• kendisi ayrıca odtü de müzik tarihi dersi de vermektedir. bu ders nonteknik seçmeli olarak sayıldığı için birçok insan hocasına, dersin konusuna hiç bakmadan sırf iyi not düşsün diye kapısına yığılmaktadır. halbuki kendisi de ders de bundan çok daha fazlasını hak etmektedir. zaten kendisi de ilk günden, dersin seçmelerinde "sizin çoğunuzun ne niyetle bu dersi seçtiğinizi biliyorum ama olsun bazen en iyi ilişkiler tesadüfle başlar o yüzden hepiniz derse gelebilirsiniz" demiş hatta kimse açıkta kalmasın diye 6 saat ard arda ders vermeyi göze alıp bir section daha açmıştır. saygı duyulması gereken bir insandır, umarım derse gelen ikiyüz küsür kişi de bu durumun biraz olsun farkına varır, sonuçta herşey ortalama değil. ayrıca dersinde baraka isimli muhteşem bir film izletmiştir.
  • hem basarili bir muzisyen hem cok iyi,alcakgonullu bir insan. muzigi sevdirmek icin gosterdigi caba takdire sayan ..
  • her pazar saat 23:00'te radyo odtü'de (fm 103.1) "müziğin sırrı" isimli programda karşımıza çıkıyor. (viyolanın tınısını andıran, soluk bir sesi var.)
  • başkent üniversitesi devlet konservatuvarında sahne sanatları bölüm başkanı olan, aynı zamanda orkestra akademik başkent in sanat yönetmenliğini yapan araştırmacı akademisyen.
  • kendisini sanatçı olarak tanımlamıştı daha ilk dersinde. lafımız yok doğrudur, ilk cümlelerinden biri de amacım sizlere mozart ile gülben ergen'in vivaldi ile mahsun kırmızıgül'ün farkını hissettirebilmekti. gayet sıradan içi boş cümlelerle geçen derslerden sonra final sınavı yapıldı, sorduğu sorulardan biri şuydu; "mozart ne zaman doğmuştur?" demek gülben ergenle mozart'ın farkını hissettirecektin hocam öyle mi? bu soruyu yanıtladıktan sonra klasik müzik doktoram için hiçbir engel kalmadı.
  • kosmos'a kafasını takmış şahsiyet.o kadar ki her konuşmasında illa ki bir iki kez kosmos'a değinmeden geçemez.sanki askerlik arkadaşı.
  • bu adamdan ders alıyordum, öyle bir izlenim bırakmıştı ki, o kadar elit, o kadar karizmatikti ki. sesi, kıyafetleri içtiği puroya kadar çok yükseklerdeydi. sonra tuvalete girdim, yalnızdı tuvalette, bizim tuvalete girdiğimizi görünce durmadı, çıktı ordan. onun sıçtığını tahayyül etmemizi istemedi sanırım. böyle bir insan sıçamazdı. iyi de oldu şimdi sıçsa gözümden düşerdi, ses falan çıkartsa mesela, neyse.

    ama verdiği müzik tarihi dersi 10 yıllık odtü hayatımda bana en çok şey katan dersti. müzik tarihini anlatırken aslında avrupa'nın tarihini anlatıyordu. halkın düşünce tarzından, umutlarından, umutsuzluklarından dem vuruyordu bunun müziğe yansımalarını gözler önüne seriyor ve şaşırtıyordu. sepet gibi klasik müzik dinlememek gerektiğini gösteriyordu. öyle ki, avrupa'nın içinde bulunduğu psikolojinin müziğe olan etkilerini anlatırken, bu etkinin mimariye de yansıdığını gösteriyor, doğuda güçlenen bir osmanlı'nın bile aslında bu müzikten hissedilebileceğini gösteriyordu.

    romantizmden bahsederken avrupa'nın düello ve anadolu'nun pusu kültüründen dem vuruyordu. sonra pop müziğe inceden dokunduruyor, belli kurallara uyarak yapılan müziğin herkesin hoşuna gidip hit olacağını söylüyor, çaktırmadan çelik'ten serdar ortaç'tan bahsediyordu o zaman soner sarıkabadayı yok tabi. bununla kalmayıp, yarım saatte türkiye'yi sallayacak bir parça yapabileceğinden falan bahsediyordu. hadi lan ordan dediğimizde kapak olsun diye şu anektodu aktardı bize:

    suavi albümünü hazırlıyor ve bir hit parça yap bana deyip lütfi'nin yanına geliyor. lütfi abi ben o işlere girmem biliyosun deyip kibarca reddediyor. suavinin ısrarı meyvesini veriyor ve lütfi deney tadında bir hit parça yapıyor türk insanının sevip dinleyeceğini garanti ederek. bunu yaparken de isminin albümde geçmemesini istiyor. ama suavi onun ismine albümde yer veriyor. bu parça da hepinizin tahmin ettiği gibi tükenme isimli albümün adı da olan parçadır.

    radyo odtü'de pazar geceler 23:00'da yayınlanan müziğin sırrı isimli programa rastladım da böyle doldum şimdi ben de. benim bildiğim iki tane de kitabı var. klasik müziğe ilgi duyanlar için kılavuz kitap ve müziğin sırrı.
  • odtü'de verdiği müzik tarihi dersi aslında müziğin tarihinden çok daha fazlasıdır. sanata aşık bir insandır kendisi ve sanatla ilgili her şeyi anlatır derslerde. beethoven'dan girer mozart'tan çıkar, mimar sinan'dan bahsederken dede efendi'ye geçer, da vinci'nin altın oranını anlatıktan sonra ilkel insanlardaki sanat anlayışına naif bir geçiş yapar. bütün bunları o kadar ustalıkla yapar ki, neden daldan dala atlıyor bu adam diye şaşırmazsınız. beethoven'ın 9. senfonisi üzerine 2 ders konuşabilir ve bu sizi hiç sıkmaz. filmler izlersiniz derslerde ve arada filmi durdurarak yaptığı yorumlarla çok farklı bir gözle bakarsınız filme. bunlara rağmen insanlar, çoğunlukla mühendisler tabi ki, genelde müzik tarihi dersini aa garanti diye alıp kendisine haksızlık ederler. buna rağmen bu dersi almayan veya sadece not için alan bir odtülü çok şey kaçırır diyebilirim rahatlıkla.
  • serbest çağrışım :
    (bkz: profiterol)

    çok hızlı gördüm başlığı,sonra hızlıcana okudum.sonra bir baktım,profiterol.
hesabın var mı? giriş yap