• başrollerinde antonio banderas ve emma thompson un olduğu 2004 yapımı film. arjantin de geçmektedir öykü ve dönem itibariyle* politik yönleri olup, ilginç bir şekilde mistik bir havaya da sahip gibi durmaktadır. ikisi bir arada nasıl olur artık bilmemekle birlikte, merakla bekliyoruz..
  • 11 haziran 2004 tarihinde vizyona giren,abd,ispanya ve arjantin ortak yapımı, yönetmenligini portekiz dogumlu christopher hampton'ın yaptıgı, basrollerinde antonio banderas ve emma thompson ın oldugu, güc ve sabır sozcuklerine yeni bir anlam kazandırdıgını dusundugum, beni etkilemeyi basaran film.
  • türkçe'ye kayıp hayatlar ismiyle çevrilmiş filmdir ve şahsi kanaatimce bu isim orijinalinden daha iyidir. filmde arjantin'deki askeri darbe sonrası kaybolmaya başlayan insanlar ve yakınlarının içinde bulundukları durum carlos rueda'nın sahip olduğu fizik üstü bir yetenek ile anlatılmaya çalışılmış. on binlerce kişinin kaybolup geri dönmediğini, bunların her birisinin istisnasız olarak işkenceye maruz kaldığını ve hatta tecavüze uğradığını, geride kalanların çektiği acıları anlatıyor film. fakat nedense duygu yeterince verilememiş gibi geldi bana. schindler'in listesi ve hayat güzeldir gibi filmlerden sonra bu filmde de aynı şekilde etkileneceğimi sanarken son sahnede verilen istatistikler dışında tüylerimi ürperten pek bir şey olmadı. ben mi çok duygusuzlaştım acaba...
  • 70li yillarda esen ugursuz kasirgalarin yok ettigi insanlarin hikayesi. (bkz: nunca mas)
  • "bize geçmişimizi unutturmaya çalışıyorlar. bu yaşadıklarınızı bir daha yaşamayacaksınız, geçti , bitti, unutun diyorlar. unutmayacağız. unutmak yok saymak demektir. unutursak gerçekten kaybolur o zaman sevdiklerimiz. gerçekten ölürler. unutmayacağız. geçmişimize, tarihimize, sevdiklerimize sahip çıkacağız."
  • sonundaki istatistiki verilerde turkiye nin de adının geçtiği film.

    politik, siyasi temalı bir film olmasına rağmen carlos rolündeki, eşi ve karısı kaçırılan antonio banderas ın sözümona psişik güçlerini kullanarak, eşinin ayakkabısına, arkadaşının eline dokunup transa geçmesi ve nerede olduklarına odaklanması izleyenlere bir ciddiyetsizlik hissi veriyor. aslen çok ciddi bir rakam olan arjandinde ki 30 00 kişinin kaybolması gibi bir konunun durugörü gibi, yanında komik kalan bir kişi yeteneğiyle işlenmesi filmin hikayesine kesinlikle gölge düşürüyor. kaybolanların anısına ayıp edilmiş diyorum.
  • bu kadar büyük trajediler bu kadar kabiliyetsizce filme alınabilirdi. ne kadar kötü bir film yapmışlar, yazık.
  • bence iyi ve herkesin izlemesi gereken bir film.

    filmin içerisindeki küçük fantastiklik, sanki izleyiciyi sürüklemesi için samimiyetsiz bir hollywood dokunuşu gibi algılanıp, eleştiri de alacaklardır kimi izeyenlerden ve şahsen ben de normalde fantastik öğelere pek sıcak bakmam sinemada ama yine de bu filmi beğendim. bu konunun anlatılabilecek çeşitli yolları vardı. bir belgesel veya konuyla ilgili bilgiler veren bir bildiri okur gibi, estetik barındırmayıp ajit-prop bir dille insanlarda konuya ilişkin daha çok duygular üzerinden bilinçlenme etkisi yaratmak isteyen bir film de olabilirdi ama öyle anlatılmamış, değişik bir anlatım diliyle anlatılmış. ve gerçekçilikten uzaklaştırıyormuş gibi gözüken fantastik öğelere rağmen, o lanet olası yaralıyıcı gerçeği tüm çıplaklığıyla, tüm rahatsız ediciliğiyle o görünmez olanı; popüler kültürün kör gözleri tarafından görülmeyen o cumartesi anneleri'ni son derece başarılı bir şekilde göstermiş, bununla bile kalmayıp o empatiyi bile konuyla ilgili okunabilecek bir bildiriden çok daha başarılı bir şekilde kurdurabilmiş. zaten devrimci bir sanatın anlatımının, devrimci bir bildirinin anlatımından üstünlüğünün de bu olması gerekir.
  • ülkemizin goebbels'inin ağız ishali olarak geçirdiği günlerin birinde, size bu filmi tavsiye edebilirim: http://www.beyazperde.com/…-49073/fragman-19518598/

    (bkz: cumartesi anneleri)
hesabın var mı? giriş yap