*

  • daha çok japon emlak balonu olarak da bilinen dünya ekonomik balonlar tarihinde önemli yere sahip olan ekonomik olaydır.

    1990 yılında zirve yapan japon emlak fiyatları ve nikkei endeksi, gereksiz şişen fiyatları kontrol etmek isteyen japon merkez bankasının faiz artırımı ve kredileri kesmesiyle çakılmıştır. tabii bunda plaza anlaşması'nın da büyük payı var.

    1990'da tokyo'daki emlak fiyatları o kadar yükselmiş ki, teoride sadece tokyo'daki emlakları satarak abd'deki tüm gayrimenkulleri alabiliyordunuz. japonya'daki gmenkul değerleri toplamı 20 trilyon dolar ediyordu. bu da tüm dünya borsalarının toplamının 2 katı ediyor. sadece kraliyet sarayı ve çevresini satarak tüm kaliforniya'yı alabiliyordunuz.

    ayrıca emlak balonunun bütün finansal sisteme sıçramasının bir sebebi de kurumların elinde yüklü menkul ve gmenkul tutmalarıdır. emlak fiyatları düşerken, ellerindeki emlakların değeri düşen şirketlerin özvarlıkları da değer kaybetmiş bu bir sarmal gibi tekrarlanmıştır.
  • asset backed securities diğer bir deyişle vıdımık sayesinde haddinden fazla büyüyen banka aktifleri sebebiyledir. o dönemde japon bankaları dünyanın büyük bankaları sıralamasında kafadaydı sebebi de bu.
  • ülkemizde de buna benzer bir durum var diye düşünüyorum.

    ev sahiplerinin aldığı konut (ve müteahhitlerin aldığı inşaat) kredileri coşmuş ülkemizde, bu krediler ödenemezse bankaların elinde nur topu gibi binlerce (hatta milyonlarca) konut olacaktır. kredisi ödenemediği için, türk telekomünikasyon a.ş.'nin şu an için sahibi konumuna gelmiş bankaları düşünelim. (bkz: 5 temmuz 2018 türk telekom'un bankalara devri)

    elinde binlerce "şişik fiyatlı" konut bulunan bankaların da değerinin düşmesi riski oluşur. bankaların varlıklarının değeri düşerse, finans sistemi çökme tehlikesi geçirir, bu da 2001 krizini bize mumla aratır.

    bankalar ne yapacak? ya bu konutları "normal fiyata" vatandaşa satacak, ya da risklerin üzerine oturup önümüzdeki 20 (belki 30) sene emlakçılık yapacaklar.
hesabın var mı? giriş yap