• kabul etmek, inanmak.
  • (bkz: ikna)
  • "tatmin olmak" ile yakindan iliskili bir durum/kavram/falan.

    bonus;
    (bkz: bu cevap sizin icin tatmin edici oldu mu)
    (bkz: hayir ben henüz ikna olmadim)
  • şapşallık, arınma, şaşırma, sevinç, hüzün vb. hepsini bir arada yaşatır.

    defalarca yaşadığın herkesin kendi doğrusundan vazgeçmediği gerçeğinin duvara toslama anı bu. hayatın boyunca birileriyle bir şeyleri tartışmış, münazara etmiş ve en fazla "haklısın abi, ben de aynı şeyi diyorum zaten" kavşağına gelebilmişsindir, ki o da yakın dostunla ya da içki masasında olur.

    ancak öyle bir an gelir ki hayatında, senelerdir doğruluğuna inandığın bir olgu tepetaklak olur. başta sayılan bütün duygular peşpeşe yaşanır bir iki saniyede. iyidir, hoştur.

    yine de, seninle aynı tarafta duran birisi daha varsa, şu beyhude laf edilir: ben ikna oldum sen?
  • (bkz: kani olmak)

    ardıl bir eylem gerçekleşinceye kadar kesinleşmemiş durumdur. belirsizdir. insan kendisi dışında - hatta bazen kendisi de dahil- ikna olunduğunda emin olamaz, ta ki ardıl bir eylem görünceye kadar.

    bir kaç gün önce as good as it gets filimini izliyordum.

    --- spoiler ---

    filmin bir bölümünde kadın karakter içini kemiren birşey yüzünden gece yatağından uyandı. mutfağa gitti su içti. sonrasında ise üzerine hiçbirşey almadan dışarı çıktı ve şehrin diğer ucuna gitti ve erkek karakterin kapısını çaldı. ne söyleyeceğini bilmeden, öylece oradaydı.

    --- spoiler ---

    bence kadın yatağından su içmek için kalkmadı olay şudur:

    karar vermeden önce insanın kendisini ikna etmesi gerekir. daha doğrusu aksiyona geçmeden önce karar verdiğine ikna olması gerekir. ve her zaman ilk hamle zordur. yani karakter, su içmeye mutfağa kadar giderek, gece yarısı gideceği uzun bir yolculuğun büyük bir bölümünü atlatmış oldu. muhtemelen yol boyu geçen zaman, yataktan mutfağa kadar gittiği süreden daha kısa gelmiştir kendisine. zaten bu enerjiyi bir anlık bulduğu/bulabildiği için üzerine birşey almayı unutarak dışarı çıktı. karar değiştirmekten korktu. vazgeçmeden önce kapıdan dışarı çıktı.

    ***buradan gerisi yazarın kendi dünyasına dair şeylerdir****

    karakterin psikolojik tahlilinden sonra gerçek dünyaya döndüğümde, aklıma gelen ilk şey şuydu: " kontrolümü kaybedecek kadar ekstrem bir duyguyu hissettiğim en son ne zamandı? kendime en son ne zaman kontrolümü kaybetmesi için izin verdim? en son... bir dakika... sakin ol... doğru soruyu buldun;

    ne zamandır bu haldeyim?"

    hatırlamıyorum.

    edit: spoiler.
  • zeka ile bağlantılı imiş. bir topluluğu bir düşünceye ikna etmeye çalışsam, daha sonra topluluğun ikna olma durumları hakkında analiz yapsam, bunu zeka değişkeni ile karşılaştırsam şüphesiz ki zeka seviyesi daha düşük insanların daha kolay ikna olduğu sonucuna ulaşmayı beklerdim lakin durum öyle değilmiş. ikna olunması gereken konuyu kavramanın ve anlatılanlara dikkat etmenin artmasıyla ikna edilebilirlik de artmakta imiş.

    bence bu durum; hoca ders anlatır zeki öğrenci hemen kavrar, normal öğrenci ise anlamakta güçlük çeker ikna olamaz sorular sorar ya öyle bir duruma benziyor.
  • şu ahir ömrümde en hızlı yaptığım aktivik. konunun önemi yok. iki cümle ikna eder hertürlü bu bünyeyi. ayrangönüllülüğüme bağlıyorum meseleyi.
  • 6 yaşımı hatırladım bugün. bizimkiler ''sen bizim evladımız değilsin, seni köprüaltında bulduk eki eki'' diye gevşeklik yaparken gözlerim akmaya başlardı ''nasıl yani ben şimdi bu insanların çocukları değil miyim? bu söyledikleri önemli bir şey gibi. ama söylerken gülüyorlar. önemli kelimeleri gülerek söylemezsin?'' diye düşünerek. bir süre sonra o halimi görüp de üzüldüklerini fark ederdim, böyle görmesinler artık diye susardım. sonra yatağa yatınca sabaha kadar sessizce ağlardım.

    yıllarca sürdü bu ikna olabilme kabiliyeti. evet, ikna olabilmek de bir kabiliyet meselisiymiş.

    fakat bir süredir gözümle gördüklerime de ikna olamıyorum. hayır, ikna olmak istiyorum ama sürekli art niyete çalışan beynimin her yeni olayda farklı bir açıdan sorgulama yapması engel oluyor. her sorguda da bir sebep mutlaka çıkıyor karşıma. bu halimle sorun yaşamadığım bir insan kalmadı çevremde. ''hı hı, tamam diyemiyorum şimdi. eskiden ''hı hı'' demediğim bir şey olmazdı.
    o ikna olamama ve bazı zamanlarda bunun arkasından gelen ufak çaplı sinir krizleri yüzünden sorunsuz bir ilişkim olmuyor.

    bir abim, ailesi, yeğenlerim; bir de teyzelerim kaldı zaten şurada.
    ama tehlike hissettiğim anlarda gelen hiç bir etki ikna olmamı sağlayamıyor. patronum karşıma çıkıyor o an ya da müdürüm, ailem dediklerim oluyor bi an, en yakın arkadaşım, yeni tanıdığım yakın olabilecek arkadaşlar, sevgililer oluyor arada sırada ama ben bir an, bir çok an oluyor ki hepsini it gibi ısırıyorum. hayır allah'la bile aram bozuldu artık...

    bir tek tanımadığım, diyaloğum olmayan insanlara karşı ya nötr ya da nazik olabiliyorum.
    ailem hala sıradan konuşabiliyor, patron kovmirem diyor, müdür en sonunda susup oturuyor ancak biri de çıkıp ağzımı yüzümü sikmiyor. hani herkes birden sırt çevirse rahatlayacağım, biliyorum. bir tarafımdan bağlanmış kilogramlarca ağırlık olmayacak.
    bu sinir, bu huzursuzluk, bu gerginlik, bu sıkıntı geçmiyor.
    yahu bir şekilde iletişim içinde olduğum bir insan evladı da artık bana ikna olmanın nasıl bir his olduğunu hatırlatsın.

    ikna olmanın mekaniğini merak ediyorum. nasıl çalışıyor bu?
    sanırım ikna olmak çocuklukta çok çok kolay, yetişkinlikte imkansız bir şey.
    ama ikna olamamak, ''hı hı, tamam'' diyememek insanı bitiriyor.
  • egonun en temel arzusudur. çünkü ego var kalmak ister ve bu var kalmayı önceki korunaklı alanını sarsmayacak bilgilere dayandırarak kendini ikna etmek şeklinde gerçekleştirir.

    ego varlığını tehlikeye atacak bir bilgi ile karşılaştığında bu bilgiyi görmezden gelecek ya da yok sayacak olan ve kendisini ikna edecek argümana yönelir. bu argümanı kullanarak varlığını tehlikeye atacak bilgiyi pasifize ederek ikna olan ego varlığını sürdürmeye devam eder ve hatta bu şekilde büyüyerek daha fazla var olma yolunda ilerler.

    farklı bir bakış açısıyla da "ikna olmak" durumu için bir çeşit din denilebilir. çünkü kendisini ikna etmek için çabalayan kişi ikna olmaya yalvarıyordur ve tanrısı egosudur. bu dinin mensubu kişi yorumlamadan durma ve zihnini susturma yoluna gitmez. bu kişiler için "seyir" pek olası değildir.

    edit: egonun kendine karşı olduğu bir durum da vardır.
hesabın var mı? giriş yap