıyan bir kaplumbağanın ipek iran halılarının üstünde gezinişini seyrederek altın kaplama gümüş takımlarla üstüne tereyağı sürdüğü kızarmış ekmeğini çin işi yumurta kabuğu porselen fincanındaki uzak doğu çayına daldıran, neden sonra kaplumbağanın ölmüş olduğunu fark eden, sefa pezevengi mizantropik estet.
  • huysmans'ın a rebours romanında yarattığı, gerçekliği yapaylıkta arayan ilginç karakter. öyle ki, mesela yatak odasını, günahlarından arınmak için manastıra kapanan çilekeş bi' keşişin basit odası gibi dizayn etmiş fakat bunu yaparken bu sade, yoksul görünümü (gerçekliği) yakalayabilmek için bu ''dekor''a inanılmaz para ve emek harcamıştır. gerekli eşyalar, malzemeler, kokular , renk tonları ve ışık oyunlarıyla içinde bulunmayı istediği her türlü mekanı/ortamı yaratabileceğini ve bunun, yarattığı neyse onun gerçeğinden farkı olmayacağını düşünen bi' karakterdir. tüm bunları neden yaptığına gelince, benim anladığım kadarıyla, bu yarattığı mekanların ya da diyelim ki burayı yaratmak için kullandığı bi' kokunun; anılarını, bu anıların tetiklediği birtakım izdüşümlerini düşünsel olarak takip ederek yaşadıklarını, o yaşadıklarının onda bıraktıklarını tekrar tekrar evirip çevirmek istemesi ya da belki de bilincinin serbest akışıyla o ana dair ıskaladıklarını bu yapay mekan aracılığıyla yakalamak istemesidir. bunun altında da karakterin insanlara duyduğu tiksinti ve genel olarak yaşama karşı hissettiği karamsar bi' beklentisizlik ( des esseintes'in favori filozofu schopenhauer'dır ) nedeniyle yeni yaşam deneyimlerine kendisini büyük ölçüde kapatması yatmaktadır.

    des esseintes karakteri ve dolayısıyla da a rebours, o dönemler (19. yüzyılın son çeyreği) emile zola'nın başını çektiği ve huysmans'ın da içinde bulunduğu (medan akşamları diye de adlandırılan bu gruptan) doğalcılık/gerçekçilik akımından kopuşunun belgesi niteliğindedir. bu bakımdan romandaki des esseintes'in yapaylık-gerçeklik arasında kurduğu garip ilişki bu kopuşla birlikte değerlendirilmelidir.

    ayrıca kitapta oldukça ayrıntılı olarak betimlenen ve latince adları ile geçen çiçeklere ,unutacağımı bile bile, *tek tek bulup, baktım. neredeyse son çiçeğe gelince karşıma bu çıktı. merak edenler için kitapta geçen tüm çiçekler görüntüsü ile sıralanmış.

    https://www.slideshare.net/…/des-esseintess-flowers
hesabın var mı? giriş yap