illumination theory

• (bkz: eren başbuğ)
• böyle nasıl diyim, potpori gibin, yamalı bi eser olmuş. tamam key changeler filan alakalı ama aralarında çok boşluk ve tarz değişikliği var. erenciğimin partı ilk kısımdan bağımsız takılan, standalone bi şey kalmış, sonu da uzatalım abiler kafasına bağlamışlar hafif.
  
  iyidir ama, playlistte çıksa geçiştirmem.
• aşmış bir şarkı, dream theater yine yapmış yapacağını ve efsanevi, mucizevi bir resital ortaya koymuş. 10 üzerinden 20lik şarkı.
• şarkıda en az yer kaplayan james labrie olmasına rağmen 22 dakikalık şarkının starıdır.
• dream theater albümünün zirvedeki parçası. nasıl becerdiysem, 01:35'de başlayan harika rifften bir adet fatal tragedy, bir adet strange deja vu tadı almış bulundum.
• dream theater'ın son yıllarda yaptığı en bir "dream theater" şarkı.
• james labrie'nin gerçekten harika bir vokal performansı sergilediği şarkı. konserlerde de böyle devam etmesi dileğiyle. her gün dinledikçe yeni bir şeyi de keşfedilen, gerçekten aşmış bir şarkı. eren başbuğ'nun ortadaki orkestral kısmı ve sonraki dream theater şovu da büyüleyici. tıpkı the count of tuscany'de ilk dakikalardan sonra rudess'ın continuum ile girişi ve şarkının akustik gitar ve onla beraber zirveye uçuşu gibi. ikisi de zaten çok sevdiğim dream theater şarkılarıdır. bu adamların her şarkısı güzel de bu epiklerin yeri ayrı be, uzun falan ama dinlerken dream theater diye bir din kurup adamlara tapasın geliyor, öyle müzik yapıyorlar. illumination theory'de böyle bir şarkı işte.
• [ı. paradoxe de la lumière noire]
  
  [ınstrumental]
  
  [ıı. live, die, kill]
  
  consider this question
  look deep inside
  deliver a true confession
  what are you willing to live for
  
  consider this question
  open your eyes
  examine your own reflection
  what are you willing to die for
  
  when your back's against the wall
  and your time's uncertain
  
  consider this question
  no standing by
  when flesh and blood are threatened
  what are you willing to kill for
  
  we seek
  to understand
  we cry
  with head in hand
  
  the bridges we build to connect
  the distance that makes us forget
  hate dividing us
  love reminding us of our shared humanity
  
  hope can be a shadow fleeting
  ı would rather die believing
  chancing it all in a final act of faith
  
  we seek
  to understand
  we cry
  with head in hand
  
  a story that needs to be told
  an answer that begs to found
  the beauty we wish to behold
  ıs never too far away
  
  [ııı. the embracing circle]
  
  [ınstrumental]
  
  [ıv. the pursuit of truth]
  
  mothers for their children
  husbands for their wives
  martyrs for the kingdom
  fighting for your life
  
  a soldier for his country
  a junkie for the high
  teachers for their students
  vengeance for a crime
  
  rebels for their freedom
  a tyrant for the praise
  cowards for salvation
  money, love, and fame
  
  noble and brave
  lay down our lives for the cause
  death over shame
  grace before glory
  
  [v. surrender, trust & passion]
  
  to really feel the joy in life
  you must suffer through the pain
  when you surrender to the light
  you can face the darkest days
  
  ıf you open up your eyes
  and you put your trust in love
  on those cold and endless nights
  you will never be alone
  
  passion glows within your heart
  like a furnace burning bright
  until you struggle through the dark
  you'll never know that you're alive
• simsiyah, kasvetli ve yağmurlu bir havanın ardından güneşin açması, bulutların kaybolup, maviliğin belirmesi kadar özel ve içinde birçok tadı barındıran dream theater şarkısı
• ağlattı.