jd

• (bkz: j d salinger)
• (bkz: jacques demolay)
• jerome david
• (bkz: john doggett)
• ba$ina gelenleri du$unmemek, uzulmemek, aglamamak icin aklimi nerelere verecegimi bilemedigim bir tanecik oglum.
  kimilerinin "bak, filancanin oglu/kizi da kanser; ya ailenden birine olsaydi daha mi iyiydi" gibisinden kaderci ve manasiz teselli cumlelerinden nefret ettiren oglum.
  yanagindaki ceviz kadar yumrunun uzerine yatamadigi icin arka kofteleri ile yerleri tepen, bana "acaba bu kadar cok sevdin de ondan mi boyle olecek bu hayvan" diye du$undurten oglum...
  pis kokusunu, capaklarini, sumuklerini, e$$ek kulaklarini bile icim titreyerek seviyorum ben onun. eskiden "kolum uyu$tu, kalk" diye rahatini bozdugum kafacigini artik iman tahtama yasladiginda, "beraber ne kadar zamanimiz kaldi" diye du$unmeden duramadigim kopegim.
  benim kadar ya$asin istiyorum; benden once gitmesin istiyorum...
• sevdiğim bir script font
• her akşam yatarken benimle gelirdi uyumaya jd.
  ama yatağa kendi başına çıkmaz, totosundanyukarı itilmeyi beklerdi. zaten yaşlanıp istese de çıkamaz hale gelmesinde benim bu tembelliğe teşvikimin de payı vardı kesin; ama biz ikimiz de miskin, obur ve bencildik, dolayısıyla konuşmadan pek de güzel anlaşıyorduk. o ön ayaklarını yatağa koyup sırasına abanıp uyuklayan okul çocuğu pozunu aldığında, ben de evvela üşendiğim için "kaldır kıçını da kendin çık" bakışımla bakar, sonra çıkarttığı havlama müsveddesi sese (bou!) teslim olur, beyzademi yanıma yatağa alırdım.
  
  artık yok.
  ama her gece uykuya dalmadan evvel, sağır olduğu için yatağa gittiğimi geç farkeden ihtiyar köpeğimin ön ayaklarının şiltede yarattığı hafif sarsılmayı hatırlıyorum ve içimde birşeyler kopuyor. zaman geçtikçe azalacak sanmıştım ama onu özlemeden bir tek gün geçmiyor; ayakkabıları kaçırıp saklamasını, yemek çalmasını, bana kızdığında yere uzanarak arka patilerini arkaya uzatıp havayı tepmesini, patilerinin altındaki o fışkırmış otlar benzeri sarı tüylerini, kokmuş kulacıklarını, sümüklü burnunu ve sağ yanında siyah bir ben olan pembe dilini çok özlüyorum.
  artık onu sımsıkı göğsüme bastıramayacak olmak beni çok kırıyor.
  
  bir yandan da, belki artık etleri kopartılmayacak, yumuşacık derisine onlarca dikiş atılmayacak, narkoza teslim olurken "neettiniz yine bana" bakışıyla bakmayacak olduğu için üzülmemem lazım diyorum. o ufacık kafasının ölürken avucumda yavaşça gevşemesinin verdiği hissi, artık kendisi gibi değil de kanser gibi kokan bedeninin ilaca teslim olup masaya yayılmasını, o'nu o odaya doktoru "artık alalım mı" der demez, düşünememek için götürüp koymamı, 12 yıllık ömründe onlarca kere ameliyata hazırlandığı masada o'na ölümü getirdiğimizi, ve damarlarına o şey yayılırken şuursuzca gözlerimin içine bir bakıvermesini nasıl unutayım bilmiyorum, oğlumu geri istiyorum, kokusunu ve sıcaklığını da istiyorum.
• sokakta aylaklik yaptigimiz gunlerden birinde cikageldi jd, miniminacik teeny weeny bisiydi. sokaklara ve caddeye cikmak icin asilmasi gereken sayisiz basamaktan poposu bir tarafta basi bir tarafta yanpirik kosarak ama buna ragmen sanki yalcin daglari asiyomuscasina bir dikkatle inip cikardi, sanki bizim tempomuza uymak daha ilk gunden onun icin cok onemliymiscesine. bunaltici sicak yaz gunlerde levent'e dogru yaptigimiz yuruyuslerde bu tempoyu bozmazdik hicbirimiz, onun yoruldugunu ancak veterinerin soguk tas zeminine kurbaga gibi bacaklarini govdesinden ayirip yere yapistirip yatmasindan anlardik. onu kopek diye otobuse almayan otobus soforlerine onun bi insandan ne kadar daha ustun bir yaratik oldugu bikmadan anlatmaya calistik, bazen gizlice annesinin cantasinda yolculuk yapti, bazen de sofore kufuru basip yurumeye karar verdik. buzparmaklarimizi aa ne igrenc diye bakan insanlarin bakislarina kahkahalarla gulerek hep onunla paylastik. yillar sonra ben uzaklardan kucuk koftenin resimlerde buyumesini seyrettim, her cocker spaniel gordugumde onu dusundum.
  
  kopekleri, ondan once sadece uzaktan seven teyzesi artik yine eski aliskanligina geri dondu cunku baska hicbir koftenin bu kofteye benzeyemeyecegini biliyor...iyi ki vardin jd.
• (bkz: jonathan davis)
• (bkz: turk and jaydee and jd)